• az evvel @less is more adlı yazardan öğrendiğim şahane bir devlet teorisi. buradan okunabilir.

    özetle, robert l. carneiro'nun 3 makalesinden derlenmiş haline göre, devletin kökeninin ne olabileceğine dair tüm hipotezler aslında iki temel görüş ayrılığına dayanır. şiddete dayalı olanlar ve işbirliğine dayalı olanlar.

    carneiro'nun hipotezi ise şu şekilde:
    1-çevresel sınırlama
    2-kaynak yoğunlaşması
    3-sosyal sınırlama

    yani, dar bir alanda kaynak yoğunlaşırsa devlet kurulur. *

    benim buna temel itirazım çevresel sınırlama denilecek düzeye gelene kadar aileler veya yerleşik aile ittifakları arasında devlet yok muydu? devlet dediğimiz konsept neticede birilerinin diğerlerine baş eğmesi meselesiyse bu birilerinin ve diğerlerinin nüfusu gerçekten önemli mi? devlet dediğimiz şey aslında bir işbirliği mekanizmasından ibaret değil midir? o halde kökenleri çevresel sınırlamadan ziyade tanışık-dost gruplar -büyük ihtimal aynı ailenin üyeleri- arasında ortaya çıkmış olamaz mı? aşiret örneğin, bir devlet tipi değil midir temelde?

    bu çeşit bir temel örgütlenmenin aslında göç ettiği alanlar aşağı yukarı belli olan insanlar tarafından oluşturulamamasının sebebi nedir ki?

    ben devletin ahlaktan bağımsız ortaya çıkamayacağını ahlakın da ilk yerleşimlerden çok daha eski tarihli olduğunu savunuyorum. detaylarına daha sonra (bkz: devlet nedir?) başlığında yer vereceğim.

  • aşiret antropolojide sanırım tribe denen yapıya denk geliyor. bildiğim kadarıyla şeflik denen yapının hemen altında yer alıyor sınıflandırmada. aşiret de yine devlet gibi politik bir birim. şeflikleri genelde proto-devlet olarak görülüyor fakat asıl olay şefliğin nasıl çıktığında kopuyor aslında. burdaki önemli sorulardan biri bence aşiretin şeflik öncesi bir yapı mı yoksa şeflik/devlet sonrası bir yapı mı olduğu. sınıflandırma açısından değil de tarihsel ortaya çıkış açısından.

  • evet aşiret bağları bu bağlamda daha fazla vurguluyor aile ilişkilerini. çevresel mesafelere rağmen bir haberleşme bir örgütlenme bir haberdar olma durumuna dayanıyor daha temelde. bunu da aslında duygudaşlık ahlakı denen sistem üzerinden yürütüyor. (bkz: duygudaşlık ahlakı nedir?) bu sürecin sonucunda ortaya çıkan (bkz: hakkaniyet ahlakı nedir?) ve onu izleyen (bkz: ikinci şahıs ahlakı nedir?) devlet sayılabilecek - zira örgütlenip bir yere saldırabilecek- bir örgütlenme için yeter sebeptir gibi geliyor bana.