en beğenilenleri (412) - sayfa 25

başlık listesine taşı
  • sırtlan ereksiyonu

    pek çok memelide ereksiyon, bir erkeğin malını sergileyerek hakimiyetini gösterme işaretidir. dişileri erkeklerinden güçlü olan sırtlanlarda ise bu tam tersidir. bir dişi erkeği korkutmak istediğinde erkek ereksiyon olur ve bu ereksiyon " lütfen bana zarar verme! bak ben tehdit falan değilim!" demektir.

    ayrıca dişi sırtlanların klitorisleri erkeklerdeki penis kadar büyüktür ve erekte olabilirler. aynı şekilde üst rütbeli bir dişi sırtlan ast bir dişi sırtlanı korkuttuğunda bu klitoris erekte olur. bu da erkek sırtlan ereksiyonuyla aynı anlama gelir: " beni incitme ben erkek gibi zayıf bir şeyim zaten!"

    kaynak
    sapolsky, r. m. (2021). davranış: en iyi ve en kötü haliyle insan biyolojisi. pegasus yayınları. s.118

  • aidiyetin performans üzerindeki rolü nedir?

    çok ilginç bir deneye denk geldim bugün ve sizinle paylaşmak istiyorum.

    amerika'da 1999 yılında yapılan bir araştırmada asyalı kadınların asyalılıklarının ve kadınlıklarının çakıştığı bir konu seçiliyor. bildiğimiz üzere stereotipik olarak asyalılar matemetikte iyidir. aynı şekilde kadınlar matematikte kötüdür. bu iki önyargı da yanlış bu arada ama amerika'da insanların böyle bir yaklaşımı olduğunu biliyoruz.

    asyalı kadınlar 3 gruba ayrılıyorlar ve birinci grupta kadınlar sınava girmeden önce asyalı oluşlarını vurgulamak zorunda oldukları bir anket veriliyor. örneğin ingilizce dışında hangi yabancı dilleri konuşuyorsun, ailende ingilizce dışında dil bilen var mı vs.

    ikinci gruba ise aynı şey kadınlık üzerine yapılıyor. örneğin yurtta kadın erkek odaları ayrılmalı mıdır? neden kadınlar ayrı katlarda kalmalıdır vs. şeklinde sorular soruluyor.

    buralarda amaç (bkz: bilinçdışı dil etkileri) başlığında özetlenilen şekilde katılımcıları manipüle etmek. üçüncü gruba ise bir anket yapılmıyor yani tamamen nötr.

    sonra bu 3 grup asyalı kadın matematik sınavına sokuluyor ve en yüksek yapanlar asyalı olduğu vurgulanan kadınlar çıkarken, ikinci sırada nötr olanlar, üçüncü sırada ise kadınlığı vurgulananlar oluyor.

    araştırmacılar bu sonuca bakarak insanların aidiyetlerinin onların normatif eylemlerini pozitif ya da negatif etkileyebileceği sonucunu çıkarıyorlar.

    bizim ülkemiz özelinde ise türklüğün savaşçılığının vurgulanması askerleri büyük ihtimal bunun vurgulanmadığı ülke askerlerine göre daha cesur hale getiriyordur. keşke ülkemizde savaşçılık dışında diğer değerler de vurgulanıp toplum bilime yönelik manipüle edilebilse.

    kaynak

    m. shih et al., "stereotype susceptibility: ıdentity salience and shifts in quantitative performance," psych sci 10 (1999): 80.

  • bilinçdışı dil etkileri

    sözcüklerin gücü vardır. sözcükleri kullanarak bırakılan bilinçdışı etkiler, sosyal ve antisosyal davranışlarımızı etkiler.

    en güzel örneklerden biri tutsak ikilemi oyunudur. bu oyuna katılan oyunculara oyunun ismi wall street olarak tanıtıldığında daha az işbirliği yapıyorlar. aynı şekilde oyunun ismini toplum oyunu olarak sunarsanız daha çok işbirliği yapıyorlar.

    bizim sözlük için de geçerli bu durum. sözlükteki yazarların neredeyse tamamı ekşi sözlükte de yazar olmalarına karşılık bir haftadı açık sözlüğümüzde henüz küfür duyulmamıştır. (bkz: sözlükte küfür kullanımına denk gelinmemesi). bunun sebebi büyük ihtimalle vasattan firar sloganıdır :) bir diğer örnek olarak insanlara yukardaki oyunun adını nötr bir şey olarak belirtin ve oyuna başlamadan önce yardım-uyum-adil gibi rastgele kelimeler okutun, oyunda daha fazla yardımsever olacaklardır. tam tersi kelimeler ise tam tersi sonuçlara yol açacaktır.

    bir diğer örnek aynı insanı black diye tanıtırsanız insanlar fakir birini düşünüyorlar, african-american olarak tanıtırsanız daha zengin.

    bir diğer örnek insanlara bir ilaç verip bunu kullanırsanız ilaç %95 oranında yaşatacaktır derseniz insanlar ilacı kullanmaya yatkın oluyorlar, %5 oranda öldürecektir derseniz ilacı kullanmamaya. bir takım oyunu başlamadan önce bir oyuncuya bir şekilde "sadakat" kelimesini gösterirseniz takımlarına yönelik daha taraflı oluyorlar.

    gerçekten insan zihninin bu zavallığını daha çok insana duyurmak gerekiyor.

    kaynak
    sapolsky, r. m. (2021). davranış: en iyi ve en kötü haliyle insan biyolojisi. pegasus yayınları.s. 91-92

  • etik tartışmalar no-2

    soru: tramvay hattı üzerinde 5 kişi raylara bağlanmış durumda. eğer bir masum kişiyi raylara iterseniz 5 kişinin hayatını kurtaracaksınız. yapar mıydınız?

    katiyen elimi dahi sürmem. şahsi olarak bir kişiyi öldürmenin yükü 5 kişiyi kurtarmanın hazzından büyüktür benim gözümde.

  • ahlaki tartışma başlığı

    ahlaki tartışmaları başlatan sorular epey uzun olduklarından başlıklarda yer vermek mümkün değil. bu sebeple yeni bir format öneriyorum.

    bu başlık altında soruyu uzunca sorup soru başlığına genel geçer bir isim vereceğiz.

    örneğin;
    ----------
    birisine öldürme niyetiyle ateş açıp ıskalayan kişi mi daha büyük ceza almalıdır yoksa tamamen yanlışlıkla birini öldüren birisi mi?
    (bkz: etik tartışmalar no-1)
    ---------
    meşhur tramvay problemini konuşmakta da fayda olabilir. bilmeyenler için direkt zor olanından başlayalım; tramvay hattı üzerinde 5 kişi raylara bağlanmış durumda. eğer bir masum kişiyi raylara iterseniz 5 kişinin hayatını kurtaracaksınız. yapar mıydınız?

    (bkz: etik tartışmalar no-2)
    -------------------------

  • amigdala

    temporal lopta korteksin altında bulunan arketipik bir limbik yapıdır. kaygı, korku ve saldırganlık ile doğrudan bağlantılıdır.

    travma sonrası stres bozukluğu(ptsd) hastalarında amigdalanın aşırı hareketli olduğu ve daha geç yatıştığı, uzun vadeli ptsd hastalarında ise amigdalanın fiziksel olarak büyüdüğü görülmüştür.

    amigdala doğuştan gelen ve sonradan öğrenilen korkular arasında ayrım yapar(1). doğuştan gelen korkularla yüzleşildiğinde antik orta amigdala devreye girerken sonradan öğrenilmiş korkularda, daha yakın zamanda evrilmiş bazolateral amigdala(bla) devreye girip mesajı yine antik orta amigdalaya iletir(2). bu da bize bla'nın uyarıcının türüne değil anlamına tepki verdiğini gösterir.

    amigdala sosyal karar alımlarında güvensizlik ve ihtiyat duygularını uyandırır(3). yani insanın varsayılan durumu güvenmektir, amigdala aracılığı ile güvenmemeyi öğreniriz.


    kaynaklar

    1- j. ıpser et al., "meta-analysis of functional brain ımaging in specific phobia," psychiatry and clin nsci 67 (2013): 311; u. lueken, "neural substrates of defensive reactivity in two subtypes of specific phobia," scan 9 (2013): 11; a. del casale et al., "functional neuroimaging in specific phobia," psychiatry res 202 (2012): 181; j. feinstein et al., "fear and panic in humans with bilateral amygdala damage," nat nsci 16 (2013): 270.

    2- s. rodrigues et al., "molecular mechanisms underlying emotional learning and memory in the lateral amygdala," neuron 44 (2004): 75; j. johansen et al., "optical activation of lateral amygdala pyramidal cells ınstructs associative fear learning," pnas 107 (2010): 12692; s. rodrigues et al., "the ınfluence of stress hormones on fear circuitry," ann rev of nsci, 32 (2009): 289; s. rumpel et al., "postsynaptic receptor trafficking underlying a form of associative learning," sci 308 (2005): 83.

    3- r. adolphs et al., "the human amygdala in social judgment," nat 393 (1998): 470

  • beta erkek

    erkek hiyerarşisinde alfadan sonra gelen karakterdir. güvenilir yoldaşlar, işlerin sağlam yürümesini sağlayan ikinci adamlardır.

    özelliklerini aşağıdaki gibi sayabiliriz

    1- liderlik etmektense iyi bir liderin başarıya ulaşması için çabalamayı tercih eder. önde gidenin kellesinin gittiğini iyi bilir.

    2- zor kararlar vermekten hoşlanmaz. karar vermeden önce en az bir kaç kişiye danışır. hatta birisi onun yerine karar verirse çok daha mutlu olur.

    3- çatışmaya girmemeyi tercih eder. çatışmaya doğru giden bir ilişkide uzlaşmaya yol arayan bunun için de gerekli ödünleri vermeye hazır olandır.

    4- ilgi odağı olmayı sevmez zira ilgi odaklarına çok soru sorulur, ilgi odaklarından çok şey beklenir. beta bu psikolojik yükün getirisini karşılamadığını düşünür.

    5- rekabetçi değildir. önemli olan keyif almak diye düşünür. bu onun kazanamadığı anlamına gelmez o sadece kazanmaktan ziyade eğlenmeye odaklıdır.

    6- genelde içe kapanıktır. sorulmadıkça fikrini çok söylemez. zaten genelde grup içinde birisi onun aklından da geçenleri söyleyecektir. onu destekleyip perde arkasındaki güç olmayı tercih eder.

    7- dosthane ilişkiler kurar. maalesef bu hali kadınlarla olan ilişkisinde ayağına bağ olur. enerjisi kadınları kendisini dost olarak görmeye iter.

    8- sadıktır. karşılıklı bağımlı ilişkilere girmeyi sever. bu sebeple de eğer kendisini arkadaş olarak görmeyi bırakan bir kadın bulursa gözü dışarda olmaz. ancak bir diğer kadın onu almaya karar verirse hayır demekte zorlanacağı kesindir.

    9- güvenilirdir. bir işe yardım edeceğini söylediyse edecektir. başınız sıkıştığında ilk koştuğunuz insanlar genelde bu tipteki erkeklerdir.

    10- "yes man!"dirler genelde.
    alfa: bugün döner yiyelim
    beta: olur.
    alfa: ya da şu yeni açılmış pideciye gidelim?
    beta: tamam.

    11- uyumludur. sorunları konuşarak çözme yanlısıdır. tatsızlık çıkmasın lafını ilk söyleyen kişi büyük ihitmal bir betadır.

    12- takım oyuncusudur. asist kralıdır. savunmaya yardıma koşan, oyundan alınınca itiraz etmeyendir.

    ileri okumaya gerek yok bu arkadaş için. en ünlü mensubu ise age of empires oyunundaki oduncudur. emrin? oduncu! yaparım.

  • !oturmaya mı geldik

    hayır yazmaya geldik ;)

  • shock-show orchestra

  • afro-asyatik diller

    eski adı hami-sami dilleri olan dil grubunun modern ismidir.

  • !iqsözlük zirveleri

    ilki henüz yapılmamış olmakla birlikte bir kütüphanelerde organize edilecek gibidir.

  • !anarsist vs vecihi satranç maçı

    vecihi'nin anarşisti ilk oyunda yendiği oyundur :d

    edit: ikinci oyunu özellikle izlemenizi istiyorum, kalplerin çok kırıldığı bir oyun oldu.

  • birine kitap hediye etmek

    riskli bir davranıştır zira okur yazar değilse zaten okumayacaktır, okur yazarsa da ya okumuştur ya da büyük ihtimalle beğenmeyecektir. birine kitap hediye etmeden önce onu iyice tanıdığınızdan emin olmanız gerekiyor.

  • sevgi nedir?

    sevgiyi üç şekilde görebiliyoruz. romantik sevgi olarak aşk, aile sevgisi ve marka sevgisi.
    romantik sevgiyi bu linktenulaşabileceğiniz kapsamlı bir makaleden yola çıkarak çekim, bağlanma, güven ve saygı temeline oturtan dörtlü modele göre inceleyeceğiz. diğer sevgi türleri için makaleyi kendiniz okuyabilirsiniz. bu metin aynı zamanda (bkz: aşk nedir? )başlığında da üçüncü entry olarak bulunmaktadır.

    çekim ile başlayalım. çekim hem fiziksel hem de kişilikle ilgili olabilir(1,2). araştırmalar çekimin aşkın olmazsa olmaz elementi olduğunda hemfikirdirler.(3,4,5,6,7). elbette bu durum kimsenin bilmediği bir şey değil ancak ilişkilerin fiili olarak başlatabilmesi için genellikle cinsel çekimin gerekmesi esas ağırlığın nereye verildiği ile ilgili ufak bir ipucu veriyor(8).

    davranışsalcı veri aşkın ve cinselliğin beyindeki aynı ödüllendirme patikasını çalıştırdığını söylüyor. özellikle seks, aşkla ilgili tüm hormonların(arginine, oksitosin, dopamin) fazlaca salgılanmasına ve çiftlerin birbirlerine bağlanmalarına yardımcı oluyor(9). ancak kişisel özelliklerin değeri de kesinlikle küçümsenmemeli. özellikle cömertlik, naziklik, sıcaklık, espritüellik, yardımseverlik ve yeni fikirlere açıklık bir insana karşı çekim hissetmek için yeterli görünüyor(10). en çok aranan nitelikler ise nezaket, düşüncelilik, heyecan uyandırmak ve zeka olarak öne çıkıyor.(11)

    yakışıklı-güzel ve zengin arkadaşlar için ise kötü haber, eğer karşınızdakine hissettiğiniz çekimin cinsel ya da finansal tarafı karakter tarafına ağır basıyorsa yaşlanır ya da finansal olarak durumunuz kötüleşirse aşkınızı da kaybediyorsunuz.(1,12)

    yani, baktığın ve gözlemlediğin şey hoşuna giderse romantik bir ilişkinin ilk sacayağı kurulmuş oluyor: kız hem güzel hem iyi kalpli.

    bağlanma ile ikinci sacayağımıza geçelim. bağlanma aşk için çekim kadar önemli bir faktör ve en önemli bileşeni arkadaşlık(13). kendine aşık diyenlerin çoğunluğu aynı zamanda partnerlerini en yakın arkadaşları olarak görüyorlar(14). değerlerin, hedeflerin, inancın, etnisitenin, kariyerin, kültürün, sosyo-ekonomik durumun benzerliği ilişki içindeki arkadaşlığı artıran bir faktör(15). dolayısıyla aşkı da güçlendiriyor. yani galiba atalarımız haklı, davul bile dengi dengine.

    bu süreçte öne çıkan faktörlerden biri de iletişim. birlikte ne kadar doğrudan ve sık zaman geçirilirse insanların birbirini o kadar tanıdığı ve güvendiği biliniyor. sık sık yakınlaşmak ise sanılanın aksine arkadaşlığı zayıflatan değil güçlendiren bir şey(9,16). hoşçakalın tüm muhafazakar kızlar, aşkı yanlış biliyormuşsunuz.

    bir diğer önemli nokta uzun süreli ilişkinin cinsel çekimi azalttığı. özellikle eğer ilişkide hiç yeni bir şey olmuyorsa cinsel çekimin ve arkadaşlığın da zayıfladığı ortaya çıkıyor(17). yani, ona küçük sürprizler yapmayı unutmayın ;)

    keyifli sonuçlardan bir tanesi kıskançlık ve ayrılık kaygısı aşk ilişkisinin anahtar etmenlerden(18). birbirine güçlü şekilde bağlanmış çiftlerde ilişkiyi korumak için gösterilen tüm çabayı ifade ediyor aslında.

    bilim konuşuyor sıkı durun:
    1- aşkla kaygı arasında ciddi bir bağlantı var (19)
    2- aşkla kıskançlık arasında daha da ciddi bir bağlantı var.(20,21,22,23).

    yani hoşçakalın modern kızlar, aşkı bilmiyormuşsunuz. ilişkiniz varken başkalarıyla flörtleşmek özgürlük değil karşındakine sadakatsizliğin ilanı imiş. giovanni pappini haklı yani "seven insan sevdiğinin donunu bile kıskanır". tabi bunaltmak başka bir seviye, ama bilin ki kıskanılmıyorsanız ya sevilmiyorsunuz ya da uzun vadeli sevilmiyorsunuz.

    peki bağlantı nasıl zayıflar? mesafeyle, iletişim eksiklikleriyle, kötü cinsel deneyimlerle, hayattaki beklenti farklılıklarıyla, sıkıcılık ve aşırı öngörülebilirlikle.

    yani, kız güzel ve iyi kalpli. üstüne sadık, muhabbeti sarıyor ve ilişkiyi güçlendirmek için elinden geleni yapıyor.

    gelelim üçüncü ayağımıza, yani güvene. aşkta güveni; ihtiyacımız olduğu zaman orada olacak olan insan olarak anlayabiliriz. işten geldiniz ağlamaklısınız ve eğer partnerinizin sizi dinlemeyeceğini dinlerse dahi anlamayacağını düşünüyorsanız 4 temelden birinden mahrumsunuz demektir.

    aşkın beyindeki spesifik bölgeleri harekete geçirdiği ve böylelikle yargılama ve korkuyu azalttığı billiniyor(9). araştırmalar güvenin yakınlaşmayı artırdığını, tek eşliliği güçlendirdiğini ve tarafların birbirine daha açık olmasını sağladığını gösteriyor(24).

    güven zamanla gelişiyor ve güçlenmesi ancak tarafların partnerlerinin bencil olmadıklarını somut olarak deneyim etmeleriyle gerçekleşiyor(25). bencil olmayan arkadaşlara iyi haber: güven tutkuyu da artırıyor(26). ayrıca birbirlerinin yardımına bir karşılık beklemeden koşan partnerler arasında güvende olma duygusu yerleşiyor ve aşkı güçlendiriyor(27).alınacak büyük bilimsel ders:güven biterse aşk biter.(28,29,30)

    yani, kız güzel ve iyi kalpli. üstüne sadık, muhabbeti sarıyor ve ilişkiyi güçlendirmek için elinden geleni yapıyor. yetmiyor zor günümde yanımda oluyor.

    gelelim son ayağa, yani saygıya.
    bilimsel araştırmalar saygının hem aşk hem arkadaşlık için elzem olduğunu belirtiyor(31,32).stabil bir evlilik ilişkisinin temeli olarak karşılıklı muhabbet ve hayranlık gösteriliyor(33). saygı ise partnerlerinin birbirinden en çok bekledikleri şey olarak sivriliyor(34). aynı şekilde saygı ilişkideki tutkuyu, fedakarlığı, kendini açmayı ve ilişkiden alınan toplam tatmini yükseltiyor(35). ayrıca saygısızlığın diğer iki temel sacayağı olan etkilenme ve bağlanmayı da baltaladığı görülüyor(36). saygısızlık başlığı altında değerlendirilecek küçümseme, yargılama, savunmacılık ve duvar örme ilişkiyi bitirmek için yola çıkan mahşerin 4 atlısına benzetiliyor.

    yani, "kız güzel ve iyi kalpli. üstüne sadık, muhabbeti sarıyor ve ilişkiyi güçlendirmek için elinden geleni yapıyor. yetmiyor zor günümde yanımda oluyor. üstüne de saygılı ve sınırlarıma saygı gösteriyor." dedirten her kadınla yarın evlenmeye hazırım :)


    kaynakça:
    1- braxton-davis, p. (2010). the social psychology of love and attraction. mcnair sch. j. 14, 5–12.
    2- karandashev, v., and fata, b. (2014). change in physical attraction in early romantic relationships. ınterpers. ınt. j. pers. relatsh. 8, 257–267. doi: 10.5964/ ijpr.v8i2.167
    3- brislin, r. w., and lewis, s. a. (1968). dating and physical attractiveness: replication. psychol. rep. 22, 976–976. doi: 10.2466/pr0.1968.22.3.976
    4-regan, p. c., and berscheid, e. (1999). lust: what we know about human sexual desire. thousand oaks, ca: sage publications, ınc. doi: 10.4135/ 9781452233727
    5- luo, s., and zhang, g. (2009). what leads to romantic attraction: similarity. reciprocity, security, or beauty? evidence from a speed- dating study. j. personal. 77, 933–964. doi: 10.1111/j.1467-6494.2009.00 570.x
    6-ha, h.-y., and perks, h. (2005). effects of consumer perceptions of brand experience on the web: brand familiarity, satisfaction and brand trust. j. consum. behav. 4, 438–452. doi: 10.1002/cb.29
    7- guéguen, n., and lamy, l. (2012). men's social status and attractiveness. swiss j. psychol. 71, 157–160. doi: 10.1024/1421-0185/a000083
    8- gillath, o., mikulincer, m., birnbaum, g. e., and shaver, p. r. (2008). when sex primes love: subliminal sexual priming motivates relationship goal pursuit. pers. soc. psychol. bull. 34, 1057–1069. doi: 10.1177/014616720831 8141
    9-seshadri, k. g. (2016). the neuroendocrinology of love. ındian j. endocrinol. metab. 20, 558–563. doi: 10.4103/2230-8210.183479
    10-giles, j. (2015). sexual attraction: the psychology of allure. praeger 351, 23–25.
    11-buss, d. m., and barnes, m. (1986). preferences in human mate selection. j. pers. soc. psychol. 50, 559–570. doi: 10.1037/0022-3514.50.3.559
    12-papp, l. m., cummings, e. m., and goeke-morey, m. c. (2009). for richer, for poorer: money as a topic of marital conflict in the home. fam. relat. 58, 91–103. doi: 10.1111/j.1741-3729.2008.00537.x
    13-meyers, s. a., and berscheid, e. (1997). the language of love: the difference a preposition makes. pers. soc. psychol. bull. 23, 347–362. doi: 10.1177/ 0146167297234002
    14- hendrick, s. s., and hendrick, c. (1993). lovers as friends. j. soc. pers. relat. 10, 459–466. doi: 10.1177/0265407593103011
    15-berscheid, e. a., and reis, h. t. (1998). "attraction and close relationships," in the handbook of social psychology, 4th edn, vol. 2, eds d. t. gilbert, s. t. fiske, and g. lindzey (boston, ma: mcgraw-hill), 193–281.
    16-laurenceau, j.-p., feldman barrett, l., and pietromonaco, p. r. (1998). ıntimacy as an interpersonal process& quot; the importance of self-disclosure, partner disclosure, and perceived partner responsiveness in interpersonal exchanges. j. pers. soc. psychol. 74, 1238–1251.
    17- sternberg, r. j. (1986). a triangular theory of love. psychol. rev. 93, 119–135. doi: 10.1037/0033-295x.93.2.119
    18- fisher, h. e., aron, a., mashek, d., li, h., and brown, l. l. (2002b). defining the brain systems of lust, romantic attraction, and attachment. arch. sex. behav. 31, 413–419.
    19-hatfield, e., brinton, c., and cornelius, j. (1989). passionate love and anxiety in young adolescents. motiv. emot. 13, 271–289. doi: 10.1007/bf0099 5539
    20-mathes, e. w., and severa, n. (1981). jealousy, romantic love, and liking: theoretical considerations and preliminary scale development. psychol. rep. 49, 23–31. doi: 10.2466/pr0.1981.49.1.23
    21-aune, k. s., and comstock, j. (1991). experience and expression of jealousy: comparison between friends and romantics. psychol. rep. 69, 315–319. doi: 10.2466/pr0.1991.69.1.315
    22-attridge, m. (2013). jealousy and relationship closeness. sage open 3:215824401347605. doi: 10.1177/2158244013476054
    23- gomillion, s., gabriel, s., and murray, s. l. (2014). a friend of yours is no friend of mine. soc. psychol. pers. sci. 5, 636–643. doi: 10.1177/194855061452 4447
    24-bauman, l. j., and berman, r. (2005). adolescent relationships and condom use: trust, love and commitment. aıds behav. 9, 211–222. doi: 10.1007/s10461-005- 3902-2
    25-wieselquist, j., rusbult, c. e., foster, c. a., and agnew, c. r. (1999). commitment, pro-relationship behavior, and trust in close relationships. j. pers. soc. psychol. 77, 942–966. doi: 10.1037/0022-3514.77.5.942
    26-salazar, l. r. (2015). exploring the relationship between compassion, closeness, trust, and social support in same-sex friendships. j. happiness well being 3, 15–29.
    27-berscheid, e. (2010). love in the fourth dimension. annu. rev. psychol. 61, 1–25. doi: 10.1146/annurev.psych.093008.100318
    28-lafollette, h., and graham, g. (1986). honesty and intimacy. j. soc. pers. relat. 3, 3–18. doi: 10.1177/0265407586031001
    29-towner, s. l., dolcini, m. m., and harper, g. w. (2015). romantic relationship dynamics of urban african american adolescents: patterns of monogamy, commitment, and trust. youth soc. 47, 343–373. doi: 10.1177/ 0044118x12462591
    30-laurenceau, j.-p., feldman barrett, l., and pietromonaco, p. r. (1998). ıntimacy as an interpersonal process& quot; the importance of self-disclosure, partner disclosure, and perceived partner responsiveness in interpersonal exchanges. j. pers. soc. psychol. 74, 1238–1251.
    31-gaines, s. o. (1994). exchange of respect-denying behaviors among male- female friendships. j. soc. pers. relat. 11, 5–24. doi: 10.1177/026540759411 1001
    32-gaines, s. o. (1996). ımpact of interpersonal traits and gender-role compliance on interpersonal resource exchange among dating and engaged/married couples.
    33-gottman, j. m. (1999). the marriage clinic: a scientifically-based marital therapy. new york, ny: w.w. norton.
    34-gottman, j. (1994). what predicts divorce?: the relationship between marital processes and marital outcomes. hillsdale, nj: lawrence erlbaum associates.
    35-frei, j. r., and shaver, p. r. (2002). respect in close relationships: prototype definition, self-report assessment, and initial correlates. pers. relat. 9, 121–139. doi: 10.1111/1475-6811.00008
    36-hendrick, c., hendrick, s. s., and zacchilli, t. l. (2011). respect and love in romantic relationships. actas ınvestig. psicol. 1, 316–329.

  • yazarların pahalı zevkleri

    saat severim ben de

« / 28 »