entry'ler (244) - sayfa 6

başlık listesine taşı
  • tu quoque

    argümanı karşı tarafın bir eylemi veya özelliğine çekerek reddetme. senkendinebakçılık, ikiyüzlülük. "appeal to hypocrisy"

    güzel dedem ölümünden birkaç yıl öncesine kadar günde 2 paket sigara içerdi. ben on beş yaşındayken sigaraya başladığımı fark etti ve beni karşısına oturtup o nafile aforizmayı söyledi.

    "sigara içme, zararlı"

    ah benim güzel dedim, ah benim canım dedem. sen benim idolüm değil misin? ben seni ağzında sigarayla bir sandalyeyi ters çevirip tek bacağında tek elinle amuda kalkarken görmedim mi? sen değil miydin olimpik havuzu tek nefeste baştan sona yüzebilen adam? sigara zararlıydı da balkonda rakı içerken sigara dumanını o kadar büyük keyifle yarısı batmış güneşin ışığına neden savurdun?

    "sen dediğimi yap, yaptığımı yapma"

    dedem haklıydı: sigara içmek sağlığa zararlıdır. dedemin atletik kabiliyetleri de, akrobatik hareketleri de bu gerçeği değiştirmez. ama nedense, telaşla sarıldığımız ilk argüman olan 'ama sen de içiyorsun' bize olduğundan daha makul geliyor.

    bunun sebebi bu argümanın gerçek olması. yani evet, dedem de sigara içiyordu. içiyordu ama kendi öğüdünü tutmuyor-tutamıyor olması öğüdünün yanlış olduğu anlamına gelmiyor. yani insan, davranışından bağımsız olarak belli gerçekleri kavramış olabilir.

    bu da çok normal. hangimiz istediğimiz gibi yaşayabiliyoruz ki?

    politika örneği:

    muharrem ince: chp milletvekili adaylarının içinde eski akp'li birçok isim var. bu isimlerden ötürü seçmen chp'ye oy vermemelidir.
    herhangi biri: sizin milletvekili adaylarınızda eski akp'liler var.

  • argumantum ad neredeydun

  • osman bölükbaşı

    evladına "hürriyet" ismini veren usta hatip.

    sadece kuvvetli retoriği ile değil yaptığı ilkeli siyasetle de göz kamaştıran bir büyük adamdır. nüktedan kişiliği ve kıvrak zekasıyla türk siyasetinin en renkli simalarından biridir. diğeri için (bkz: zenit süleyman)

  • mizaha başvuru

    iddiayı, mizaha başvurarak redde-ispata çalışmak. ya da dikkati tartışılan şeyden başka bir yere bu yolla yönlendirmek. şakaya vurmak, osmanbölükbaşıizm.

    rahmetli demirel ve osman bölükbaşı bu retorik edimin ustasıydılar.

    demirel'in: "memlekette petrol vardı da şerbet yapıp biz mi içtik?" cümlesi hâla hatırlanır. "ege bir göl değildir." beyanı da öyle.

  • egosantrizm

  • cımbızlama nedir?

    bir metinden veya veri setinden sadece işine gelen kısmı alarak sonuca ulaşmak. uluslararası literatürdeki adı cherry picking.

    kriminal olaylardaki delil karartma bu amaçla yapılıyor. medyanın, politikacıların demeçlerinden seçmece cümleleri manşetten vermesi de başka bir örneği.

    önyargılı örneklem yalnızca sonucu doğrulayan verilere toplamakla gerçekleştirilen safsataydı. cımbızlamadaysa diğer veriler elimizde olmasına rağmen işimize yarayanları dikkate almak - dikkate sunmakla yapılıyor.

    safsatanın wikipedia maddesinde az ünlü filozof meloslu allahsız diagoras'a ait bir alıntı var. milattan önce 5. yüzyıldan bu alıntıyı aktaran da montaigne'miş. özetle diyor ki:

    'kehanetler gerçekleşince "vaay kutsallığa bak!", ama gerçekleşmeyince kimse çıkıp demiyor ki: "şu cehalet canımıza yetti. yetiş ya sokrates, yetiş ya pyrrho"'

  • !erkeklerden kadınlara sorular

  • muğlak genelleme

    bir genelleme yaparken büyük veya küçük parçayı genele yayma davranışını ifadenin tamamen yanlış olduğuna yormak.

    genellerken gözden kaçırdığımız bir çok şey olabilir. örneğin; "türkler müslümandır" dersem, çok da yanılmış olmam. ama türklerin hepsi müslüman mı?

    "politikacılar ahlaksızdır" genellemesine bakalım. evet, çoğu politikacı amaçları için yalan söylemekten çekinmeyen insanlardır. ama bu her politikacının ahlaksız olduğu anlamına gelmez.

    biyolojik bir örnekle pekiştirelim: "memeliler yumurtlamazlar" ifadesi ornitorenk kardeşimizin yumurtlayarak çoğaldığı gerçeğini görmezden geliyor. ama ornitorenk ve diğer dört yumurtlayan memeli 6400 memeli için kullanılan bu ifadenin "hemen hemen bütün memeliler yumurtlamazlar" şeklinde beyan edilmesini zorunlu kılıyor mu?

    peki "memelilerin bazıları yumurtlar, bazıları yumurtlamaz" ifadesine bakalım. sanki bu eser miktardaki yumurtlayan memeli tartışmayı sağlıksız bir yere götürüyor gibi.

    !woke saçmalıkları'nı okurken aklıma gelen bir diyalog da buna ilişkin. "kadın nedir?" sorusuna cevap vermemek için kırk takla atan ve politik ajandasını biyolojik gerçekleri görmezden gelerek dayatmaya çalışan gündüz mahmuru bir vatandaş hemen bu safsataya sarılmıştı.

    a: kadın, doğurma kabiliyetine sahip yetişkin insana denir.
    b: doğuramayan bir sürü dişi insan var. böylece kadın tanımı yapılamaz.

  • magical thinking nedir?

    sebep safsatalarının en kolay tespit edileni.

    bir şeyin sebebini doğaüstü güçler zannetmek. allahsöyletticilik, açtınşomağzınıcılık.

    the secret isimli kitap 2000'lerde fazlasıyla popülerdi. kitabın mottolaşmış iddiasına göre "ne düşünürsen başına o gelir". yazarı, buna kanıt olarak da incil'i göstermekteydi.

    matta 21:22 der ki: "inanarak istersen, verilir"

    ne kadar rahatlatıcı bir düşünce. ama bu bir wishful thinking yani hüsnükuruntu'dan başka bir şey değil maalesef. ben de "keşke öyle olsaydı" diye düşünüyorum ama neredeyse zero-sum game - sıfır toplamlı oyun halindeki bir sosyal ve ekonomik sistemde herkesin istediğinin olması mümkün değil.

    diyelim ki istediğimiz şey oldu... bunun olmasının sebebi yeterince inanarak istememiz değil. eğer böyle düşünüyorsak "magical thinking" yanılgısına kapılıyoruz demektir.

    örnekler:

    -eski roma'da kesilen bir hayvanın dalağının böbreğinin temizliğine bakarak sefere çıkıp çıkmamayı kararlaştırmak. (bkz: augur)

    -birine lanet okumak, beddua etmek.

    -psikolojik rahatsızlığı olan kişiyi "cinlenmiş" sanmak.

    -karma.

    -depremi zinadan ötürü sinirlenen tanrının veya tanrıların gazabından sanmak.

    aslında bütün semavi dinlerde olan ama islam'dakini daha kolay anlayabileceğimiz "kaza ve kadere iman" düşüncesi bizi bu yanılgıya götürür.

    ya jacque fresco'nun bir röportajında ya da george carlin'in bir gösterisi esnasında dikkat çekilen önemli bir nokta vardı. hangisi olduğunu tam hatırlamıyorum. *

    " trafik kazalarında insanlar ölünce buna kader diyoruz. peki neden asansörler çarpışmıyor? çünkü asasnsörler birbirleriyle çarpışamayacak şekilde tasarlanmışlardır."

    velhasıl deprem'in tanrıların gazabından olduğunu zannetmek nasıl tektonik faaliyetleri bilmemek veya itibar etmemekten kaynaklanıyorsa depremlerde yaşanan ölümleri de yapıların sağlam-uygun olmayışı yerine tanrı iradesine bağlamak aynı tür bir yanılgıdan kaynaklanıyor.

    haa, diyebilirsiniz ki tektonik faaliyetleri kontrol eden zaten tanrıdır. işte buna pek emin değilim.

    kaynak:
    shermer, michael (1 june 2007). "the (other) secret". scientific american. 296 (6): 39.
    piaget, jean (1929). the child's conception of the world. london: routledge & kegan paul.

  • ilişki safsatası

    ilişkiler üzerinden saldırı: bir kişinin iddiasını çürütmek için kurduğu mevcut veya geçmiş ilişkilere saldırmak.

    örnek:
    a: ığdırspor maçında verilen penaltı hatalıydı.
    b: sen fenerbahçeli değil misin? dinamo kiev maçında "putin" tezahüratı yapan takımın taraftarının konuşma hakkı var mı?

    örnek 2:
    a: erdoğan'ın sürdürdüğü politikalar ülkeye zarar vermektedir.
    b: hdp pkk'nın terör örgütü olduğunu kabul etmiyor. siz de hdp ile aynı fikri taşıdığınıza göre teröristsiniz.

    ilişkiler üzerinden yüceltme: (bkz: gurura başvurma)
    "ben şerefli türk ordusunun bir mensubu olarak hiçbir zaman milletime yanlış yapmam"

  • sonuca zıplamak

  • texas keskin nişancısı

    benzerlikleri görüp, farklılıkları ihmal ederek yanlış sonuca varma hatası.

    clustering illusion yani kümeleme illüzyonunun mantık hatası karşılığıdır. hikaye şöyle:

    texas'ta bir adam revolverini çekip ahırın kapısına ateş etmeye başlar. atışlar bittiği zaman da alır eline bir boya, kapıda en çok nereyi vurduysa orayı merkeze alan bir hedef tahtası çizer.

    işte astrologlar da böyledir değerli dostlar. beş tane başak burcu aynı huya sahipse bu durum astrolojinin geçerliliğini ispatlamaya yeter. ama kalan doksan beş başak burcu yükselenine göre hareket etmektedir.

    falcılar da bu nosyondan yararlanırlar. günde yüz tane kehanet üfüren falcının doksan beş yanlışı ona bir şey kaybettirmez. ama hakkındaki olayları doğru bildiği beş kişi ona bir sonraki kehanetleri için para vermeye gönüllüdür. hatta arkadaşlarına da bedava reklam yaparlar. nitekim; şeyh uçmaz müritleri uçurur.


    şiddetle tavsiye ettiğim kaynak*:
    carroll, robert todd (2003). the skeptic's dictionary: a collection of strange beliefs, amusing deceptions, and dangerous delusions. john wiley & sons. p. 375.

  • damascus

  • regression fallacy

    normale dönüş veya normalleşme safsatası.

    anormal bir durumdan normale dönüşü gerçekleştiren sebebi yanlış tespit etmek.

    istatistik bilimindeki "regression toward the mean: vasata meyil" kaidesi der ki: olağanüstü halleri gösteren verilere, yeterli yeni veri eklendiği zaman sonuçlar normale dönmeye eğilimli olacaktır.

    bir zaman diliminde sürekli zarar eden bir kumarhaneye yeterli zaman tanınırsa (oyunların olması gerektiği gibi kumarhaneye kazandıran şekilde düzenlendiği ve hile yapılmadığı kabul edilerek) kumarhane kâr etmeye başlayacaktır.

    işte bu zarar eden kumarhanenin sahibi "kurban kestim de belayı def ettik" diye düşünürse düştüğü yanılgıya regression fallacy diyoruz.

  • !sözlükte farklı dillerin çevrilmemesi

« / 17 »