favorileri (216) - sayfa 7

başlık listesine taşı
  • andre-françois raffray

    talihsizliği ile tarihe geçmiş fransız noter. hikaye şöyle:

    raffray 1965 yılında 47 yaşındayken, yaşlı bir hanımefendi ile bir anlaşma yapıyor. hanımefendi sahip olduğu tek evini raffray'e verecek ve ölene kadar bu evde yaşayıp aylık bilmemkaç frank parayı raffray'den alacak.

    anlaşma buraya kadar makul görünüyor çünkü hanımefendi zaten doksan yaşında. yaşasa yaşasa beş, hadi bilemedin on yıl daha yaşar. aradan yıllar geçiyor ve hanımefendi tabiri caizse godot'yu bekler gibi azrail'i bekliyor. fakat azrail gelmiyor (bkz: godot geliyor mu?)

    anlaşmanın 15. yılında hanımefendi hem 105. yaşını hem de raffray ile yaptığı anlaşmadan karlı çıkışını kutlar. talihsiz noter (henüz tarihe geçecek kadar talihsiz değil) sabırla beklemektedir. yıllar yılları kovalar, takvimler 1988 yılını gösterdiğinde de raffray'in kiracısı(?) bu sefer hem yaşayan en yaşlı insan ünvanını almayı hem de evini ikinci kez amorti edişini kutlamaktadır.

    2 yıl daha geçer, ruhunu şeytana mı satmış, ab-ı hayat mı içmiş bilinmez bu kişi artık gelmiş geçmiş doğrulanan en uzun yaşayan insan haline gelir. eli kulağındadır diye düşünülür fakat yanılgıdır. bu tarihten beş yıl sonra da raffray, artık 77 yılın* yükünü kaldıramayıp hakka yürür.

    anlaşma yaptığı jeanne calment ise 2 yıl sonra 122 yaşında ölecektir.

  • eski türk'lerde 'kilin'

    eski türklerin inandığı efsanevi yaratık 'kilini' biliyor musunuz?

    eski metinlere göre tek boynuzlu ve 4 ayaklı bir yaratıktır. kimi zaman ceylan'a kimi zamanda ata benzeyen bir şekilde tasvir edilirdi. iyi yürekli ve bilge olarak kabul edilen bu yaratık iyiliğin ve yardımseverliğin simgesiydi. bu yaratığın sağlıklı bir şekilde görülmesi iyi şansa, sakat ya da ölü olarak görülmesi, kötü şansa veya ölüme işarettir.
    efsanelere göre, genellikle iyi olarak görülen bu yaratık bilge, akıllı, erdemli yöneticilerin habercisiydi. hunlar ve kök türklerin inandığı kilin iyi şans, koruyuculuk ve ölümsüzlük simgesiydi.
    yine kilin figürü, türk ileri gelenlerin mezarları da ölen kişinin ruhunun göğe yükselişte ve sonrasında korunması ve iyi şans getirmesi için desen olarak işlenirdi.

  • virago

    cadaloz, şirret, kadın savaşçı anlamlarına gelirken aynı zamanda erkeksi davranışlar sergileyen ve özellikler gösteren kadınlar için de kullanılır.
    türk sinemasında fatma girik için virago denebilir. mücevherimsi parıltısında çarpıcı bir cinsel çekicilik hissetmez çoğu erkek.

  • rushmore dağı anıtı

    amerikanın sembollerinden kabul edilen rushmore dağı anıtın arkasındaki karanlık geçmişi biliyor musunuz?
    dağın bulunduğu black hills bölgesi geniş bir kızılderili yerleşim yeri.
    ayrıca yerliler dağa '6 ata dağı' adını vermişlerdi ve kutsal kabul ediyorlardı. birleşik devletler'in batıya doğru genişlemesi sırasında bu bölgede çatışmalar çıkmış ve yerliler büyük oranda galib olmuştu. black hills barış anlaşmasıyla yerlilere bırakılmıştı. ta ki bölgede altın bulunana kadar barış anlaşması bozuldu ve altın arayıcılar bölgeye yerleşmeye başladı. 1920 lere gelindiğinde bölgeye bir ulusal park inşa edilmişti ve turist çekmek için de bir anıt yapılmasına karar verildi.

    ırkçı örgüt kkk'ye bir hayli yakın olan heykeltraş gutzon borglum'un projesi kabul edildi. 4 amerikan başkanının yüzleri dağa oyulacaktı. bu başkanlar george washington, thomas jefferson, theodore roosevelt ve abraham lincoln'dur. seçilen başkanlar da yerlilere karşı ırkçı tutumları ve katliamlarla bilinen isimlerdi. hatta roosevelt 'en iyi kızılderili ölü kızılderilidir demek istemiyorum ama bence onda dokuzu öyledir' şeklindeki skandal açıklamasıyla biliyordu. amerikan yerlilerinin soyundan gelenler bugün hâlâ haklarını aramaya çalışsa da milyonlarca dolar getiren bölge için bir değişiklik yapılmayacak gibi.

    https://wannart.com/...gda-4-baskan-rushmore-dagi-aniti

  • evrime ikame yeni bir teori ''boom brain'' nedir?

    evrim teorisinin gerçek olmadığını, safsatadan ibaret olduğunu mu düşünüyorsunuz?
    sıkı durun; çünkü bugün üzerine düşünülmesi eğlenceli yeni bir teoriden bahsedeceğim.

    yaklaşık 3.000.000 yıl önce insan öncesi primatlar öyle bir şey yaptılar ki sonucunda beyin hacimleri evrim standartlarına göre benzeri görülmemiş şekilde kısa bir sürede 4 katına çıktı. amerikalı filozof terence mckenna'ın teorisi, brain boom olarak adlandırılan sürecin, maymunların diyetinin küçük miktarlarda sihirli mantarlar eklenmesinden kaynaklandığını ortaya atıyor. mckenna atalarımızın ağaçlardan inip afrika'nın kuzey odalarının taşındığında ınek ve öküz gibi hayvanların dışkılarından psilosibin içeren mantarlar büyümüş olabileceğini söyledi. bu mantarlar atalarımız için görsel algıda ve cinsel aktivitede muazzam bir artışa neden oldu ve onu yiyen bireylerin diğerleri tarafından seçilim şansları artırdı.

    üstelik fazla egolarından ayrılmalarını sağlayarak agresyonunu azalttı ve bu da daha büyük topluluklar halinde hareket edebilmelerini sağladı. psilosibinler aynı zamanda beynin konuşma yetilerini etkilemeye başladı ve yeni kelimeler öğrenmekte daha yaratıcı hale geldiler. bu da yeni sesler anlatılar ve hatta müzik yapmak demekti. böylece kültürler oluşmaya ve grupların sayıları büyümeye başladı.

    ve bundan 2-3 milyon yıl sonra da homo sapiens haline geldik.
    bıg thınk

  • kluge

    amerikalı psikolog gary marcus'un ürettiği evrimsel psikoloji terimi.

    kluge, alelacele bulunmuş bir çözümü ifade eder. bu konsepte göre, insan beyni uzun vadede yararlı olacak "doğru" çözümler yerine hemen fayda edecek ve acil ihtiyaçları giderecek seçimler yapıyor.

    türkçe hâlini remzi kitabevi basmıştı ama sadece ikinci eli bulunabiliyor sanırım.

    not: @anarsist uyardı. kitabın adı: "kluge"

  • kadhja bonet

    soul müziği sevdiren sanatçıdır. sirenlerden hallice bir sesi vardır ve bana 70s saykodelik japon pop müziğini hatırlatır. (bkz: yoshiko sai)
    muhteşem bir kahdja bonet introduction şarkısı 'remember the rain' olmalıdır.

  • üsküdar

    pek üsküdar tanımı olmayacak ama yine de üsküdar özelinde istanbul'a ait bir fikir paylaşayım.

    10 yıl önce, muhafazakar eğilimli bir arkadaşımla ders bitimi, barbaros bulvarından beşiktaşa sallana sallana indik. o motorla üsküdar'a, ben vapurla kadıköy'e gitmek üzere sahildeyiz. 5-10 dakika sohbet edelim diye durduğumuz sırada boğazı ve karşıdaki üsküdar'ı izliyoruz. arkadaşımın şöyle söylediğini hatırlıyorum:

    "islam'da yağma hakkı üç gündür. ama biz bu şehri 550 yıldır talan ediyoruz. hâla da güzel namussuz şehir."

  • emily nagoski

    come as you are adlı kitabında iyi bir cinsel hayatın yollarını aramış olan genç, eğlenceli, mavi saçlı akademisyen. özetini (bkz: iyi seks nedir?) başlığında bulabilirsiniz.

  • the case against the sexual revolution

    (bkz: louise perry)'nin cinsel devrimin kadınların aleyhine işlemeye başladığına dair savlarının bulunduğu kitabı. bir kızı olan, olacak olan, olma ihtimali olan herkesin okumasında fayda olan bir kitap.

  • louise perry

    "the case against the sexual revolution" adlı kitabın yazarı, londra'da yaşayan çok da güzel olan gazeteci yazar.

    kitabının türkçe ismi "cinsel devrim dosyası". cinsel devrime karşı dosya da diyebilirsiniz ama bence bu görece daha kötü bir çeviri olur.

    bu kitapta cinsel devrimin aslında neden kadınlar için zararlı olmaya başladığını anlatıyor. özetini buradan dinleyebilirsiniz. buradan da katıldığı bir podcast'i dinleyebilirsiniz.

  • calcio fiorentino nedir?

    floransa'da ortaçağda doğan ve günümüzde de oynanan şiddetli spor.

    şehir kimliğinin geleneğe yaslanan güzel bir sembolüdür de bu olay. her yıl şehrin dört bölgesinden takımlar bu sporu yapmak için sahaya çıkarlar. türkiye'deki mahalle maçları gibi, her mahallenin takımı kendi bölgesindeki insanlardan oluşur. hatta, o bölgede doğmayan birinin takıma dahil olması mümkün değildir.

    2 takım yirmi yedişerden karşı karşıya gelir ve topu 50 dakika boyunca karşı tarafın kalesine atmaya çalışırlar. fakat olayı vahşete vardırmamak ve silah kullanmamak kaydıyla şiddet yasak değildir. yani karşı takımdaki herhangi birinin ağzını burnunu kırmak pekala mümkündür.

    yaralanan veya bayılanların değişmesine izin verilmez. düşen düşer, kalan sağlar oyuna devam ederler.

    peru'da buna benzer bir uygulama için (bkz: takanakuy)

    video kaynak ve detaylı bilgi:
    link

  • vlad holiday

    young and stupid parçasını beğendiğim sizlerin de buradan dinleyebileceğiniz, new york yerleşkeli, romanyalı sanatçı.

    so damn into you adlı parçası da ayrı güzeldir. sakin bir havası vardır.

  • zugzwang nedir?

    almanca hamle yapma mecburiyeti anlamına gelen satranç konseptidir.

    bu durum özellikle oyun sonunda ortaya çıkar. bir pozisyona zugzwang denmesi için gereken koşul ise şudur:

    oyun öyle bir pozisyondadır ki yapılacak herhangi bir hamle, hamleyi yapan kişinin pozisyonunu daha kötü hale getirecektir. bazı koşullarda (tahtada sadece iki şah bir kale kalması gibi) rgalibiyet ancak rakibi zugzwang'a zorlamakla mümkündür.(1)

    friedrich saemisch ve aron nimzowitsch arasında kopenhag'da oynanan 1923 tarihli oyunda ise böyle bir pozisyona oyunun ortalarında ulaşılmıştır. meraklısı için oyunun incelenişi bu linkten gidilecek bağlantıda.

    bu kavram neden sanata veya özellikle psikoloji bilimine taşmamıştır merak içindeyim.

    kaynak:
    1- müller, karsten; pajeken, wolfgang (2008), how to play chess endings, gambit publications

  • !kürt sorunu diye bir şeyin olmaması

    soru: güç için güzellikleri yok etmek reva mıdır?
    çünkü şu an ki durumumuz koca bir kültürün yok olması demek. diğer türlü bağımsızlıklarını vermekten başka çaremiz yok. hangi ülke kendi kültürünü bağımsız olmadan yaşatabilmiş ki? bazı insanlar bağımsızlık vermeden bunun mümkün olabileceği iddiasındalar. öyle bir ihtimal mümkün olsa istiklal savaşının yapılma sebebini bana açıklar mısınız acaba?

    açıkçası; sapien olarak kırdığımız onca ekolojik çeşitliliğin, onca doğa güzelliğine kahroluyorum. ve bunun sanayi devrimi hatta tarım devrimi ile bile ilgisi yok. biz sadece mızrak, ateş ve sosyallik ile koca avusturalyanın ekolojisini kırmış bir türüz. bunun aynısını yine güzellik ve çeşitlilik ile dolu olan kültürlerimize de yaptık ve ben bunu savunamam. savunanlar da mamutları kırmamızla aynı sebebten savunuyorlar.

« / 15 »