casanova'nın anlattığına göre maria-theresa'nın güzelliğini kıskanıp viyana'dan kovduğu harikulade courtesan ve aktris. maalesef internette kendisi hakkında bilgi yok, bilenlerden-bulanlardan paylaşmasını rica ediyorum.
entry'ler (319)
-
juliette preati
-
amber tamblyn
django unchained filmindeki "daughter of a son of a gunfighter" rolüyle hatırladığımız amerikalı aktris.
-
spaghetti all'assassina
yunanistan'dan gemiyle italya'ya gitmek isteyenlerin ineceği liman bari'dir.
bu güzide şehrin merkezindeki murat -bildiğimiz murat- semtinden sahile biraz yürüyünce karşımıza al sorso preferito adlı sade bir restoran çıkar. buranın şeflerinden enzo'ya bir gün kuzey italya'dan gelen müşteriler yeni bir şey denemek istediklerini söylerler.
enzo, geniş demir bir tavayı ateşe alır. tava ısınınca halis zeytinyağını bol bol döker. zeytinyağı ısınınca küp doğranmış sarımsağı ve aromatik yeşil baharatalrı tavaya ekler ve bir-iki tur çevirir. spaghetti'yi enine zeytinyağına yatırır. biraz domates rendesiyle beraber karamelize oluncaya kadar ateşte sallar. (bu yüzden bu yemeğe "bruciati" yani "yanık" spaghetti de diyenler vardır.)
sotelenmiş acı kırmızı biber ve biraz daha domates rendesi eklenerek spaghetti nin-biraz yanmış- bir kıvamda pişirilmesi tamamlanır.
kuzey italya'lı misafirlere yemek sonrası fikirleri sorulunca "yahu, öldürdün bizi şefim!" demişler. "fevkalade" anlamında.
yemeğin adı da bu cevap sayesinde böyle. -
gaius julius caesar
bugün ölümünün 2067. sene-i devriyesi olan, bana çağlar ötesinden verdiği ilhamdan dolayı minnetle andığım romalı büyük kumandan ve devlet adamı.
caesar savaş tarihini ve stratejik doktrini değiştirecek kadar muazzam bir asker olmasının yanında, kah popülist, kah muhafazakar yollarla gücün tepesinde yerini yapan bir politikacı; mısır kraliçesi kleopatra ile yaşadığı gönül ilişkisi ile süperstarlığa oynayan bir zamane çapkını, yazdığı commentarii de bello gallico sayesinde retorik yeteneklerini de anlayabildiğimiz bir yazardır.
shakespeare'in caesar'ın adını taşıyan meşhur trajedisinden bir kesit vererek kendisini selamlıyorum:
"why, man, he doth bestride the narrow world
like a colossus, and we petty men
walk under his huge legs and peep about
to find ourselves dishonorable graves.
men at some time are masters of their fates.
the fault, dear brutus, is not in our stars,
but in ourselves, that we are underlings." -
amor fati
hapishane dövmesi halinde görmüşlüğüm olan latince vecize.**
stoacı bir bakışla; başa geleni kabullenmeyi, kaderle barışmayı öğütler. -
sake kasu
japon mutfağında marinasyon veya çeşnilendirme için kullanılan bir tür macun.
sake yapımından artan mayadır ve tadı neredeyse sake ile aynıdır. japon aşçılar bunu özellikle balıksuyunun* başrolü oynadığı erişteli* çorbalarını zenginleştirmek için ekliyorlar. -
in vino veritas
pek bilinmez ama bu söz hemen karşımızda, midilli'de icat edilmiştir. (bkz: alcaeus of mytilene)
-
dithyrambos
değerli @ugur ismail'e mesaja atacağıma buraya yazıyorum.
sayın pearson, dithyrambos'u tanımlamasa ben daha mutlu birisi olurdum. -
idam ipiyle bdsm
müstakbel romanımın başlığı
-
agamemnon
yalnızca aias* gibi racon sahibi bir kardeşimize yaptıkları bile ne olduğunu anlatabilecek tırt-fıs kral.
-
in loco parentis
bir kişinin babasının olmadığı yerde babalık yapan kişi. italyanlar "godparent" müessesesi ile sağlamaya çalışmışlar bunu, bizde kirve varsa da pek gereği yerine getirilmez.
-
oremus nos, deus laboret
aquinumlu thomas'tan diye hatırladığım alıntı.
-
ankebut
yaşı tutanların hatırlayacağı bir olayı anlatayım.
zincirlikuyu mezarlığı yenilendiğinde kapısına, yukarıda bahsi geçen ayetin başka bir meali "her canlı ölümü tadacaktır" yazılmıştı. 2003-2004 yıllarında olması lazım.
civardan geçen keskin zekalı bir arkadaş da bu ayetin altına daha küçük puntolarla ama daha büyük harflerle bir satır daha eklemişti:
"fakat pek azı hayatı..." -
karides tozu
kadıköy'deki balık pazarının eski zamanlarında ufak karidesler bir köşede, balıkçılar yem olarak oltaya takabilsin diye üç kuruşa satılırdı. (2010 yılında kilosu 3 liraydı)
ben bu ufak karidesleri balık yemi olarak kullanmazdım ama rakıda karides ya da tereyağda karides reçetelerinde kullanırdım.kabuklarını da hiç acımadan çöpe atardım. (ayıklaması da zahmetlidir bu meretin. )
günün birinde öğrendiğim bir tarifle bu ziyan son buldu.
efendim bilindiği gibi karides, kabuklarını ayıklamadan önce birkaç dakika boyunca haşlanan bir gıdamız. haşlama süresinden feragat ve ayıklama zahmetini arttırmayı göze almak karşılığında elde ettiğimiz şey umami olacak.
tarife geçelim: ayıklanan kabuklar bol soğuk suda yıkanıp kurutulacak. fırın tepsisine serilip 75 derecede 12 saat suyu giderilecek. sonra mutfak robotunda sofra tuzu inceliğinde çekilecek.
özellikle fırında pişirilmiş nehir balıklarının üstünde enfes bir lezzete dönüşüyor. hafazanallah tofu gibi peynir taklidi yapan ürünler tüketiyorsanız yavanlığa bir imdat niteliğindedir.
balı zencefile, karides tozunu da bu ikiliye eklediğinizde ortaya çıkacak lezzete benim kadar keyifle şaşırmanızı umarak: afiyet olsun. -
farmicide
black mirror dizisi altıncı sezonu için çok hafif spoiler.
--spoiler--
loch henry bölümünde çiftlikte işlenen cinayeti anlatmak için kullanılmış kelime. aktörün aksanı ve ortamın gerginliği ile uyumu epey hoşuma gitti.
--spoiler--