• hükümetin tuzağına muhalefetin düşmeyeceği ve haziran ayına kadar gerçekleşmeyecek olan seçimdir.

  • 37 gün sonra gerçekleşecek olandır. @muktesid'in #3902 no.lu entrysinde belirttiği millet partisi fikrini de ilk defa duymuş olmama rağmen epey beğendim.

    bu seçim türkiye'nin bence gelmiş geçmiş en önemli seçimi sayılabilir. türkiye'nin vizyonunun tam olarak nereye evrileceğine karar verilecek bir seçim olacak. ne muhalif partilerin ne de seçmenin hata yapma lüksü yok. umarız siyasiler de durumun ciddiyetinin farkındadırlar ve gerekli önlemleri alıyorlardır. yoksa artık ne yazmanın ne de düşünmenin gerçek bir anlamı -en azından bu ülkede- kalmayacak.

  • belki de tarihimizin en kritik seçimleri. bence net öyle hatta.

    bana göre bu seçimi kaybedersek, neo-osmanlıcılık gibi bir düzen gelecek ve en az 300 yıl sürecek. rte, kendisinden sonra kimin ülkeyi yöneteceğini seçecek ve bu böyle devam edecek. darbe, abd müdahalesi vs. gibi bir şeyler olmazsa bu böyle olacak bana sorarsanız.

    seçimler "temiz" olursa kaybedecekler bence bu sefer. umarım öyle olur.

  • bu yıl itibarıyla tam yarım asırdır bu dünyadayım. siyasetle, devletle iç içe bir ailede büyüdüm. yaklaşık 4 yıl haber muhabirliği yaptım, 90'lı yılların sonunda bir sürü seçim kampanyası takip ettim. birçok mecra için haber çevirisi yaptım. habercilikten ayrılsam da, haberden hiç kopmadım.

    şu ömrümde ilk defa bu kadar güzel, bu kadar umut verici bir seçim kampanyası görüyorum.
    kullanılan müzikler, sloganlar, verilen pozitif mesajlar. hatta şu kalp işareti. göreyim kalpleri diyor kılıçdaroğlu, koca koca adamlar, teyzeler, çocuklar, binlerce insan kalp yapıyor elleriyle. karşı taraf abuk sabuk şeyler söylese bile, kalabalıkların yuhalamasına izin vermiyorlar. medeniyet gözlerimi yaşatıyor.

    sancılı bir birleşme oldu, evet. ama bu kadar birbirinin zıttı düşüncenin, bu kadar egonun bir araya geldiği bir grupta bir takım aksiliklerin olması normal. önemli olan o aksilikleri aşabilmekti. şu son 10 gün içinde çok büyük bir felaket olmadığı sürece aksilikleri aşmayı başardılar diyebiliriz herhalde. en azından görüntüde. ki, bu bile çok önemli bir şey seçmen açısından.

    evet, ilk defa bu kadar umutlu olduğumu hissediyorum bu ülkede. gerçi ilk defa da bu kadar umutsuzluk yaşadığımı hissettiğim için mi emin değilim. bu ülke ilk defa bu kadar bölündü, ilk defa bu kadar batmaya yaklaştı. belki de o yüzden. tek dileğim var, güzel mesajların ve umudun verildiği bu seçim kampanyası amacına ulaşsın, başarıyla sonuçlansın.

    o zaman hayde

  • aslında kendime not almak için bu başlığın altına yazıyorum.

    @la chatte noire'ın ümitvâr yazısındaki hisleri ben de paylaşıyorum. ve hislerimin özeti de şudur: sonunda hak ettiğimiz bir politik iklime kavuşuyoruz.

    başkanlık sistemi referandumundan önce de chp yetkilileri birleştirici, pozitif bir dil kullanmayı denemişlerdi. pinochet dönemi şilisindeki no! kampanyası gibi biz de otoriterliği gülümseyerek reddedecektik. maalesef olmadı. olmadı çünkü bu tavırda birleşememiştik.

    şimdi kendi içinden çıktığı halk kitlesini bile dışına ve altına iten siyasete karşı (ne mutlu bize) birleşmiş durumdayız. 14 mayıs'ta sandıktan çıkacak sonucun erdoğan aleyhine olacağı benim için su götürmez.

    ama chp veya iyi parti gibi bir partinin sultasının rövanşist bir hal alabilecek tavrına mahal vermeden, birçok unsurun birleştiği bir ortak aklı temin edebilmek bu dönemin en umut verici kısmı. çünkü artık sağ-sol doğrusundaki hemen her demokrat insan, başa kim gelirse gelsin kendisinin de, ötekinin de sesinin duyulması gerektiğinin farkına varabildi.

    ortak mutabakat bunun ürünüdür. 14 mayıs sonrasında da bize düşen şey bu ruhun sürdürülerek, verilen sözlerine yerine getirilmesinde ısrar etmek olacak. umarım bu ısrara gerek kalmaz.

    kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.

  • siyasi yorumlarımı burada çok ender yapacağımı düşünerek yazmaya başladım bu sözlükte. laşat'ın yazdığı yazı beni etkiledi. aslında ben onun o güzel umudunu taşımıyorum. bu yalnızca önümüzdeki seçimler için geçerli değil. dünyaya bakışım öyle. 'kahrolsun iflah olmaz pesimistler!'
    ama laşat'ın yazısındaki 'bir şey' beni bu tehlikeli umuda sürüklüyor. yirmi yıl çok uzun bir süre. bu ülkenin 'ahlakî' anlamda şu anda durduğu yer bütün tarihi için geçerli miydi bilmiyorum, daha ne kadar dibe iner onu da bilmiyorum.
    bugün japonlardan söz ettik. tesadüf. dün de bir video izlemiştim japon bir 'vlogger'ın hazırladığı.
    videoda, videoyu hazırlayan japon, tokyo sokaklarında sıradan japon vatandaşlarına birtakım sözcükler söylüyor ve onlardan bu sözcükleri -sanırım- hiragana alfabesiyle yazmalarını istiyordu. söylediklerini yazabilenler oldu, yazamayanlar oldu ama hepsi için ortak bir sözcük vardı ki, o sözcüğü hiçbirisi yazamadı. neden? zaten önemli olan da buydu. neden?
    doğrusunu bir türlü yazamadıkları sözcük 'rüşvet'ti.
    bunu kolaylıkla japonların 'rüşvet' ve 'rüşvet' kavramının getirdiği çağrışımlara yabancı olmalarıyla açıklayabiliriz.

    ve oradan hemen buraya, ülkenin belki de bütün kaderini değiştirecek bu seçimlere getirirsek, ülkede 'liyakat'in neredeyse tamamen tükendiği böyle bir zamanda, umudun bile büyük cesaret gerektirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. (hayal kırıklıkları, parça parça.)
    bu ülkenin bugün 21 yaşında olan gençlerini nasıl bir gelecek bekliyor? daha ne kadar zaman yerlerde sürünen o hayaller fantastik filmlerdeki mucizeler gibi bir anda bütünleşip bir de üstüne gerçekleşecekler?
    beddua ve lanet.
    bu mudur?
    gençlere ve gençliğe dair her şey, ancak ve yalnızca birinin eceliyle ölümüyle mi değişir/değişecektir? peki bu süre bir yirmi yıl daha mı sürecektir? ya da daha uzun?
    14 mayıs 2023.....

    yazılarda son cümle çok önemlidir.
    keskin, sarsıcı, akılda kalıcı.....

    ben bu cümleyi 15 mayıs 2023'e saklıyorum.

  • daha önce sözlükte bir başlıkta demiştim: seçimler temiz olursa başımızdakiler bu sefer kuvvetle muhtemelen kaybedecekler.

    abd, trump'ı ilk seçimde başından attı. ingiltere/britanya, boris johnson'a aynı şeyi yaptı. biz ise neredeyse çeyrek asırdır bunu yapamıyoruz. ama böylesi bir rejimin nelere yol açtığını ve daha da açabileceğini uzun süreli ve derin bir mahiyette deneyimlemiş olduk. rte ve a. hitler arasında paralellik çizmem normalde ama alman halkı bir daha öyle birini başına getirmez muhtemelen. umarım biz de gereken dersleri çıkartmışızdır.

    hayırlı olsun. 15 mayıs'ta aydınlık yarınlara yürüme temennisiyle...

  • #5421bu entry'nin sonuç kısmı hariç tamamına katılıyorum. sonuç kısmı dışında kalan bütün çıkarımlar, hala akp tabanından oy çalınabileceğine inanan kimseler için kayda değer bilgilerdir. 2023 seçimlerinin gerçeği ise ilk kez rte'ye karşı kullanılan oyun onu destekleyen oydan fazla olduğu gerçeğidir. akp'yi sadece sağ koalisyonun yenebileceği doğru değil; akp'den ancak sağ koalisyona geçiş olabileceği doğru.

  • 2 gündür ataletin, mutsuzluğun bini bir para.

    250.000 dolara vatandaşlık satan bir iktidara onay veren milliyetçilere neyin anlatılabileceğini düşünüyorum.

    deprem bölgesi için akla gelen "ne olsa iktidarın ülkeyi doğru yönetemediğini anlarlar?" sorusu da cevaplanmayı bekliyor.

    en çok da kızımı düşünüyorum. hangi okulda ne ile karşılaşacak? ben her ne kadar doğruyu aramanın, kendi aklını bile sorgulamanın önemini anlatmaya çalışsam da örneğin diller nasıl oluştu? sorusuna okulda nasıl bir cevap verilecek?

    buradakilerin bildiği üzere çoğunlukla mantık ve akıl yürütme hakkında yazıyorum. ama bu seçim sonuçlarını formel-informel mantık çerçevesinde kendime açıklayamıyorum. fikirlerime güvenen insanlar neden böyle olduğunu soruyorlar.

    bilmiyorum.