son oylananları (76)

başlık listesine taşı
  • whataboutism nedir?

    whataboutism, bir çeşit 'tu quoque(sen de)' safsatasıdır.

    bir eleştiriyle karşılaşınca, eleştiren kişiye alakasız bir eleştiri getirerek, eleştiriyi bertaraf etmeye çalışmak. bu yönüyle 'ad hominem' safsatasına da benziyor. tencere dibin kara, seninki benden kara durumu. tolstoyevski, yapılmış en fularlı aksan şakası ile '15 temmuz'da neredeydin'e gönderme yaparak: 'argumantum ad neredeydun' olarak tanımlıyor.

    gelmiş-geçmiş en büyük satranç ustalarından olan garry kasparov'a göre: sovyetler birliği'nde 70'lerde sık sık başvurulan bir safsataydı bu. (kaynaktaki kitabı şiddetle öneriyorum)

    örnek:
    a: rusya, ukrayna'da meşru olmayan bir savaş başlattı. neden bu konuda sessizsiniz?
    b: sen kaz dağları'nda siyanürle altın aranırken bunu protesto ettin mi?

    bunun canlı bir örneğini ibrahim kalın'ın dw ropörtajında izleyebiliyoruz. darbe girişimi esnasında konuyla alakası olmayan kişilerin de yargılanmadan ve kanıt olmadan mesleklerinden ihraç edildiğine dair sorulan soruya ibrahim kalın, almanya'dan bir örnekle cevap vermek niyetindeyken, whataboutism safsatasına aşina gazeteci tim sebastian tarafından itirazla karşılaşıyor. şuradan izlenebilir:

    https://youtu.be/mJazIlPM53A?t=1365

    kaynak:
    kasparov, g. k., & greengard, m. (2015). winter is coming: why vladimir putin and the enemies of the free world must be stopped (first edition). publicaffairs, 72.
    tolstoyevski, i.(2020). safsatalar ansiklopedisi, epsilon yayınevi, 376.
    mill, j. s. (1900). a system of logic: ratiocinative and inductive s. 488-501.

  • thor heyerdahl

    dünyanın en ilham verici şekilde yanılan adamı.

    okyanusta ilkel bir sal ile yedi bin kilometrelik o meşhur yolculuğu yapışları esnasında yüzme bilmemesi de enteresan bir detay.

  • retorik nedir?

    antik yunan'da eğitim ikiye ayrılıyordu.

    trivium adı verilen söze ilişkin sanatlar: gramer, mantık ve retorik.
    ve quadrivium: aritmetik, geometri, müzik ve astronomi

    (bkz: yedi özgür sanat)

    romalılar da hem pragmatik bir medeniyet oldukları için hem de roma krallığı sonrası politik iklimleri bunu gerektirdiği için bu eğitimin retorik kısmına oldukça eğildiler . diğer sanatlar retorik kadar itibar görmedi çünkü toplumu etkilemenin ve sosyal-ekonomik güç kazanmanın yolu iyi hitabetten ve iknadan geçiyordu.

    büyük zaferler kazanmış romalı kumandanların başarıları, iyi hatipler tarafından kendilerine mal edilebiliyor, topluma büyük fayda sağlayan insanların yaptığı işlerin iyi olup olmadığı halka hatipler tarafından anlatıldığı için acta non verba düsturu tam olarak işlemiyordu. tıpkı bugün olduğu gibi.

    retorik kısaca ikna etme sanatıdır ve bu tanım üzerinde pek ihtilaf yoktur. ikna etmeye yönelik araçların ne olduklarını ve ne zaman ne düzeyde kullanılmaları gerektiğini araştırır. bir konuşmanın beş aşaması vardır.

    inventio(buluş) : ilkelerin en önemlisi, diğer ilkeler bu buluşun üzerine inşa edilecektir. kısaca, argüman bulma süreci.

    dispositio(düzen) : argümanların en etkili halde sunulmak üzere sıralanması.

    elocutio (biçim): argümanların nasıl sunulacağının kararlaştırılması.

    memoria (ezber): konuşmanın ezberlenmesi.

    pronuntiatio (konuşma): konuşmanın kendisi. konuşma yapılırken kullanılacak ses tonu, beden dili.

    bu ayaklardan herhangi birinin aksaması durumunda ikna çabası nafile olabilir. görüldüğü gibi şimdilik, ikna edilecek kişiler denkleme alınmadı. ama hitabetin asıl öğelerinden birinin hitap edilen kişiler olduğu o zamanlarda da biliniyordu. bu yüzden yukarıdaki aşamaların her birinde kime hitap edildiğinin gözetildiğini aklımızdan çıkarmayalım. "pathos" kısmında tekrar döneceğiz.

    bir retorik metnin üç ana niteliği vardır ve bu üç sacayağı üzerinde yükselecek metin için her birinde ayrı stratejilere ihtiyaç duyulur.

    ethos: konuşmacının karakteri/ahlakı. sıklıkla konuşmanın başında bu nitelik öne çıkarılır.
    örnek:
    "ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben"

    pathos: dinleyicide uyandırılacak hisler. duygudaşlık yaratarak dinleyiciyi konuşmacıyla aynı zemine çekmek amaçlanır.
    örnek:
    "beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber yürüdük yağan yağmurda."

    logos: meselenin kendisi. ikna için kullanılacak kanıtlar, veriler, göndermeler. konuşmacı artık hislere değil akla hitap etmektedir.

    ***

    hayatımız boyunca her gün kullandığımız dilin ikna etme özelliği en az 4000 yıldır inceleniyor ve daha etkili kullanılmaya çalışılıyor. gerçeği ve özgürlüğü arayanlar için retorik sanatını nasıl kullanacağını bilmek faydalı. daha da faydalısı bu sanatın kendine karşı kullanılıp kullanılmadığını anlayabilmek.

    kaynak:
    winterer, caroline (2002). the culture of classicism: ancient greece and rome in american ıntellectual life, 1780–1910. baltimore: johns hopkins university press.
    roberts, jimmy jack mcbee (1972). the earliest semitic pantheon. johns hopkins university press.
    kennedy, g. a. (1994). a new history of classical rhetoric. princeton university press.

  • enheduanna

    adını bildiğimiz en eski yazar. bu özelliğinin yanında güzel de bir kadın olduğu söylenir.

  • !tübitak ne alemde?

    2018 yılında tracy bowell ve gary kemp'in "eleştirel düşünme kılavuzu" kitabını türkçe yayınlamışlardı. yetişkin kitaplığına güzel eserler eklemeye devam ediyorlar. ama bunu yayına hazırlayanlar yukarıdaki ansiklopediyi hazırlayanlarla pek alakalı değildir sanırım.

    her köklü kurum gibi orada da liyakat esasıyla zar zor işini yapmaya çalışanlarla, siyasi atamalarla orada olanlar bir arada.

    biz yine de sorumluluk bilinciyle işini -her şeye rağmen- yapmaya çalışanların hakkını yemeyelim. mehdiler gelir geçer, içi boşalan kurumlar bir zaman gelir esas kimliklerine tekrar kavuşurlar.

    artık bu tür kurumların ne halde olduğunu tartışmanın yararsız olduğunu düşünüyorum. sivil entelektüel bir kimlikle biz ne yapabilirsek onu yapalım.

    paylaşılan ansiklopediyi de inceledim. hazırlayanları temin ederim, sosyal bilimler böyle bir şey değil.

  • sakral çakra dengeleme

    tekerleme gibi pratik. (bkz: kartal kalkar dal sarkar)

    üşenmeyip izledim. daha doğrusu dinledim... kapsamlı bir eleştiri yazısı da yazacaktım ama videoya maruz kaldığım süre ile hayatıma verdiğim değer arasındaki ilişkiyi düşününce video hakkındaki düşüncelerimi yazmamın olağandan fazla sabır gerektireceğini düşündüm.

    lütfen bu videodaki öğüt ve düşünceleri ciddiyetle dinleyip kendisi için yararlı bulanlar buraya yazsınlar. o görüşleri samimiyetle merak ediyorum.

  • manipülatör

    ilacının eğitim olduğu konusunda @miteherik'e katılıyorum. aileden başlayarak çocukların kuşku ve merak kaslarını geliştirmeye çalışmak, işi ve yetkinliği bir fikri allayıp pullayıp satmak olan "hatip"lere karşı önemli bir önlem.

    bununla beraber yetişkinlerin de sorgulayıcı taraflarının zamanla epridiğinin farkına varması elzem. zaman zaman fikirlerini başka insanlarla konuşarak, tartışarak sınamayan kişiler kendi akıllarına fazlasıyla güvenir hale geliyorlar. bu güveni istismar edebilecek bir manipülatör de önce karşısındakinin fikrî tutumlarını övüyor, sonra sadece "yüce akıllı insanların vakıf olabileceği kanaatlerin" bu zihinlerde tutunmasını sağlıyor.

    batı medeniyetini diğer medeniyetlerin önüne taşıyan şey de bununla ilişkiliydi. kant'ın meşhur makalesini hatırlayalım. kanaat önderinin, papazın, babanın, kralın aklıyla düşünmek yerine kendi aklıyla olay ve durumları tartmaya başlayan nüfus bir-iki jenerasyonun sonunda yararlı bir fikir iklimi yaratabildi.

    cehalet, yanlış bilgilenmiş olmaktan daha tehlikeli değildir. cahil insan var olan az bilgisiyle tutarlı çıkarımlar yapabilir ve eğer erdemli bir insansa kendine ve toplumuna faydalı işler yapabilir. ama yanlış bilgilendirilen insan -bir de bu bilgi kutsalsa- neredeyse her zaman zararlıdır.

    buna karşı koyabilmenin reçetesi önce "kendini bilmek". descartes'ın yaptığı gibi, her şeyden şüpheyle ile işe başlayıp hakikat sandıklarımızı hayatla yüzleştirmek. kanaatlerimizi sınamak ve zor da olsa düzeltmek.

    "felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
    edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten" *

    yanisi de şu:

    "yanlışından ders alıp çabayı arttırmak
    anlamakta usta insan için kaderden intikam almaktır"

  • chewbacca savunması

    adını star wars serisindeki kaba saba (gibberish) bir dili olan canlıdan*
    alan tartışma stratejisi. chewbacca defense.

    bu savunma karşı tarafı bir takım retorik taktiklerle susturarak haklı çıkmaya çalışarak yapılır. bu taktikler de aşağıdakilerin bir veya birden fazlasıdır:

    - tartışmayı uzatarak karşı tarafı yormak.
    - red herring
    - ökeleme safsatası
    - fikirdurduran kullanımı
    - foklamak
    - ad nauseam (bkz: ad nauseam nedir?)

    bu taktiklerden herhangi birinin işine yaradığını gören tartışmacı, karşı tarafın herhangi bir hatasını yakaladığında da bunun -aynı laubali tartışma üslubuyla- üzerine giderek haklılığını ispatlamaya çalışır. şahan gökbakar'ın sinan sağıroğlu tiplemesi bu savunmayı ustalıkla kullanır mesela.

    petrol tarım ürünü müdür?

  • 28 mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçimi

    çankaya'daki sandığımızda katılımın seyri geçen turla aynı.

  • bir kedi, bir adam, bir ölüm

    @simit dostumuzun bu detaylı tanıtım yazısı için teşekkür ederim. livaneli'ye mesafeli yaklaşan birisiydim.

    bu yazıdan sonra merakım arttı ve bu kitabını edindim. geniş özet fazlasıyla doyurucu olduğu için öykü hakkında daha fazla yazmayacağım ama kesinlikle okumaya değer bir öykü. livaneli anlatımıyla büyük yazarlarımızın ** dil gücüne yaklaşan ama yine de eksik kalan kuvvetli bir tarzı yakalayabilmiş.

    eksik olan şey de alaycılık bence. hicvi eksik metinler bende tuzsuz yemek etkisi yapıyor.

  • sözlüğe başvuru

    bir önermenin sözlükteki tanımına atıf yapılarak bu tanımın içine sıkıştırılması safsatası.

    örneğin tdk güncel türkçe sözlük evlilik kelimesinin tanımını "evli olma durumu" şeklinde vermiş.

    bu tanıma sıkıştırılırsa evlilik yalnızca evi olma durumunu kapsar ve eşcinsel evliliği de zaten yasal bir zemine kavuşmuş, üzerine konuşmaya değer olmayan bir mesele haline gelir.

    neşe kelimesi de "mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç" olarak tanımlanmış. yani bu tanıma göre, dışa vurulmayan bir neşe olamaz.

    sağ kelimesinin tanımında da "vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan" yazıyor. böylece kalbi sağda olanların sağı başka mı olmalı?

  • ökeleme safsatası

    kayseri ve adana yörüklerinde birinin zikrettiği ifadeyi özellikle bozuk bir ağızla tekrar ederek dalga geçmeye "ağza ükenmek", "ağzına ökenmek" veya "ağız ökelemek" denir.

    yörenin büyük yazarı yaşar kemal, bu tabirin "öykünmek" kelimesinden geldiğini yazar. internet jargonuna birkaç yıl önce hızlı bir giriş yaparak başımıza bela olan bu çiğ davranış, kullananın bir argümanı yanlışlamak yerine ökeleyerek çürütmeye kalkmasıyla safsata halini alır.

    örnek:
    -milliyetçilik vadesini dolduran bir ideolojidir.
    -möllöyetçölök vodosono doldoran bör ödöolojödör.

    örnekteki cevabın sahibi argümana itiraz ediyor ama neden? doğru düzgün bir itiraz sunmadığı gibi argümanı sunan kişiyi "söylesem tesiri yok, sussam gönül cahille tartışmamaya razı olur" düşüncesine gark ediyor.

    argument by gibberish ismiyle geçen safsataya başlığın anlamı bakımından yakın gözükse de alakası yok, yeni tanımladığım bir safsata olduğu için de katkılarınıza açık.

  • as above, so below

    deneyle ve/veya gözlemle doğrulanamayan "evrene enerji gönderme" gibi şeylere itibar etmeyiniz. zira bunlar belki psikolojik bir ferahlık veriyor olsalar da hayatın akışını çarpık yorumlamaya yol açarlar.

    hakikati gizli öğretilerde değil, yanlışlanabilmeyi bir kural olarak alan çağdaş bilimsel ilkelerin ışığında çabayla, özveriyle ve akılla bulunmuş, yetmemiş başkalarının aklıyla sınanmış metinlerde aramak gerekir.

    üşenmedim, kaynakçadaki kitapları inceledim. (bkz: iyice araştırmanı öneririm)

    referans verilen "zümrüt levha" hermetizmin üzerine kurulduğu hermes trismegistus isimli şarlatanın muhteşem iddiasıyla sonlanıyor.

    "itaque vocatus sum hermes, tres tocius mundi partes habens sapientie."
    "bu yüzden ben hermes'im. dünyayı anladığım üç hakikate sahip olduğum için..."

    bak sen ezoteriğe ya... tüm dünyayı anlamış adam. helal sana yediğin bütün yemekler. ben de @dionysos lütfedip üç kuruşluk da olsa latince öğretirse böyle metinler yazacağım. biraz dikotomi, biraz keskin mecazlar. her şey örtülü olacak ama.

    "karanlık aydınlığa sığınır... ışık gölgeye. toprağı ateşten ayıran, maddeye hakim olur. bu bilgeliğe vakıfsan, cübbelere gerek yok"

    nasıl? bence oldu. helena blavatsky'e de baktım. ırkçı bir mistisizm sekti olan ariosophy disiplinine de ilham vermiş olan bu kadının zamanında keşke video kamera olsaymış. olsaydı bugün uçan adam sabri kadar ciddiye alınırdı.

    gizli doktrininde her şeyin özünün yedi hüzmeye ayrıldığını bulmuş. sonra insanlar da bir kök ırktan geliyormuş. bu ırk ölümsüz bir gizli ülkede yaşıyormuş. sonra yedi alt ırka ayrılmışlar. bunların bir tanesi kuzey kutbuna yakın bir yerde yaşıyormuş ama o zamanlar sıcakmış oralar. biri avustralya yakınlarında bir yerdeymiş, diğeri atlantis'te yaşıyormuş. stonehenge'i yapanlar da atlantislilermiş ve devmiş bunlar. dev... bazı hayvanlarla ilişkiye girince de goriller olmuş. yaa... bu ve bunun gibi çok gizli hakikatleri öğrenmek isteyenler "the secret doctrine: the synthesis of science, religion and philosophy (1888)" kitabına bakabilirler.

    velhasıl, gerçekliği aramak parayla değil ama bedava da değil. bedevi doktrininden yeni kaçtık, şimdi de merkür retrosuna yakalanmayalım. akıl var, izan var.

    (bkz: magical thinking nedir?)
    (bkz: pseudoscience nedir?)
    (bkz: wishful thinking)

  • veritas temporis filia est

    "gerçek, zamanın kızıdır." anlamına gelen latince deyiş.

  • demosthenes kimdir?

    milattan önce 384 yılında atina'nın bir köyünde doğan devlet adamı ve büyük hatip. hayatını logograflıktan kazanmıştır. bizanslı aristophanes ve semadirekli aristarchus kendisini 10 büyük attic oratordan biri saymışlardır. (bkz: 10 büyük hatip)

    nietzsche'ye göre isokrates'in, cicero'ya göre platon'un öğrencisidir. sıkı bir thucydides hayranıdır. rotasizm bozukluğundan muzdarip olduğu için diksiyonunu düzeltmek için çok büyük çaba harcadığı anlatılır.

    erken yaşlarda başladığı siyasi söylevler ve savunmalarıyla atina'da büyük bir üne kavuşur. makedonyalı philip'in yayılmacılığı ve ardından büyük iskender'in idare ve politikalarına karşı ateşli nutuklar verir. bir örneği:

    "sonsuz bir hürriyet istiyoruz, ama sonsuz bir tembellikle birleştirirsek, sonunda ne hürriyetimiz ne de tembelliğimiz kalacaktır. bugün makedonlarla savaşmadan önce savaşmalıyız. kendimizle savaşmalıyız. kendimize, kıpırdamadan oturduğumuz yerden hürriyet kazanamayacağımızı hatırlatmalıyız. savaşmadan önce savaşmalıyız, çalışmadan önce çalışmalıyız, zorluklardan kaçmadan önce zorluklarla yüzleşmeliyiz. bugün, ne yaptığımızın ve neden yaptığımızın farkında olarak, atina'nın geleceğine karar vermeliyiz."

    günümüzde sözcüklerin insanlar üzerindeki etkisini anlamak isteyenler demosthenes'i es geçmemelidir. söylediği sözler çağların içinden yürüyerek hala kuvvetli hisleri uyandırabiliyor. retorik bilimi nedense ülkemizde sadece "hatip" yetiştirmenin önemini kavramış cenahça önemseniyor ve yazık ki bu yetenek siyasi sahada istismar da ediliyor. halbuki düşünceyi ve hissi doğru ifade etmek her insanın kazanması gereken bir beceri.

    kaynak:
    smith, r.m. (1995). "a new look at the canon of the ten attic orators"
    phillips, d. d. (2004). athenian political oratory: 16 key speeches. routledge.

/ 6 »