10 entry daha
  • 14. bölüm - the joy of punishment

    bu bölümde sapolsky öncelikle bir kaç adalet sisteminden bahsediyor ki onun beğenmediği sistemler bizim sisteme nazaran cennet sayılırlar. onun önerisi karantina sistemi.

    peki nasıl yapalım? etrafta birilerini öldüren insanlar bu cinayetlerden sorumlu tutulamayacaklarsa öylece etrafta dolanmaya devam mı edecekler?

    "as outlined by the hard incompatibilist philosopher derk pereboom of cornell university, it's straight out of the medical quarantine model's four tenets: (a) ıt is possible for someone to have a medical malady that makes them infectious, contagious, dangerous, or damaging to those around them. (b) ıt is not their fault. (c) to protect everyone else from them, as something akin to an act of collective self-defense, it is okay to harm them by constraining their freedom. (d) we should constrain the person the absolute minimal amount needed to protect everyone, and not an inch more. "

    yani karantina modeli dört ayaktan oluşuyor. a- bir insanın suç işlemesinin sebebi medikaldir b- bu onların suçu değildir. c- herkesi onlardan korumak için onların özgürlüğü kısıtlamak kabul edilebilirdir. d- insanların özgürlüğünü onlar ve diğer insanlar için olabilecek en kısa süre boyunca kısıtlamamız gerekir, bir an bile fazlası değil.

    özgür iradenin olmadığını kabul ettiğinizde insanların yaptıkları iyilikler kadar kötülükler de onların suçu değil. bir insanı kendi elinde olması imkansız bir şeyden dolayı cezalandırmak rasyonel değil. o halde bu insanları artık kimseye zarar vermeyeceklerine emin olana kadar karantina altında tutarak hem cezalandırmanın vahşetini toplumdan sileriz hem de toplumsal yaşamın normal akışını kontrol altında tutabiliriz.

    ilkokula giden 7 yaşındaki çocuğunuza öğretmeni tecavüz mü etti? napsın, hayat da onu buna mecbur etmiş. kimseye tecavüz etmeyecek bir işte çalıştırmaya başlayalım onu. hapise gerek yok. örneğin yetişkin insanlarla birlikte balıkçılık yapsın ve çocukları göremeyeceği bir yerde yaşasın. kabul etmesi çok kolay olmayan bir fikir.

    "ın this view, if you're a convicted pedophile and thus, as is often the case, are constrained from coming within a certain distance of schools or parks, at least you should get discounts on drinks at strip clubs; if you're so violent that you have to be placed on a small island, at least make it a five-star resort with private golf lessons."

    benim örnekten farklı olarak diyor ki eğer bir pedofiliniz varsa ve onu okullardan ve parklardan uzak tutuyorsanız aynı zamanda ona striptiz kulüplerinde fazladan indirim verin. birisini ıssız bir adada kontrol altında tutacaksan bari o adadaki yerleşimi güzel olsun. buna da "funisment" deniyor. punishment kelimesinden bozma, fun -eğlence demektir.

    elbette aranızda suçlunun cezalandırılmasının mağdur taraf için bir rahatlama yaratacağını düşünenler olacaktır ancak o mesele de öyle değil. yapılan çalışmalarda suçlunun idamının yeni bir travma yarattığı görülüyor. bir diğer araştırmada ise suçluların idam edildiği texas ile edilmediği minnesota eyaletlerindeki mağdurların durumları karşılaştırılıyor. çok büyük bir fark olmamakla birlikte minnesotalıların daha iyi durumda olduğu görülüyor.

    s. bandes, "closure in the criminal courtroom: the birth and strange career of an emotion,"
    in research handbook on law and emotion, ed. s. bandes et al. (edward elgar, 2021);

    m.armour and m. umbreit, "assessing the ımpact of the ultimate penal sanction on homicide
    survivors: a two state comparison," marquette law review 96 (2012), scholarship.law.marquette.edu/mulr/vol96/iss1/3/. also see j. madeira, "capital punishment,
    closure, and media," 2016, in oxford research encyclopedia

    15. bölüm - if you die poor

    "what the science in this book ultimately teaches is that there is no meaning." kitabın sonunda sapolsky'den radikal bir çıkış geliyor, "anlam diye bir şey yok." her şey bir önceki nedene bağlı ve bugün ne iseniz onun nedeni sizinle tamamen alakasız bir şey. beyninizdeki nöron, genlerin salgıladığı hormon, ergenliğinizde başınıza gelenler, annenizin nasıl bir insan olduğu, anne karnında maruz kaldıklarınız, kültürünüz vs. birikiyor ve bugün "ben" dediğiniz şeyi oluşturuyor. bu bana (bkz: neo-nihilizm)'i hatırlatsa da yazarın neonihilizm gibi bir kavramdan haberdar olmadığına eminim.

    kapanış da son derece açık; irade ile bir şeyleri değiştiremezsiniz, kendinizi kasmayın ne olacaksa o olacak.

1 entry daha