distopik 1. nesil yazar

spotifyın üstüne çıkacak müzik uygulaması bilmiyorum.

müzik tercihi, yönlendirme, öbekleme konusunda da çok başarılı.

dine girmek için de dinden çıkmak için de herhangi bir kanıt, ispat, delil vs. olmaz, olamaz.

tanrı, allah, rab, ilah gibi kavramlar ve bunlarla bağlantılı, ilişik, arkasından gelen kavramların hiçbiri rakamlara, denklemlere, laboratuvara, vs. konulamaz, ayrıştırılamaz, sentezlenemez, analiz edilemezler.

inanca konu olan hiçbir şeyi ispat etmek de reddetmek de mümkün değildir.

varlığını da yokluğunu da akli delillerle ispatlamanın mümkün olmadığı bir alandır inanç alanı.

hele ki bir şeyin -velev ki bu allah olsun- yokluğu ispat edilemez. yok yoktur çünkü. sözkonusu yok sayılan şeyin varlığını iddia edenler tarafından varlığına dair ispat, delil, kanıt istenebilir.

örneğin; 22 kollu, 8 başlı, ayağı yerde başı gökte bir devden bahseden biri çıksa, böyle bir devin yokluğunu ispata uğraşmak deliliktir. bilakis böyle bir devin varlığını iddia eden için ispat istenmesidir esas olan, doğru olan.

mamafih, allah'ın yokluğunun ispatının istenmesi çok mantıklı ve mümkün bir istek gibi görünmüyor. bu konuda allah'a inananların ispat zorunluluğu da yoktur. çünkü ispata dair getirilecek delillerin hepsi günün sonunda inanç meselesine gelip oturacaktır.

bu konu çok su götürür bi konudur. önemli olan inanıp inanmayacağınıza karar vermektir. verilen karardan dolayı kimse kınanamaz, zorlanamaz, hafife alınamaz, dalga geçilemez, alay konusu edilemez, tahkir, tezyif, tahrik edilemez ... her iki taraf da saygı kavramına tutunmak zorundadır. saygı ve korunacak sınırlar çerçevesinde her şey konuşulup tartışılabilmelidir.

beat kuşağı şairlerinden harold norse'un 1967 yılında san francisco'da yazdığı çağını tokatlayan bir şiirdir.

''ben erkek değilim.
aile geçindiremem, yeni şeyler alamam onlara.
sivilcelerim ve küçük bir de çüküm var.
ben erkek değilim.
futbolu, boksu ve arabaları sevmem.
duygularımı ifade etmeyi severim.
hatta kollarımı arkadaşımın boynuna dolamayı.
ben erkek değilim.
bana verilen rolü oynamayacağım - madison avenue, playboy' , hollywood ve oliver cromwell'in yarattığı o rolü.
ben erkek değilim.
bir sincabı öldürdüğüm gün bir daha öldürmeyeceğime yemin ettim.
et yemeyi bıraktım.
kan midemi bulandırır.
çiçekleri severim.
ben erkek değilim. askere alınmaya karşı çıktığımdan hapse düştüm.
gerçek erkekler beni dövüp bana ibne dediklerinde kavgaya karışmam. şiddetten hoşlanmam.
ben erkek değilim. bir kadına tecavüz etmedim hiç. siyahlardan nefret etmiyorum. bayrak dalgalandığında duygusallaşmıyorum. amerika'yı sevmem ya da terk etmem gerektiğini düşünmüyorum. bunun gülünç bir şey olduğunu düşünüyorum.
ben erkek değilim. hiç frengi olmadım.
ben erkek değilim. en sevdiğim dergi playboy değil.
ben erkek değilim. mutsuz olduğum zaman ağlarım.
ben erkek değilim. kendimi kadınlardan üstün görmem.
ben erkek değilim. kasık-desteği giymiyorum.
ben erkek değilim. şiir yazıyorum.
ben erkek değilim. barış ve sevgi için meditasyon yapıyorum.
ben erkek değilim. seni yok etmek istemiyorum.''

cavit mukaddes'in çeviri ve yorumu olan ''homo'' kitabından bir alıntı.

'bu şiir, harold norse'ın yaşama, dünyaya karşı manifestosudur adeta.
sözünü, derdini, direkt söyledi, dile getirdi, örtülü veya yer yer soyut alana kayması bir sorun oluşturmaz. yunan lirik dönem şairlerinden anacreon hakkında ve onun dilinden yazdığı dizelerdeki gibi:

''sorulduğu zaman

şiirleri neden her zaman genç erkeklerle ilgiliydi?
ve tanrılar hakkında değil;
''çünkü genç erkekler bizim tanrılarımızdır.''

o bir zevk seven, şarap severdi.
erkek,
seven,
şair.''

not: aynı zamanda kitabın girişinde ''güle güle allen ginsberg'' adında hüzünlendirici ve tatlı bir şiir bulunmaktadır. okumanızı tavsiye ederim.
kaynak: harold norse, ''homo'', çeviren & hazırlayan cavit mukaddes, sub yayınları, istanbul 2018

onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. kendisine buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek. adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri sözleri dinlemeyeni ben cezalandıracağım. ancak, kendisine buyurmadığım bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir. "bir sözün rab'den olup olmadığını nasıl bilebiliriz?" diye düşünebilirsiniz. eğer bir peygamber rab'bin adına konuşur, ama konuştuğu söz yerine gelmez ya da gerçekleşmezse, o söz rab'den değildir. peygamber saygısızca konuşmuştur. ondan korkmayın. (yasa'nın tekrarı 18:18-22)

kaynak

size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. ne var ki o, yani gerçeğin ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. o beni yüceltecek. (yuhanna 16:7-14)

kaynak

de ki: "hak geldi. batıl zail oldu. şüphesiz ki batıl, yok olmaya mahkûmdur." (17/isrâ 81)

o, hevadan konuşmaz. (onun konuştukları,) kendisine vahyedilen vahiyden başkası değildir. (53/necm 3-4)

o, (semadan aldığı) gayb (görülmeyen, bilinmeyen, gelecek) haberlerini (size ulaştırmada) cimrilik etmez. (81/tekvîr 24)

(hatırlayın!) hani melekler demişti ki: "ey meryem! şüphesiz ki allah, seni kendinden olan bir kelimeyle müjdeliyor. onun ismi meryem oğlu isa mesih'tir. dünyada ve ahirette değerli ve (allah'a) yakın olanlardandır." (3/âl-i imran 45)

kaynak

ve gücenip o'nu reddettiler.
ama isa onlara şöyle dedi: "bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez."

matta 13:57

kaynak
https://kutsalkitap.info.tr/?q=mat.13:57

kısmet yüzyıllardır söylenegelen ingiliz şarkısıyla başlamakmış.

ring a ring o'roses
a pocket full of posies
ashes! ashes!
we all fall down

meali:
vücuttaki kırmızı bir leke hastalık belirtisidir,
bu hastalığı savuşturma amacıyla bir demet çiçek -ya da şifalı ot- taşıyoruz,
hastalığın yayılmasını önlemek için çerçöp yakıp küllerini savuruyoruz,
ama nafile, hepimiz öleceğiz.

veba günlerinden gelmektedir bu çocuk şarkısı ve danslarına eşlik eder.

örnek

8 mart dünya kadınlar günü her 8 martta uluslararası kutlanan, birleşmiş milletlerce tanınmış ve tanımlanmış bir gündür. kadın haklarını savunmak, cinsiyet eşitliğini vurgulamak, bu konuda sosyal bilinci artırmak esastır.

dünya kadınlar günü'nün köklerinin 1908 yılında new york'ta kadın işçilerin sendikal haklar ve oy hakkı için yaptıkları mitinglere ya da rusya'da çarlığın yıkılmasına yol açan şubat devriminin 8 mart günü yapılan kadın yürüyüşleri ile başlamış olmasına dayandığı sanılmaktadır.

ınternationalwomensday.com 2023 kadınlar gününün temasını "embrace equity" olarak duyurmuştur.

kaynak
kaynak2

itirazı anlıyorum, ancak hatırlamakta fayda var. yakın zamana kadar (şimdi de etkilerini gördüğümüz) büyük bir adaletsizlik vardı. kadınların hakça eşitliği sağlamak için bir sürü çile çektiği bir gerçek.

bu hakları fedakarlıkla kazananların emeklerini hatırlamak, bu çabaya saygı göstermek ve kadınların erkek hegemonyası tarafından istismar edilmemesi için bu gibi anmalar önemli.

biliyoruz ki; kadın ve erkeğin adalet önündeki ve sosyal alandaki eşitliği, sağlıklı bir toplumun şartıdır. bunu, kendini uygar sayan her kadının ve erkeğin savunması gerekiyor.

kadınlar günü öyle "çevgililer günü" gibi bir gün değildir, saçma değildir. hele türkiye'de hiç değildir. bugünü layığıyla kutlayan kimse kadınların bebek gibi, kedi yavrusu gibi korunmaya muhtaç varlıklar olduğunu düşünerek bunu yapmıyor.
haklar yalnızca korumaya muhtaç acizler, zayıflar için savunulmaz. ezilen her kesim için savunulur. bu dünya ne yazık ki doğuştan gelen özellikleri, cinsiyetleri, yönelimleri, renkleri, milliyetleri sebebiyle ezilen insanlarla dolu. ve evet birilerine onların hakları eşitlikleri hatırlatılmak zorunda.

bu ülkede her gün kadınlar ölüyorsa, tacize uğramamış bir tane bile kadın yoksa, eril zihniyet her gün kadını aşağılamaya, varlığını, gücünü ve özgürlüğünü inkar etmeye çalışıyorsa kadınlar da konuşmak zorunda.

ha bu arada; yüz sene önce o kadınlar seslerini çıkarmasalardı "nah" almışlardı seçim haklarını.

....
her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum!..

modernizm'in insanında yer alan sürekli çalışma haline, kendine yabancılaşan insanın hissine tam zıt hislerle yazılan şiir. zamanla distopik bir hal alan modern dünya halini (bkz: cesur yeni dünya) tam olarak destekleyen fütürist akım; bizim ülkemizde bunu yansıtan ve muhtemelen en bilinen isim nazım hikmet.

bu şiirdeki bir garip taraf ise ele aldığı "sevgili" tipi. bundan evvelki yazılı kültürde sevgili; halk edebiyatında 15-16 yaşındaki kızlar,* islam sonrası edebiyatta allah'a ulaşmak için kullanılan bir basamak, batı etkisindeki edebiyatta yine kadın ancak o kara kaş kara göz kadından ziyade sarışın, renkli gözlü kadın. bu akımda ve devirde ise sevgili bir makina! hatta bu makinaya, hıza, üretmeye duyulan aşk şiirde erotik bir hale bile bürünmüş. tabii bu şiirin ironi olarak da yazıldığı bir bakış açısı.

giriş testinde sorulabilir bu bence. hem eğlenceli hem kazık bir soru, heheh.

"what is six without s?"

görsel

atari konsollarının ve salonlarının vazgeçilmez oyunlarından, 1981'de oyuncularıyla buluşan frogger, ilhamını aşağıya görselini koyduğum, 12. yüzyıldan gelen "fikir"den almış. böyle bir şey aklıma asla gelmezdi. hayat bazen çok gizemli gerçekten.

görsel

su ve balın maya eklenerek fermente edilmesiyle, bazen de meyvelerin de bu sürece eklenmesiyle yapılan tatlı alkollü içecek. dünyadaki göçebe olmayan hemen her kültürde bir çeşidini bulmak mümkündür.

geçenlerde internetten verdiğim bal siparişinde başıma gelen bir talihsizliği bu içeceği yaparak lehime çevirmeye çalıştım.

süreci anlatayım;

baloncuklu naylona sarılmış kavanozdaki bal, kavanozun kargoda kırılmasıyla, ilk bakışta zayi olmuş gibi görünüyordu. çünkü minik cam parçaları yapışkan bir gıda olan balın içinde yiyen için tehlike yaratıyordu.

cam parçaları olan balı suyla karıştırıp hafif ısıttım. ince bir kumaştan karışımı süzerek büyükçe bir şişeye aldım.

içine bildiğimiz ekmek mayası ekledim. (bkz: saccharomyces cerevisiae) ucuna iğneyle birkaç delik açtığım pudrasız plastik eldivenini şişenin kapağının olması gereken yere geçirip birkaç gün ışıksız bir yerde beklettim.

ilk fermentasyondan sonra karıştırıp tekrar süzerek hava kilidini tekrar taktım. eldivendeki şişkinliğin geçtiğini ve karışımın berraklaştığını (dibinde tortu kalması kaydıyla) görene kadar beklettim.

bu sürecin sonunda şişeleyip iki ay kadar beklettiğim şarapları dün tatma fırsatım oldu. sonuç: lezzetinden bu kadar keyif alacağımı tahmin etmediğim tatlı bir kış içeceği.

soğutarak tatmayı beklettiğim şişeyi yazın açacağım. tadım sonrası bu girdiyi de güncellemeyi umuyorum.

not: bu tarifi yanlış yaparak bal sirkesi de elde edebilirsiniz.

bibliyomani, obsesif kompulsif bozukluğun bir semptomu olarak ortaya çıkan kitap istifçiliğidir. kişi, gerçek bir ilgisi ya da kullanım amacı olmadığı halde sınırsız kitap istiflemeye meyillidir. obsesif kitap istifçilerinin aynı kitabın kopyalarını biriktirmesi olasıdır.
bibliyomani, amerikan psikiyatri derneği tarafından tanınmış bir psikolojik bozukluk değildir.

kaynak:
bibliomania. (2023, january).in wikipedia.bibliomania

bibliyofil, yunanca kitap sevgisi anlamına gelen sözcüktür ve kitapseverler için kullanılır. kitap düşkünü bu kimseler kitap biriktirmeye yatkındırlar. fakat bibliyomanlardan farklı olarak kitapların niceliğini değil niteliğini önemser ve ilgi duydukları seçimler yaparlar.

kaynak:
bibliophilia.(2023,january).in wikipedia bibliophilia