entry'ler (244) - sayfa 7

başlık listesine taşı
  • post hoc ergo propter hoc

    arka arkaya gerçekleşen olaylardan öncekini, sonrakinin sebebi sanmak. latince: "bundan sonra, böylece bundan ötürü".

    korelasyonla nedenselliği karıştırmaktan doğan sebep safsatalarından biri bu. diğeri için (bkz: cum hoc ergo propter hoc)

    örnek:

    "telefonunu çıkar"

    sokak röportajlarında bu cümleyi zikreden kişiler cep telefonlarının yaygınlaşmasını hükümetin başa gelişiyle ilişkilendiriyorlar. bu düşünce, teknolojik gelişmeleri yok sayan bir görüş olmakla beraber sıradan insanın bu yanılgıyı nasıl kolayca makul görebildiğini de gösteriyor. cümleyi zikredenlerin ağzına telefon sokmak yerine kendilerine bu mantık hatasını sakince ve basitçe açıklamaya çalışmayı öneriyorum.

    açıklama önerisi:
    "horoz öttükten sonra güneş doğuyor ama güneş horoz öttü diye doğmuyor. değil mi?"

  • tek sebep safsatası

    bir durumu ortaya çıkaran sebebin tek bir şey olduğu yanılgısı. reduction fallacy veya indirgeme hatası isimleriyle de anılır.

    havacılık kazalarını inceleyenler bilirler ki bu kazalar neredeyse her zaman birkaç sebebin birleşimi yüzünden meydana gelirler. bir gösterge bozuktur, uçağa bakım yapan personelin gözünden kaçmıştır ve bunu başka aletlerle teyit etmek yerine evine daha hızlı varmaya çalışan pilotlar tarafından bu bozukluk ihmal edilir. bütün bu sebepler bir araya geldiklerinde de felakete yol açmıştır.

    örnek:

    "faiz sebeptir enflasyon sonuçtur. böylece faiz indirimine gidersek enflasyon düşecektir."

    tek cümlede iki yanılgı. burada ters nedensellik hatası da yapılmış. yani yüksek faiz yüksek enflasyonun bir sonucudur aslında. aynı zamanda enflasyonun tek sebebini yüksek faiz sanmak diğer bütün etkileri görmezden gelmek demek. nedir bu etkiler? merkez bankasına göre:

    1- para arzının artması
    2- emtia fiyatlarında yükselme
    3- enflasyon beklentisi

    kaynak:
    merkez bankası

    not: enflasyon hakkında danıştığım değerli yazar @muktesid'in konuyla ilgili görüşünü de izniyle aşağıya bırakıyorum:

    "günümüzdeki case'e bakarsak düşük faiz kur ve talep artışı kanalıyla yüksek enflasyona neden oldu, denebilir. ancak ileride yüksek faiz nedeniyle arzda yaşanacak daralma talebi karşılayamazsa da enflasyon yükselişi devam edebilir. malum turizm ülkesiyiz, vatandaş yüksek faiz nedeniyle talebi kesse de turist tüketimi devam edecek. aynı şekilde rusya, ukrayna ve diğer ülkelerden gelen göçmenler de var. bu ortamda faiz artırılırsa bazı ürünlere erişimde sıkıntı yaşanabilir.

    gıda, konaklama gibi kalemler kritik.. deprem nedeniyle de çok fazla tarım ürünü ve hayvan kaybedildi, üretim durdu. oralardan batıya göç edenlerin neden olduğu kira artışlarını da hesaba katmak gerek. yani şu an dahi düşük faiz ortamında arz problemi var, mesela sıfır araç kıtlığı var. yüksek faizle birlikte talep dizginlense de normal talebin karşılanamaması halinde fiyat artışları sürebilir. bu nedenle, iktidar değişiminden bağımsız olarak birkaç sene daha yüksek enflasyon bekliyorum mevcut ortamda maalesef... "

  • cum hoc ergo propter hoc

    aynı anda olan iki şeyden birini, diğerinin sebebi zannetmek.

    "maraş depremi olurken amerikan zırhlısı istanbul boğazı'ndaydı. böylece depremi yaratan amerikan zırhlısıdır. "

    "korelasyon nedensellik değildir" bunu bilmemekten doğan hatalardan biri bu. diğeri için (bkz: post hoc ergo propter hoc)

    immanuel tolstoyevski çok isabetli bir sebebe bağlıyor bu safsatayı. kendisinin de yaptığı gibi wikipedia'daki maddenin "see also" kısmına girersek apophenia kavramı ile karşılaşıyoruz. apofeni özetle, ilişkisiz şeylerde bir bağ görmek demek.

    halıdaki desenleri, gökteki yıldızları var olan şeylere benzetmek. rüyayı hayra yormak eylemleri apofeni ile ilişkili. bu "örüntücülük" evrimsel olarak işimize yarıyor. çünkü tehlike ihtimalini sezdiğimiz anda buna ölem almak evhamlı bir karaktere dönüşmemizi sağlasa bile bizi güvende tutuyor.

    fakat ihtiyatın dozu önemli: yağmur ve fırtına esnasında yüksek yerlerde gezinmemek yıldırımdan korunmamıza yarıyor ama hava açıkken de yükseklerde dolaşmaktan kaçınırsak bir problem var demektir. (bkz: tek sebep safsatası)

    bambaşka verilerin korelasyonunu görebileceğiniz bir site için link

    burada amerika'da sosyoloji doktorası yapan kişilerle, araştırma için uzaya gönderilen roketlerin arasındaki tatlı paralellik görülebilir. ama bu demek değildir ki bu roketlerin fırlatılma sebebi sosyoloji doktoralarıdır.

    sebebi tam anlayamamaktan kaynaklanan diğer yanılgılar için: (bkz: sebep safsataları)

    kaynak:
    tolstoyevski, ı. (2022). safsatalar ansiklopedisi: kisaltilmis edisyon. epsilon yayinevi.
    https://evrimagaci.org/...nedensellik-anlamina-gelmez-4277
    kelley, d. (2014). the art of reasoning: an introduction to logic and critical thinking (fourth edition). w. w. norton & company, ınc.

  • ters nedensellik

    sonucu sebep, sebebi sonuç sanmak. ecnebice reverse causation diye adlandırılan informal bir safsata türüdür. sebep safsataları'ndan birisi.

    örnek candan erçetin'den geliyor*:

    "bahar geldiğinde mi ben böyle olurum?
    yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar?
    ayrıca bunun seninle ne ilgisi var?
    tabii ki ben böyle olduğum için bahar…"

  • sebep safsataları

    yanlış ve geçersiz sebeplerle sonuca varmaktan kaynaklanan informal safsata türlerine verilen genel ad. latince "non causa pro causa" veya ingilizce "causal fallacy".

    ters nedensellik: sebeple sonucu karıştırmak.

    cum hoc ergo propter hoc: aynı anda olan şeylerden birini diğerinin sebebi zannetmek

    indirgeme hatası - tek sebep safsatası: bir sonucun yalnızca tek bir sebebi olduğunu zannetmek.

    post hoc ergo propter hoc: arka arkaya gerçekleşen olaylardan öncekini, sonrakinin sebebi sanmak.

    regression fallacy: normalleşme safsatası. anormal vaziyetler normale döndüğünde, gereken önlemler alındığı için normalleşildiğini sanmak.

    texas keskin nişancısı: benzerlikleri görüp, farklılıkları ihmal ederek yanlış sonuca varma hatası.

    sonuca zıplamak - jumping to conclusion: yeterli veri olmadan sonuca vararak ihmal, imhal ve aceleden kaynaklanan akıl yürütme hatası yapmak.

    ilişki safsatası
    ilişkiler üstünden saldırı: guilt by association.
    ilişkiler üstünden yüceltme: honor by association.

    magical thinking: bir şeyin sebebini doğaüstü güçlere bağlamak.

  • üşengeç tümevarım

    slothful induction ya da tesadüf safsatası. bir olayın çok makul görünen sebepleri yerine, şansla açıklamak. bubirtesadüfolabilircilik.

    bu tür argümanlar genelde "korelasyon nedensellik değildir" önermesiyle savunulur.

    örnek:
    a: ehliyet sınavını beş seferdir geçemiyorsun. acaba direksiyon öğretmenini iyi dinlemiyor olabilir misin? belki de araba kullanmak sana göre değildir.
    b: her seferinde de sınavdaki gözetmenler cins çıktı.

  • ad lapidem

    dağa taşa anlatsam daha iyiydi dedirten safsata. en güzel örneğini "elimlen gonuş" tartışmasında görüyoruz. buradan

    tartışılan kişinin bütün argümanlara sağır olduğu bir diyalog düşünün. recep ivedik karakterinde karikatürize olmuş bu durumları türkiye'de büyümüş insanların düşünebilmesi çok zor değil zaten.

    a: almanya'nın bizi kıskandığını nereden çıkarıyorsun ki? olası değil, gülünç hatta.
    b: he gardaş hee
    a: kıskanmaları için bir tane sebep söyleyebilir misin? bütün parame...
    b: la hee la heee...
    a: bir dinle beni, bak adamların alım gücüne baktığında ve bizim alım güc...
    b: yav hee heee

    halbuki doğru tepki meşhur "sezen aksu tartışması"na bodoslama dalan kadir isimli kullanıcınınki gibi olmalıdır. bilmeyenler için link

  • fallacy fallacy

    safsatadan kaynaklanan safsata.

    usulün esasa mukaddem olmasından kaynaklanır. yani varılan sonuç doğru olsa da, sonuca giderken izlenen yolda safsatalarla karşılaştığımız için sonucu da hatalı bulmaktan.

    örnek:
    "dinlemedim ama ilkkan sen haksızsın kesin."

    yukarındaki cümlede bariz bir safsata var: ad lapidem. ama bu ilkkan'ın haklı olduğu anlamına gelmiyor.

    özellikle din ve siyasete dair tartışmalarda kendi kanaatimizi taşımayan kişiler safsatalarla dolu absürt beyanlar verdiklerinde hemen sarıldığımız bir argüman bu. pilot kalemle ateizmi çökerten gencin akıl yürütmesini izlerken böylesine yanlış bir akıl yürütmeden keyif almayacak çok az ateist vardır. ancak gencin yaptığı safsata tanrının yokluğunu ispatlamıyor.

  • kuralı kanıtlayan istisna

    bir istisnaya işaret etmenin kuralı göstermesi durumu. bir restoranın girişinde "salı günleri kapalıyız" tabelasını görürsek yapacağımız çıkarım ne olur? elbette diğer günlerde restoranın açık olduğu.

    halbuki bu durum her zaman geçerli değildir. "buraya çöp dökmek yasaktır" tabelası, sokağın kalanına çöp dökebileceğimiz anlamına gelmez. yaygın fakat farkına varması ve kaçınılması kolay bir safsata.

    "a dictionary of modern english usage" kitabının yazarı henry fowler bu isimlendirmenin, cicero'nun pro balbo başlıklı savunmasından geldiğini söylüyor. aramızda latince bilmeyen kimse olmadığı için gönül rahatlığıyla metnin latince halini paylaşıyorum. * buradan

    "exceptio probat regulam in casibus non exceptis"

    kaynak:
    fowler, henry (1965). a dictionary of modern english usage (second ed.). oxford: oxford university press
    tolstoyevski, i. (2022). safsatalar ansiklopedisi: kisaltilmis edisyon. epsilon yayinevi.

  • dicto simpliciter

    kesin genelleme veya katı genelleme. "a dicto simpliciter ad dictum secundum quid" in basitleşmiş hali.

    prensibi öyle bir genellemek ki istisnaya mahal vermemek.

    mesela:

    "birini kesici aletlerle kesip biçmemeliyiz" veya "birini yumruklamamalıyız" cümlelerini prensiplerimiz olarak aklımızda tutalım. bu kuralları her durumda geçerli sayamayız. cerrah ekmeğini birilerini kesmekten kazanmıyor mu? bir boksör müsabaka esnasında bu prensibe göre hareket edebilir mi? edemezler ve etmemeliler.

    yukarıdaki önermeler geçerli, ancak istisnalara da fırsat vermek kaydıyla.

  • teruo nakamura

    (bkz: hiroo onoda kimdir?)

    aslında iki asker de o zamanki japon imparatorluğunun ideolojisinin kurbanıdır. atom bombalarının atılmasını topyekün harp ve asla teslim olmama fikirleri üzerinden tekrar okumak gerekir.

    savaş kötüdür. iş iyidir. bilim süperdir. sanat yücedir.

  • !dünkü maçı izleseydim sonucu değişir miydi?

    derinlemesine bir analiz yapayım... değişmezdi.

  • accentus

    cümlenin herhangi bir kelimesine yapılan vurgudan dolayı anlamın değişmesi.

    ben damla'nın dizlerine yatmadım. (başka biri yattı)
    ben damla'nın dizlerine yatmadım. (başka birinin dizlerine yattım)
    ben damla'nın dizlerine yatmadım. (başka bir yerine yattım)
    ben damla'nın dizlerine yatmadım. (damla'nın dizleriyle başka bir etkileşime girdim)

  • entrikalı kurgulu ispanyol filmleri

  • equivocation nedir?

    bir kelime veya kelime dizisinin birden fazla anlam taşımasından kaynaklanan hata. vurgudan kaynaklı anlam değişmesi olan accentus ile karıştırılmamalıdır.

    edebiyat derslerimizden hatırlayacağımız cinas sanatı bu safsatanın bilerek yapılanıdır. aşağıdaki örnekteki "yalvar" kelimesi hem bildiğimiz "yalvarmak" eylemini hem de "para" anlamını karşılıyor.

    güzeller mihri-bân olmaz dimek yanlışdur ey bâkî
    olur va'llâhi bi'llâhi hemân yalvarı görsünler

    tek kelimeyle olması da şart değil, kelime öbeğinin başka bir anlamı karşılaması da mümkün.

    türkçenin en büyük ozanlarından biri olan nil karaibrahimgil'in `bütün kızlar toplandık ` parçasından bir örnek verelim.

    "bütün kızlar toplandık, toplandık toplandık
    sorduk neden yıprandık? yıprandık yıprandık
    biz onlardan hoşlandık, hoşlandık hoşlandık
    şimdi niye zorlandık? zorlandık zorlandık"

    bu safsata göz için değil kulak için olduğundan, "biz onlardan hoşlandık" kısmı duyulup, "bu şarkı zoofili imgeler içeriyor" çıkarımı yapılırsa; equivocation - cinaslı safsata peydah olur.


    kaynak:
    kelley, d. (2014). the art of reasoning: an introduction to logic and critical thinking (fourth edition). w. w. norton & company, ınc.
    tolstoyevski, ı. (2022). safsatalar ansiklopedisi: kisaltilmis edisyon. epsilon yayinevi.

« / 17 »