ugur ismail 1. nesil yazar

even james ussher'a göre (1581-1656) dünyanın yaratılma tarihi. kutsal kitaptaki anlatılara dayanarak yaptığı hesaplara göre bu sonuca ulaşmıştır. bugünün 404 hatasına aşina olanlar için tatlı bir şaka olarak değerlendirilebilir.

#3267 no.lu girdide "suyun taksimi üzerine kafa yormak ilkelliktir" diye bir cümle var. suyun taksimi üzerine kafa yormadan insan toplumu hakkında nasıl bir fikir geliştirilebilir bunun hakkında yazarla daha detaylı konuşmak isterim :) bunun ötesinde su kaynaklarımız bitince geçmişe dönüş yaşamak yerine - ki geçmişe dönüş yaşamanın medeniyet için, kadınlar için yaşlılar, engelliler ve çocuklar için ne demek olduğunu sanki daha temkinli düşünmek gerekiyor :)- bugün aklımıza gelen yöntemlerle su sorununu çözmek daha iyi değil mi? çocuklarımız yine cyborglerle takılsın, okulda öğrendikleri tekno müziklerle kafamızı şişirsinler de benim evimde de serin suyum olsun isterim naçizane :) hayatında su bulmak gibi derdi olan insanların yaşadığı bir dünyayla bu kadar barışık olmamakta fayda var sanki.

sanat eserlerine saldıran insanlarsa bence eleştiriyi değil, övgüyü hak ediyor. suyun taksiminin sorun olduğu yerde ben kimsenin sanatsal bir merak peşinde koşacağını düşünmüyorum. bu aktivistler de bunu vurgulayan genç kardeşlerimiz sadece :) söylenen sözü söyleyen kişiye olan duygusal yakınlığımızdan bağımsız düşünebilmeliyiz bence. bu aktivistlere de daha merhametli yaklaşmak bence bizlere daha çok yakışacaktır :).

ama isterseniz daha detaylı bir biçimde bu meseleyi (bkz: sanat aktivistleri neyi yanlış yapıyor?) başlığında konuşabiliriz.

eski bir kabin memuru iken bırakıp komedyen olmuş, karadeniz şivesinin ülkemizin resmi dili olmaya aday olduğunu göstermiş kişi.

demolar böyle olsa hepimiz gerçekten dinleriz.

şimdi düşünün bir insan evladını karşınıza alıyorsunuz. normal sapiens bu, beyninin ağırlığı falan normal. şöyle dir diyalog yaşanıyor:

- abi chauvet cave diye bir yer var insanların 30-32 bin yıl evvel duvarlara çizdiği ilk resimler hala duruyor.
* evet?
-orada yaşayan adamlar sanat dediğimiz şeyin mucitleri.
* e iyi.
-olm senin deden sanat yapabiliyor mu?
*yoo kimin dedesini yapıyor ki?
- işte hepimizin dedesi otuz iki bin yıl evvel yapıyormuş.
*eee?
-bu mağara iki dönemde kullanılmış." most of the artwork dates to the earlier, aurignacian, era (32,000 to 30,000 years ago). the later gravettian occupation, which occurred 27,000 to 25,000 years ago, left little but a child's footprints, the charred remains of ancient hearths, and carbon smoke stains from torches that lit the caves. the footprints may be the oldest human footprints that can be dated accurately. after the child's visit to the cave, evidence suggests that due to a landslide which covered its historical entrance, the cave remained untouched until it was discovered in 1994.[8]" ikinci gelenler daha alt bir türmüş sanat nedir bilmiyorlarmış. sanat yapan adamlar o mağarada soylarını tüketmiş ya da dünyaya dağılmış olabilirler. insanın geriye evrimi mümkün, tarihte sıkça rastlanır ve biraz o döneme doğru gidiyor olabiliriz.
* iyi kafa s.kiyorsun.
- bu meseleyi anlatan bir film var. werner herzog çekmiş. cave of forgotten dreams adı. internette ücretsiz ve türkçe altyazı ve dublaj seçenekleri ile izliyebiliyorsun.
* tamam abi yazdım listeye ama bu aralar biraz vaktim yok tabi.
- nalbursun olm sen.


ben güzellik'in yeterince takdir edilmediği bir toplumu ve zihin setini anlayamıyorum. bu hakikatten etkilenmeyen insan saatlerce dozer seyrediyor. hakikatle tek bağlantısı güçlü bir şeyin güçsüz bir şeye etki etmesi. dozer seyretmek için şiddet pornosu diyebilir miyiz?

hasılı böyle insanlar gariptir ve ülkeyi yönetmekte kalanlardan mahirdirler, şimdilik.

"ubuntu" kelimesi güney afrika bölgesindeki kimi dillerde bulunmakta ve kelimenin tam anlamıyla "insaniyet" anlamına gelmektedir. ubuntuya sahip olmak; gerçekten insanca yaşayan bir birey olmak, ubuntudan yoksun olmak ise insani mükemmelliğe ulaşamamış olmak anlamına gelir.

ubuntu etiği başlıklı thaddeus metz'in yazdığı eren yıldız'ın çevirdiği ve öncül analitik felsefe dergisi'nde yayımlanan makalenin tamamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

tam olarak ne olursa dinden çıkarsınız? nasıl bir havadis gerçekleşirse "işte bu bugüne kadar inandığım x tanrısının olmadığının kanıtıdır." dersiniz. samimiyetle soruyorum. aramızda herhangi bir dinli insan varsa samimiyetle yanıtını duymak isterim.

mimar kişilik tipi olarak bilinirler. toplumun %2'sini oluştururlar.

mimarlar yalnız yaşamaktan hoşlanan, hayalperest, kararlı, hırslı ve meraklı kişilerdir. bilgiye doğal bir susuzluk hissederler ve geniş ve derin bilgi dağarcıklarına sahiptirler. mimarlar, kendi seçtikleri konular üzerindeki ustalıkları konusunda kendinden emindirler. mimarlar, gayret, zeka ve izan ile hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünmeye meyilli olmalarına rağmen, kuşkucu bakış açısı ile gerçeği sorgularlar. mimarlar, kurallar, kısıtlamalar ve geleneklerden hoşlanmazlar ve her şeyi sorgulanmaya ve yeniden ele almaya açık tutarlar.

iyi tarafları:
1- rasyoneldirler. tutarsız konuşmazlar.
2- bilgilidirler. boş yapmazlar.
3- özgürdürler. kitleselleşmezler.
4- kararlıdırlar. yollarından kolayca dönmezler.
5- meraklıdırlar. her zaman ilginç bir şey duymaya heveslidirler.
6- orijinaldirler. böyle çok daha güzeldirler.

kötü tarafları:
1- küstahtırlar. arada şamarlanmaları gerekir.
2- taş kalplidirler. mantıklı sebepleri yoksa sevmezler.
3- yargılamayı severler. kendileri mükemmelmişçesine.
4- her(!) haklarını ararlar. hoca onlara neden 99 vermiştir? o 1 puanı nereden kırmıştır? bunun yanıtı için ortalığı karıştırmaktan çekinmezler.
5- çekingendirler. arkadaş edinmezler, arkadaşlar bunları edinir.

kaynak
16 personalities

çatışmadan biraz fazla hoşlanmak ve gerginlikle biraz fazla barışık olmak kötü tarafıdır. entelektüel bir meraka sahip olmak, retorik beceriler ve karizma iyi tarafıdır.

(bkz: myers-briggs kişilik tipleri nelerdir?)


buradan infp karakterinin detaylarına ulaşabilirsiniz.

ancak bırakalım bu duygusal gelgitleri de biraz molotof kokteyl hazırlayıp yazılama yapalım, yüksek yerlere çıkıp insanlara nutuklar çekelim, insanların damarlarına basıp sinir uçlarında esriyelim derseniz o zaman sizi sizi şu başlığa davet etmek isterim (bkz: !entp olmak) *

ilhan inan'ın "bir felsefe feneri: vehbi hacıkadiroğlu" adlı kitapta vehbi hocaya ithaf ettiği makaledir.

özet kısmı aşağıdadır

"türkçede "yanlış bilgi" ifadesinin sıklıkla kullanılıyor olmasını felsefi açıdan nasıl açıklamalıyız? görünen o ki, bu ifadeyi kullanan, biri doğru diğeri de yanlış olan iki tür bilgi olduğunu kabul etmiş oluyor. ancak bilginin yanlış olabileceği görüşü iki bin beş yüz yıldır felsefecilerin, bir iki istisna dışında, neredeyse hepsinin reddettiği bir görüş: bilmek için bilinenin doğru olması gerekir, bilgi, hiçbir koşulda yanlış olamaz. sorun, gündelik ve felsefi dilde bu ifadeyi kullanıyor olmamızın yaygın kabul gören bir görüş- le çelişiyor gibi görünmesinden kaynaklanmıyor yalnızca.

"yanlış biliyor" dediğimiz biri için, bazı durumlarda "bilmiyormuş" da diyebiliyoruz ve bunun sonucunda kendimizle çelişiyormuşuz gibi de görünüyor. ne yapmalı? bir görüşe göre kafamız karışık ve bilgi kavramını hatalı kullanıyoruz. daha yaygın bir kabule göre "bilgi" sözcüğünün dilimizde iki ayrı anlamı var ve bunun farkına vardığımızda çelişkiler ortadan kalkıyor. buna yakın diğer bir görüş ise felsefeci- lerin kullandığı bilgi kavramıyla, gündelik dilde kullanılan bilgi kavramının farklı olduğu. oldukça marjinal bir diğer görüşe göre ise "yanlış bilgi" ifadesini kullanıyor olmamız felsefecilerin çoğunun hatalı olduğunu gösteriyor, çünkü bilgi aslında yanlış da olabilir.

benim de çok yakın bir tarihe kadar kabul ettiğim bir diğer görüş ise türkçedeki bilgi kavramının felsefenin dünyadaki baskın dillerinde kullanılan benzer kavramlardan farklı olduğu... yazımda bu beş görüşe alternatif yeni bir açıklama önerisini savunacağım. dilimizde sıklıkla kullandığımız "yanlış anlama" ve "yanlış hatırlama" türünde ifadelerin de çözümlemelerinden yararlanarak, "yanlış" sözcüğünün bazı bağlamlarda çok özel bir niteleyici işlevi gördüğünü göstermeye çalışacağım. bu yeni görüşe göre yanlış bilginin olması, bilginin yanlış olabileceği sonucunu doğurmaz."

cinsel ilişkide penetrasyonu 3 dakikanın üzerinde sürdürememe hali. genellikle erkekler için bir sorun olarak görülür.

sebepleri arasında;
1- kaygı, stres, depresyon ya da ilişkinizdeki bir sorun,
2- prostatta bir anomali, troid bezinde bir sorun ya da diyabet hastalığının yan etkisi,
3- seratonin ya da dopamin hormonlarında bir aşırılık,
4- genetikte bir yatkınlık,
5- fazla ve hızlı mastürbasyon ya da uzun aralıklarla cinsel ilişki yaşamak,
6- alkol, sigara uyuşturucu kullanımı,

olabilir.

kadınlar için ise bir sorun değil bir ödüldür, hele ki ülkemiz sınırları dahilinde. *

cilt alt tonu diye bir konseptin varlığını öğrenmemi sağlayan site.

jean baudrillard'a göre en büyük düşmanı ortalıkta dolaşan sınırsız sayıdaki biçimdir.

ozan akyol ve erman çağlar'ın idaresindeki youtube kanalı. buradan ulaşılabilir.

türk mizahındaki yeni arayışların başını çeken ve popülerliğini günden güne artıran bir kanal olarak kalt, kitle zihniyetine (bkz: sürü ahlakı nedir?)(bkz: sürü bireyi nasıl ele geçirir?) karşı duyulan tiksinti ve öfkenin mizahla paketlenmiş şekilde izlenebildiği yegane oluşum sayılabilir.

hemen her hikayede her gün karşımıza çıkan insan suretindeki aynılıkların baskıcı özgüvenine karşı alay ve eleştiri bir aradadır. kendi cehli üzerine düşünmeyenlerin üzerine düşünen ve bu düşünümün götürdüğü trajikomedinin temaşasını yapan bir kanal olarak da tanımlanması mümkündür. illuminati'nin boş günü illuminati'nin boş günü buna güzel bir örnek. ancak eleştiri sadece bu yoksul kitleye yönelik değildir. eleştiri, sürü zihniyetinin ve samimiyetsizliğin sızmayı başardığı her alana çekinmeden yönelmiştir. iyi bir komşu videosu 15. istanbul bienaline açıktan bir eleştiridir örneğin.

kalt serileri:
1- müşterek hisler
2- irtibat
3- dedektif.
4-dr. erman
5-hangi çağda yaşıyoruz?
6- bizim show
7- kalt sports
8- erotodidaktik hikayeler
9- kalt gaming team

süreksiz parçalar için ise çok meşhur olan kirli konuşma ve malatyalılar, o kadar kıymeti bilinmemiş deliliğe övgü, irtibat, özür dilerim, dertler, kalt unholy çocuk tiyatrosu, iron maiden gitarist seçmeleri, usb evler, björk hanım sanat evi, bff muhabbet kuşu ajansı sayılabilir.

erman çağlar ile birlikte buradan ulaşılabilecek kalt isimli kanalı yürüten cayır cayır yanan zihni ve dalga dalga yayılan libidosuyla türk komedisinin niş noktalarından birini temsil eden mizahçı. özellikle tek başına hazırlayıp sunduğu bizim show ile kitlelerin bebeği haline gelmiştir.