entry'ler (1951) - sayfa 102

başlık listesine taşı
  • agora

    "başlangıçta kabile bağlarıyla birbirine bağlı köylerde kabile üyeleri­nin bir araya gelerek karar verdikleri köy meydanının adıydı. bir anlamda siya­sal enerjinin dolaşıma çıktığı yerdi. daha sonra çarşı, pazar anlamını da yükle­necek olan agora, polislerde de aynı işlevi sürdürüyor gözükse de bu kez dolaşı­ma çıkan siyasal enerji eşitsizlikle maluldür ve eşitsizliği yeniden üretmektedir; bütün eşitlikçi katılımcılığına karşın"

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları. s.26

  • polisler nasıl ortaya çıkmıştır?

    polislerin ortaya çıkışı aristokratların adım adım toprakları kişisel mülk haline getirmeleri ile başlamış sayılabilir. bu süreç içinde topraklarını kaybedenler kaçınılmaz olarak pazarların kurulduğu alanlara doğru aktı. pazar çevresindeki bu yapılar adım adım köylerden farklılaşarak kentsel alanlar olarak sivrilmeye başladılar.

    o dönemdeki ekonomi sadece tarıma bağlı olduğu için köyler giderek pazarlara daha bağımlı hale geldiler. bu durum da pazar çevresindeki kentsel yapılanmaya gittikçe geliştirdi ki bu merkez ve o merkeze bağlı köylerin birliğine biz bugün polis diyoruz.

    ancak polislerin de kendi aralarında gelişmişlik farkları vardı. örneğin gelişmiş bir polis pazar yerine ek olarak her türlü sözün de mallarla birlikte takas edildiği bir agora'ya, bir eğitim merkezi olarak düşünülebilecek gymnasiona'ya ve belki bir tiyatroya sahipti.

    ancak bazı kentler, örneğin sparta, dağınık bir köy gruplanmasından başka bir şey değildir.

    "bu bağlamda örneğin thukydides, polis sözcüğünü hem surlarla çevrili kent için, hem de surlarla çevrilmemiş köyler topluluğu için rahatlıkla kullanır. kentlerin surlarla çevrilmeye başlanması aslına bakılırsa çok eski değildir. yu­nan dünyasının en ünlü polisi atina'nın bile bir sura kavuşması en erken m.ö. vı. yüzyılda mümkün olabilmiştir. iyonya'dan italya'ya kadar uzanan polislerin en önemli vasıflan küçük boyutlarıdır. sparta, laconia ve messenia'yı kendisine kattıktan sonra 8300 km2'ye ulaşmıştı ve üstelik en büyükleriydi. atina, bütün attika bölgesi ve salamis'le birlikte 2800 km2 idi. diğer polislerin alanı 80 km2'den 1300 km2'ye kadar deği­şiyordu. örneğin 1615 km2'lik fokis bölgesinde 22 polis bulunuyordu. aynı şe­kilde, bir ada üzerinde kurulmuş olan delos'un yüzölçümü hepi topu 5.5 km2 idi. kestirilebileceği gibi, nüfus da aynı oranda azdı."

    --polis'in özgüllüğü, yokluğudur.--

    "polisin kökeni nasıl açıklanırsa açıklansın, her zaman açıklanmaya muhtaç kalan ve her açıklama girişi­mini, açıklamaya çalışanla sınırlı ya da koşullu bir girişime dönüştüren temel sorun alanı polisin özgül bir de­neyim oluşudur. polis özgüllüğünü nereden alır? bu soru, en genel çer­çevesi itibariyle "polisin yokluğundan alır" yanıtı verilerek karşılanabilir. bu yanıtı açmak için birkaç yan soru daha sorulabilir: polisin bir dini var mıdır? polisin bir ordusu var mı­ dır? polisin bir mimarisi var mıdır? sorular çoğaltılabilir. bu yan soruların tümü eğer siyasal bir birim olu­şuyla birlikte, polisin aynı zamanda mekansal, dinsel, askeri bir birim ol­duğu kabul edilirse "evet, vardır" di­ye yanıtlanabilir. ama bu yanıt polisi, aynı anda özgül bir deneyim alanı ol­maktan çıkarır da. herhangi bir siya­sal örgütlenmeye dönüştürür; şu ya da bu dine mensup, şu ya da bu dini seçebilecek, şöyle ya da böyle örgüt­ ü bir ordusu olan herhangi bir siya­ sal organizasyona. oysa polisin siya­sal haklara ve görevlere layık gördü­ğü kesimleri örgütleyerek oluşturdu­ğu güç dışında, ayn bir ordusu olmadığı gibi, aynı şekilde kendisine dışsal bir dini de yoktur: polis dinin ta kendi­si olduğu gibi, yurttaşların ve yönettiği bütünün ta kendisidir.

    tanrılar diniyle kuşatılmış olması polisle tanrılar arasında bir mesafe olduğunu göstermemekte, tersine bizzat polisin kendisinin tanrısal bir kutsallığa sahip olduğunu göster­mektedir. aynı şekilde, polis askeri bir birimdir ama bu birim polisin savaş dö­nemi örgütlenmesinden başka bir şey değildir. polis, bu yanıyla adeta bir "dev­leti" değil, "devletsizliği" ifade eder. ancak bu siyasal bir örgütlenmenin olma­ması anlamında devletsizlik olmadığı gibi, eşitlik anlamına da gelmemektedir. bileşenlerinin matematiksel toplamına indirgenemeyeceği gibi, ondan da soyut­lanamaz bir varlıktır polis. bunu açıklayabilmek için polis içindeki toplumsal-sınıfsal mücadelelere bakılabilir. örneğin demosun aristokratlara karşı mücadelesi, aristokratlara kar­şıydı, polise karşı değil. bu yanıyla polis aristokratların yönetimi altında bile ol­ a, polisle aristokratik yönetim arasında bir mesafe vardı ve polis, tam da bu me­safe sayesinde kendisini bütün bileşenlerine ait olarak sunabiliyordu. tüm bile­şenlerinin toplamı olarak kendini sunabildiği ölçüde de polis aslında, bileşenle­rinden ayrı bir siyasal birim olarak yoktu ve özgüllüğünü de tam bu yokluğun­dan alıyordu."

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları. sf.25-26,29

  • hesiodos kimdir?

    "iö 7oo'lerde yaşadığı sanılan, küçük mülk sahibi, yoksul bir şairdir ve tanrıların do­ğuşu (theogonia) dışında, işler ve günler (ergakai hemeraı) adlı yapıtıyla tanınır. bu ikinci yapıtında çalışmayı temel erdem ola­rak niteleyen hesiodos, çoğunlukla eşitlik­çi ya da yoksul sınıflar yanlısı gibi sunul­sa da bu fazlasıyla indirgemecidir. hesio­dos, şiirlerinde çalışma karşılığı olmayan ya da emeğin zapta dayalı varlığıyla oluş­muş, özetle çalınıp çırpılmış servete karşı­ dır ama buradan yola çıkarak onu yoksulla­rın yandaşı yapmak abartılıdır. ancak kuş­kusuz ilgili dönemde çalışan sınıfların ha­ yatına bir ayna tutmayı başarmıştır."

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları.s.25

  • homerik çağ

    dorların akhaları yıkışı'ndan yani m.ö. 12.yy'dan m.ö.8. yy arası döneme verilen isim. bu döneme kahramanlık çağı yada yunan orta çağı'da denmektedir. bu dönemle ilgili yegane veri kaynağı homeros'un şiirleri olduğu için detaylı bir şekilde betimlemek kolay değildir. (bkz: homeros kimdir?)

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları.sf.24

  • homeros kimdir?

    heredotos'un kaynaklığına güvenilirse m.ö.850'de izmir'de doğan ve sakız adasında yaşayan ve kadim sözlü gelenekleri yazıya geçiren efsane kişidir.

    gerçekten yaşayıp yaşamadığı tartışmalı olsa da akademideki baskın görüş hikayelerin bütünlüğünün, onların bir kişi tarafından yazılmış olduğuna kanıt sayılabileceği şeklindedir.

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları.sf.24

  • dorların akhaları yıkışı

    m.ö. 12 yüzyıla denk gelmektedir. balkanlardan yunanistan'a inen dorlar, kendilerinden daha ileri bir uygarlık seviyesine sahip ancak daha az savaşçı olan akha medeniyetine saldırıp onları yıktılar. dorların bu başarısının altında asabiyetlerinin yüksek olması (bkz: asabiyet nedir?) ve akhalar silahları için tunç kullanırken dorların demir kullanmalarıdır.

    antik yunan için m.ö 12 ms 9 arasındaki bu dönem "karanlık çağ" olarak adlandırılır. dolayısıyla bu çağla ilgili neredeyse hiç veri yoktur, bu olayları sadece akhalara ait mykene uygarlığının yıkılışının izlerinden takip edebiliyoruz.

    dorlardan kaçan akhalar karşı kıyıya geçmiş ve buralara ionia adını vermişlerdir. bugün iyonyalılar olarak tarih dersinden bildiğimiz kişilerin kökeni burasıdır.

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları.sf 24

  • asabiyet nedir?

    "asabiyet, belirli bir toplumsal formasyon altında var olabilen ve o formasyonun çö­zülmesiyle birlikte çözülme/dağılma süre­cine giren, toplulukların kendilerini üret­mek ve yeniden üretmek, saldırganlardan korunmak ve kendilerini savunmak; diğer topluluklara saldırmak vb. için birlikte, ya­ni kolektif hareket etme becerisini ya da bir topluluğun "kolektif aksiyonerliği"ni ifade eder. ibn-i haldun'un siyasal çözümleme­ sinin en merkezi kavramlarından birini ifa­de eden bu terim, özellikle kandaş (bar­bar) topluluklar için kullanılırken topluluk üyelerini birbirine bağlayan soy ya da akra­balık ilişkilerine dayalı, dayanışmacı pra­tikleri nitelemeye indirgenmekte ve bura­dan hareketle de, günümüz toplulukların­ da bile izi sürülmeye çalışılmaktadır. oysa bu yaklaşım son derece problemlidir"

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları. sf.23

  • orta doğu

    aslında bizlerin, yani osmanlı imparatorluğu'nun, güvenli birliği altında olduğu için avrupa'da olduğu gibi büyük din savaşları yaşamamış, bu sebeple de sekülerliğe geçişte sıkıntılar yaşamak zorunda kalmıştır. avrupa'nın 30 yıl savaşlarını şu zamanlarda yaşayacak kadar dini radikalizmi vardır ancak bu savaşlar sonrasında tekrardan medeni bir dünya inşa etmeye yetecek kadar teorisi yoktur.

    iqsözlük ve y kuşağının düşünürleri bu açığı kapatmak ve dünyanın ortadoğu olarak bilinen bu bölgesinden tekrar medeniyetin yükselmesini sağlamak ile yükümlüdür. eğer nasıl bir dünyada yaşamak istediğimizi kendimiz yazmaz ve kendi kurallarımıza sadık kalmazsak ortadoğu denen çukurda nesillerce boğulmaya devam edeceğiz.

  • mustafa kemal atatürk

    mustafa kemal atatürk zekidir, cesurdur, vatanseverdir ve hepsinden öte gerçek bir aydınlanmacıdır. kendisinin anlamaya çalışan insanlardan beklentisi "bence" atatürk ilkelerini %100 kabul ederek sonsuza kadar yaşatmak değil, bilimsel gelişmeler ve medeniyet kavramı peşinde bir ülke yaratmaya çalışmalarıdır. "en hakiki mürşit ilimdir, fendir ve benim sözümle çelişirse onu seçin" diyerek büyüklüğünü zamanlar üstüne taşımıştır.

    ama (bkz: kemalizm) eleştirilere açıktır, açık olmalıdır.

  • ekşi sözlük'ü tek fotoğraf ile anlatmak

  • the do

  • friedrich creuzer

    symbolism and mythology of the ancient peoples, especially the greeks, yani, "kadim halklarda, özellikle greklerde sembolizm ve mitoloji" kitabının yazarı, 1771-1858 arası yaşamış düşünür.

  • fulguriator

    etrüsklerde yıldırımdan kehanetleri okuyan rahiplere verilen ad.

  • yaşlı tarquin

    capitol ve palatine tepelerinin altındaki hastalık kaynağı bataklığı kurutarak şehri yaşanır hale getiren roma'nın beşinci kralı.

  • jacques-louis david

« / 131 »