en çok favorilenenleri (68)

başlık listesine taşı
  • !yazarların kızla içilcek içki önerileri

    öncelikle açacağın başlığın yapısını sökeyim. (bkz: yapısökümü nedir?) "kızla içilcek içki" yoktur evladım. "kızla" içki içilmez. içki arkadaşlarla içilir, bir kadınla içilir, arkadaşlar ve bir kadınla içilir, herkesin rızası varsa birden fazla kadınla içilir.

    bir kadınla içki içeceksen, içeceğin içki önce ortama, -belki- yiyeceklere ve nihayet beğenilerinize göre seçilir.

    beraber olduğun kadın kokteyl seviyor olabilir, şarap seviyor olabilir, likör seviyor olabilir, eğer şahane bir kadınsa rakı seviyor olabilir.

    beraber keyifli vakit geçirmek istersen, önce sormak ve dinlemekle başla. ne tür bir mekanda, nasıl vakit geçirmek istiyor? ne tür müzik, ne tür yemek hoşuna gidebilir?

    ürgüp'te oyma taş bir oteldesin örneğin, şöminenin sıcağı odayı ısıtıyor, masada füme etler ve peynirler var. rakı içilir mi? el cevab: zinhar. ne içilir? kırmızı şarap öneririm. ne olabilir?
    manieri montepulciano d'abruzzo, casalforte pinot nero veya merlot, "hazır kapadokya'dayım ve uçhisar'a uğrama fırsatım oldu" diyorsan kocabağ leo's.

    gökçeada'dasın ve güzel bir tavernada inceden rebetiko şarkıları çalıyor. havada deniz kokusu, bembeyaz masa örtüleri üzerinde kalamar, deniz tarağı, girit ezmesi var. votka içilir mi? içilmez. ne içilir? rakı.

    evdesiniz, çekmişsin kotu, deep purple çalıyor-depeche mode çalıyor, şarap içilir mi? içilmez. ne içilir, votka içilir. peki votka içeceğiz de vişne ile mi içelim? içmeyin. alın adamakıllı bir votka, misalen russki standart, koyun yanına düzgün bir erik turşusu, shot shot götürün.

    sahildesin, elinde ince bir kitap var, denizden serin serin rüzgar esiyor. havlular da denize yakın atılmış, toz toz dalgadan kopan su yüzüne geliyor. ne içilir? bira içilir.

    az önce işten geldin diyelim, çocukları yatırdın, kravatı çıkardın, odana çekildin. pikaptan şu çalıyor. koltuğa yaslandın ve şehrin ışıklarına bakıyorsun. ne içeceksin? viski. hangi viski? meşrebine göre; ben bourbon seviyorum, böylece jim beam single barrel.

    barda oturuyorsun. masada değil, barın barında. çabucak sarhoş olmak istiyorsun. kendine saygını yitirsen de olur. bir gece de kasmadan dans etmek istiyorsun. tekila iç. düzgününden iç ama.

    kadınların beraber içmeye değer olanları, hayatlarına erkeklerden daha fazla değer verdikleri için kaliteli vakit geçirmeyi de önemsiyorlar. tam da bu yüzden, doğru yerde, doğru sohbet ve yemekle içilen tek bir kadeh içkinin, yanlış insanla yanlış yerde içilen on kadehten evla olduğunu hatırla. ve tekraren söylüyorum, "kızlar malibu sever" anlayışıyla hareket edeceğine, beraber olduğun kadının hoşuna giden şeyi bir adım öteye taşı.

    hem sen görgünü arttır, hem o keyif alsın. neticede tek ömrünüz, sayılı gününüz var. mümkün olanın en iyisini yaşamaya çalıştıkça hisler de, ilişkiler de kıvamını buluyor. asıl mesele; hatırlanmayacak kadar sarhoş olmayı bile hissini hatırlayacak kadar güzel yakalayabilmek. şerefe.

  • cifitkuyusu

    sabırla bir zamanların güzelim romanlarını, sinema ve televizyon yapımlarını yazan güzel imlâlı yazar. keyifle okuyorum.

  • türkiye'de seçimler

    @miteherik seçmeni güzel okumuş ama girdinin sonlarındaki umutsuzluğu bir türlü anlamıyorum, sindiremiyorum. niye umutsuzuz?

    cebimizden paramızı alıyorlar. özgürlüğümüzü yontuyorlar. bizi aptalca beyanlara ve iki satır hakikatten habersiz yöneticilere mahkum ediyorlar. ama umudumuzu nasıl alabilirler? bu taarruz en iyileştirici duygumuza kadar nasıl ilişebilir?

    sen varsın! ben varım! soluğumuz ve buğusunun değdiği, içinden güzel arkadaşlarımızı gördüğümüz kadehlerimiz var. şarkılarımız ve sazlarımız var. yalnız da değiliz çaresiz de.

    keyfimiz kaçtı... doğru. ama bu bir son değil. en azından çoğumuz için. genç seneca'nın dediği gibi: "non est ad astra mollis e terris via"

    ya da daha bilinen haliyle: "per aspera ad astra"

    --spoiler--

    çaresizlikten yıldızlara

    --spoiler--

  • erdoğan sayesinde

    gnclikdevirecek isimli oluşumun çok zekice oluşturulmuş protestolarındaki ibare. fikir maalesef orijinal değil; trump döneminde de şimdi de amerika'da aynı minvalde eylemler yapılmıştı.

    etiketleri tasarlayan mahir akkoyun isimli genci gözaltına almışlar. başka bir free ezhel benzeri tepki oluşmadan da isabetli bir kararla serbest bırakmışlar.

    ne gerekçeyle bu vatandaşı gözaltına aldıklarını bilemiyorum. yargı ve emniyetin barışçıl protestolara dahi tahammülsüz olduğunu düşündürüyor bana.

    kaldı ki ekonominin ve hatta hemen her şeyin sorumlusu olarak kendini işaret eden reis lakaplı şahıs bu düşüncesini değiştirmediyse, tasarımcı arkadaşla hemfikir olmalı.

  • est! est!! est!!!

    lazio'nun montefiascone bölgesinde yapılan alelade lezzette bir şarabın ismi. fakat hikayesi ilginç:

    alman bir piskopos papayla görüşmek için vatikan'a gelecektir. piskoposun şarap düşkünlüğünü bilen papa, bir şarap seyyahı görevlendirir. bu görevli piskoposun geçeceği bölgelerdeki hanları dolaşacak ve güzel şarap bulduğu hanların kapısına "burada" anlamındaki "est" sözcüğünü yazacaktır.

    montefiascone bölgesinde bir handa şarabın en iyisini bulduğunda da kapıya "est! est!! est!!!" yazar. bugün aynı isimle hafif aromatik, elma tonları anlaşılan ve yüksek asiditeye sahip şaraplar üretilir.

    özellikle aramaya değmez ama denk gelindiğinde hikayesini eşlikçinize anlatarak akılda kalan bir anı yakalayabilirsiniz. deniz kabukluları ile tüketilmesini öneririm.

  • ifade özgürlüğünün sınırları

    benim şahsi görüşüm şu: şiddete ve/veya nefrete teşvik eden ifadeler bu özgürlüğün sınırıdır.

    "ziya akılsızdır" dememde bir beis yok.

    "ziya hayvan evladıdır" dersem hala sorun değil.

    "ziya'nın anasını avrupasını si...." dediğim zaman ziya ve onu sevenler kızgın bir hale geliyor ama yine de kabahat kapsamında değerlendirilmeli.

    "ziya'nın kafası kaldırımlara vurulmalıdır, ziya rızası olmadan kırbaçlanmalı, ziya'nın ölüsünü dirisini, her gün birisini ... " dendiğinde sınır aşılmış oluyor.

    hele ki ziya yerinde bir grup insan olursa, hatta o gruba mensubiyet seçime bağlı olmazsa, o zaman zurnanın zırt dediği yere geliyoruz. yukarıdaki örneklerde ziya'nın yerine türk, kürt, yunan vb. yerleştirildiğinde taşlar yerine daha iyi oturuyor.

  • gaflet

    bulunduğu durumun farkına varamamak, alıklık.

    "dilsiz" anlamına gelen samıt kelimesini bulgar muhaciri ninemin "gafil" anlamında kullandığına şahit olmuşumdur.

  • tekila

    agave tequilana isimli mavi agav bitkisinden elde edilen ve meksika'nın belirli bölgelerinde üretilmesi yasal olan içki. ismi tequila köyünden geliyormuş.

    her güzel içki gibi tekila da akmeşe fıçılarda yıllandırılır ve yıllandırmanın uzamasıyla doğru orantılı olarak içki koyulaşır.

    bir pazarlama hilesi olarak tekilanın içine gusano(kurt) veya akrep konarak satıldığı da olur. ancak bu geleneksel bir tüketim biçimi değil, turist silkeleme davranışıdır. kanmayınız.

    tüketimi de meksika'da geleneksel olarak lime-limon tuz ile yapılmaz(tequila cruda). ya doğrudan hüpletilir ya da yanında sangrita sunulur. (portakal suyu, limon ve acı biberle yapılan meksika'ya özgü alkolsüz içecek)

    meksika milliyetçilerinin meksika bayrağından esinlenerek icat ettiği bir biçiminin adı da 'bandera'dır. (bandera bayrak demek)

    üç shot bardağı yanyana konur. birine lime suyu(yeşil) diğerine yıllanmamış tekila(şeffaf) diğerine de sangrita(kırmızı) doldurulur. zavallı meksikalıların bayrağında beyaz olmasına rağmen bunu şeffaf tekilayla yapması beni çok duygulandırdı. çünkü biz adanalılar bayrağımıza uygun içki kombinasyonunu yıllardır zevkle tüketiriz. (rakı-şalgam)

    bir arkadaşım adana'da mavi agav yetiştirip "01 tekila" adıyla satmayı düşünse de bitkinin nispeten yüksek rakımlardaki volkanik toprakları sevmesi ve coğrafi işaret meselesi yüzünden bu fikrinden vazgeçtiği de kayıtlarımdadır.

    tekilanın başrol oynadığı en çok tüketilen kokteyl margarita olsa da, paloma da denemeye değer bir lezzettir. palomayı uktelendiriyorum, düşkünleri doldurursa sevinirim.

  • mercanköşk

    latincesi origanum majorana olan bir ot. asıl adı merzenguş ama halk dilinde mercanköşk'e dönüşmüş. kod adı "şile"dir.

    kekiğin ve biberiyenin tazesi semt pazarlarında eskisinden daha sık görülmeye başladı. ama mercanköşk hala bulunamıyor. bu tür bitkileri yetiştirmek çok keyifli, hem bir şeyleri yetiştirmenin hazzını alıyorsunuz, hem taze tüketmenin ve lezzet çeşitliliğinin hayatınıza zenginlik kattığını görüyorsunuz.

    peki hangi yiyeceklerle yan yana gelirse lezzetli olur? çiğ salatalarda kullanılabilir. kuşkonmazla beraber fevkalade olur. ama benim en çok yakıştırdığım kombinasyonu limon soslu tavuk.

    tereyağda hafifçe çevrilen mor soğan dilimleri ve limon kabuğuyla beraber tavada cızırdayan mercanköşk, limon sosuyla pişirilmiş tavuk göğsüne eklendiğinde kayda değer bir lezzet yaratıyor. (adana için; bu sosta turunç kullanmanızın bir mahzuru yok, ama kabuklarını kullanmayın)

  • yeni rakı'nın o gün geldiğinde reklam filmi

    rakıdan vergiye kaldırmak bir yana, güvenlik sertifikalası edinmek şartıyla imbikle rakı üretiminin de serbestisi talebim var. bu memleketin en güzel değerlerinden biri olan rakı kültürünü geliştirecek ve yaşatacak bir düzenleme olur bu.

  • siyah siyah

    crossing the bridge belgeselinde çok sevdiğim bir cümle vardı. "istanbul bir rock şehri" diyordu tanıtıcı.

    o zamanlar öyleydi gerçekten. balans, babylon, zurich pub gibi mekanları hatırlayanlar ne dediğimi daha rahat anlayacaktır. şimdiki rap'e sinirleniyorum. kalitelisi yok mu? var. ama ana akım rap müzik, sözleriyle bende tiksinti yaratıyor.

    siyah siyah gibi orijinal füzyonları da aşağı itiyor bu durum.

    ben de parçaları beğendim. altyapı biraz daha kuvvetlendirilebilir. yolları açık olsun.

  • dünya mavracılık şampiyonası

    ingiltere'de uzun yıllardır "world's biggest liar" ismiyle düzenlenen yarışma. avukatlar ve politikacılar, işleri mavracılık olduğu için, haksız rekabet yaratacakları gerekçesi ile yarışmaya katılamazlar.

    2011 yılında yarışmayı kazanan glen boylan'ın mavrası şöyledir: bir salyangoz yarışında prens charles, boylan'ın salyangozunun kazanacağı bahsine girer ve boylan'a bir taktik verir. aerodinamik efektiflik yaratması için, salyangozu kabuğundan çıkarmak gereklidir.

    yarış, başlarda boylan lehine çok iyi gitmekteyse de sonlara doğru salyangozları geçilir ve kaybederler. sebebi ise şeytanın aklına gelmez: rakipleri pille güçlendirilmiş android salyangozlar kullanmışlardır.

    (bkz: mavra nedir?)

  • mavra nedir?

    boş ve yalan sözlerle bezenmiş hikaye. nişanyan ve hulki aktunç; yunanca 'mavros: esmer'den geldiğinde hemfikirler.

    türkiye'nin en güzel ili adana'da; zafer algöz'ün zırtçı diye anlattığı kişilere, mavracı denir.

    zırtçılar hakkında zafer algöz'ün hikayeleri: https://youtu.be/RFpxzooiVMU

    mavra, ecnebilerin "tall tale" diye tanımladığı hikayelere denk gelir. inanılması güç olaylar ve olağandışı motiflerle süslenmiş hikayeler, mübalağanın iyi örneklerini içerirler.

    tarihteki önemli mavracılardan bir örnek verelim; türklere karşı da savaşmış olan baron munchausen, sonradan kurgusal bir karakter olarak da edebi hayatta kendinde yer edinmiştir.

    bir av öyküsü: "bir av partisi esnasında karşıma büyük bir geyik çıktı, kurşun niyetine kullandığım bilyelerim bittiği için cebimdeki kiraz çekirdeğini tüfeğime doldurdum ve ateşledim. geyiği alnının çatından vurdum ama hayvan koşarak uzaklaştı ve gözden kayboldu. aynı ormanda birkaç sene sonra yine bir av partisindeydik. aynı geyiği gördüm ama bir farkla, alnının ortasında bir kiraz ağacı büyümüştü."

    munchausen sendromu isimli psikolojik rahatsızlığa da ilham vermiş bu zatın hikayesini baron munchausen kimdir? başlığında detaylıca anlatmayı planlıyorum.

    son not: amerika ve ingiltere'de, mavracılığı sanatkarane bir şekilde kullanan insanlar için yarışmalar da düzenlenmektedir. (bkz: dünya mavracılık şampiyonası)

    kaynak:
    aktunç, h. (1998). büyük argo sözlüğü: tanıklarıyla. yapı kredi.
    fisher, jill a. (2006), "ınvestigating the barons: narrative and nomenclature in munchausen syndrome", perspectives in biology and medicine, 250–262.

  • mulsum

    ballı şarap.

    bu içeceği bal şarabı* ile karıştırmamak gerekir. çünkü bal şarabı, balın su ve mayayla karıştırılıp fermente edilmesi ile yapılır. mulsum ise şarabın balla karıştırılması ile yapılır.

    eski roma'da yemeklerden önce iştah açıcı olarak kullanılırdı.

  • idam ipiyle bdsm

    müstakbel romanımın başlığı

/ 5 »