iq sözlük özelinde çok fazla olmalarının bozucu bir etkisi olacağını düşündüğüm başlık türüdür.
entry'ler (71)
-
anket başlıklar
-
sinema tarihinin en güzel müzikleri
epik müzikte basil poledouris'in conan the barbarian soundtrack'ini tek geçerim.
https://www.youtube.com/watch?v=0zoh0gQCu6k
duygusal ve mistik olarak crouching tiger, hidden dragon'ın şu temasını çok beğeniyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=fkxJ2qaj17c
marş müziğinde elbette star wars - imperial march derim.
https://www.youtube.com/watch?v=-bzWSJG93P8
gizemli ve marşsı bir tema içinse, danny elfman - batman theme aklıma gelir ilk.
https://www.youtube.com/watch?v=kRZAk2rfESU
80'ler tutkunu biri olarak voyage of the rock aliens müzikalindeki çoğu şarkıya bayılıyorum. başta şu gelir.
https://www.youtube.com/watch?v=sJZC54x1SVY
michael jackson'ın captain eo filminde yer alan ve az bilinen bu şarkısı da bambaşka bir 80'ler harikalığıdır.
https://www.youtube.com/watch?v=NXd2A7Jd1kU
yine 80'lerden. en çok izlediğim film olan the lost boys filminin soundtrack'ını da çok seviyorum. favorim şudur.
https://www.youtube.com/watch?v=mrMLMV6E4CM
rain man filminin temel tema müziğine aşırı bayılıyorum. bunu kanal d ana haber sonunda çalıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam, ta 90'larda ve/ya 2000'ler başlarında.
https://www.youtube.com/watch?v=8BvBBBa_0BI
bir h.p. lovecraft uyarlaması olan the resurrected filminin müziklerini de çok seviyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=bDL3T7s1qPg
son olaraksa şunu bırakayım. daha çok çıkar da bir yerde durmak lazım. bu filmi çoğumuz çok seviyoruzdur diye tahmin ediyorum. benim favori filmimdir.
https://www.youtube.com/watch?v=yC4LceMLOls -
!felsefeye dair mizahi paylaşımlar
-
touche
ingilizceye de geçmiş bir sözcüktür. yeri geldiğinde kullanılacak net alternatif bir kelime veya kalıp düşünemiyorum. good point falan denebilir de "touché" başka be.
-
black mirror
bu sezonu da beğendim ben ama diğer sezonlar kadar değil. bariz bir, "ne yaparsak yapalım nasıl olsa izlenecek." rahatlığı gelmiş, anlaşılan. bu gibi çok popüler şeylerde bu normal; genelde olur. gene de 7.5/10 veririm. black mirror'ın ölüsü 7/10 alır zaten. ancak yaratıcısı işi bırakırsa ve diziyi devam ettirirlerse kötü bir şeyler olabilir yapımın devamında.
-
julia kristeva
1960'larda intertextuality (metinlerarasılık) tabirini akademik literatüre kazandıran kişidir. postyapısalcılığın önemli kavramlarından biri olan metinlerarasılık ekseninde, metinler tek başlarına duran ve lineer mahiyette üretimler değillerdir. yani, new criticism (yeni eleştirici) akımının bir nevi antitezi gibidir intertextuality; bu eleştirel kurama (metinlerarasılık) göre metinler, çağdaşı ve/ya öncesinde üretilmiş başka metinlerden ve sosyokültürel bağlamlardan soyutlanarak incelenemez. elbette antik zamanlara kadar bu konunun izleri sürülebilir ve bu isim konmadan evvel ferdinand de saussure, mikhail bakhtin ve roland barthes gibi isimler aslında bu bağlamda teoriler üretmişlerdir ama bu terim, kristeva'nın icadıdır. kendisi, sadece bu ismi koymakla da kalmamıştır; mühimsenesi bir boyutta geliştirmiştir de.
-
!iqsözlük'teki sessizlik
ben de henüz toparlayamadım tam kendimi.
yakında dönerim herhalde.
kitap okuyup film de izleyemedim günlerdir.
eskisi gibi belki daha iyi olur burası yakında bence.
olmalı yani. -
!ikinci tur sonucu ne olur?
az da olsa kazanma ihtimalimiz olduğunu düşünüyorum. şu anda demokrasinin bitebileceği, modernliğin yerini salt gericiliğin alabileceği, tek adamlık sisteminin sınırsız güçleneceği gibi konuları yineleyerek bizim tarafa oy çekemeyiz. rte'ye oy verenler, bunları bilerek ve isteyerek veya kabullenerek rte'ye oy verdiler zaten ve gene verirler.
ekonominin tamamen çökebileceği üzerinden gidilmeli. bu da bir işe yaramayabilir elbette ama ben bu konu üzerinden gidiyorum.
https://twitter.com/.../status/1659095319198441473?s=20 -
!akp iktidarının son gününden notlar
tüm benliğimle istediğim şeydir.
görsel -
!entel turnusolu
internet çağında entelektüel taklidi yapmak kolay ama bunu entelektüellere yedirmek zor. genel halk kitlesine yedirebilirsin ama. bu da yeterli zaten popüler biri olmak istiyorsan.
yani internet çağında google, sözlükler hatta şimdi bir de yapay zeka hizmetinde.
bir de imaja asla aldanmamak gerekir. entel imajlı kişilerden çok sayıda boş beleş insan çıkıyor.
seri bir yazışmada birinin gerçekten entelektüel olup olmadığını rahatlıkla anlarım.
benim en bariz çakma entelektüel olarak gördüğüm kişiler, batı ne derse hap gibi yutup sindirdiklerini de kendi düşüncesiymiş gibi anlatanlar.
örneğin biz bir orta doğu ülkesi değiliz. batı öyle söylüyor, haritalarında/kategorilendirmelerinde de öyle gösteriyor. wikipedia vb. platformlarda da bir orta doğu ülkesi olarak gösteriliyoruz. ama bu doğru değil. hint bir entelektüel arkadaşım var. bize göre siz bir eurasia ülkesisiniz dedi. bu arada yanlış anlaşılmasın, kepaze bir ülkeyiz ama teknik olarak bir orta doğu ülkesi değiliz. -
ifade özgürlüğünün sınırları
benim bu konudaki tavrım çok net: sınırsız ifade özgürlüğü.
ama iş ifade etmekten başka elementler barındırıyorsa işler değişebilir. örneğin kitlelerin algısını yönetmek, kendinden deneyimsiz ve naif insanları organize edip onları şiddete veya suça yönlendirmek gibi şeyleri hoş göremem.
ayrıca, internet platformlarında yazılanlar/söylenenler silindiğinde (sansürlendiğinde), burada özgürlük yok diye isyan edilmesine de genelde gülerim. özellikle kuralları net olan platformlarda kurallara uymazsanız, moderasyona kızamazsınız. zira sizin o kuralları bilerek orada yazıyor olmanız gerekir. ha, kuralların bazıları saçmadır. o zaman da, orada yazmazsın mesela.
ifade özgürlüğü karşılığında sınırsız saygı ve anlayış beklemek de bana çok naifçe geliyor. yani birinin anasına küfretme özgürlüğün var tabii, ama bunu yaparsan ve ağzının ortasına yumruğu yersen veya yazılı bir ortamda karşındaki sana sözlü olarak saldırırsa veya moderatörler sizi platformdan atarsa pek de ağlamayacaksın. kendini ifade etme hakkın varsa, insanların da sana istediği reaksiyonu verme hakkı vardır ve moderatörlerin de gerekli yaptırımları uygulama hakları vardır. -
!seçime 4 gün kalması
ben de gündemden pek çıkamadım bu ara bu sebeple. sözlüğü de epey boşlamış oldum.
cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimi, net.
hala %15'lik bir kararsız seçmen grubu olduğu söyleniyor.
ilk turda rte'nin gitme ihtimalini daha fazla görüyorum an itibarıyla.
lakin belli de olmaz diyorum.
umarım tahmin ve temennim gerçekleşir.
ikinci tura kalırsa seçim, sonuçta bir değişiklik olmayabilir ama ülke daha fazla karışabilir.
bunlara hiç gerek kalmaması dileğiyle. -
!en büyük korkunuz nedir?
selakofobim var. köpek balığı korkusu. bence benimkisi salakofobi zira salakça bir fobi; yüzdüğüm hiçbir denizde köpek balığı saldırısı olmuyor. jaws filmleri yüzünden oldu.
fobilerden soyutlarsak, en büyük korkum aklımı kaybetmek. sonra da ömür boyu acı çektirecek bir hastalığa/rahatsızlığa yakalanmak ve ömür boyu tutsak edilmek.
küt diye ölmekten korkmam ama geride kalan sevdiklerim üzülür diye çekinirim. -
14 mayıs 2023 genel seçimleri
daha önce sözlükte bir başlıkta demiştim: seçimler temiz olursa başımızdakiler bu sefer kuvvetle muhtemelen kaybedecekler.
abd, trump'ı ilk seçimde başından attı. ingiltere/britanya, boris johnson'a aynı şeyi yaptı. biz ise neredeyse çeyrek asırdır bunu yapamıyoruz. ama böylesi bir rejimin nelere yol açtığını ve daha da açabileceğini uzun süreli ve derin bir mahiyette deneyimlemiş olduk. rte ve a. hitler arasında paralellik çizmem normalde ama alman halkı bir daha öyle birini başına getirmez muhtemelen. umarım biz de gereken dersleri çıkartmışızdır.
hayırlı olsun. 15 mayıs'ta aydınlık yarınlara yürüme temennisiyle... -
!düzelmesi gereken atasözleri
(bkz: güneşte yanmayan gölgenin kıymetini bilebilir zira başkalarının yanlışlarından da ders almalıyız)