entry'ler (244) - sayfa 2

başlık listesine taşı
  • bir kedi, bir adam, bir ölüm

    @simit dostumuzun bu detaylı tanıtım yazısı için teşekkür ederim. livaneli'ye mesafeli yaklaşan birisiydim.

    bu yazıdan sonra merakım arttı ve bu kitabını edindim. geniş özet fazlasıyla doyurucu olduğu için öykü hakkında daha fazla yazmayacağım ama kesinlikle okumaya değer bir öykü. livaneli anlatımıyla büyük yazarlarımızın ** dil gücüne yaklaşan ama yine de eksik kalan kuvvetli bir tarzı yakalayabilmiş.

    eksik olan şey de alaycılık bence. hicvi eksik metinler bende tuzsuz yemek etkisi yapıyor.

  • atatürk'ün şiiri

    teessüf ve hayal kırıklığıyla okuduğum çok temiz bir umudun başlığıdır.

  • ad hoc safsatası

    duygusal ilişkilerimiz bittiğinde sarıldığımız safsatalardan biri. en asil duyguların safsatası. bununiçincilik.

    önermemizin yanlış olduğunu düşündüren herhangi bir veriyle karşılaştığımızda hemen yalan yanlış şeyler uydurmak. bir tür yanlışta ısrar durumu. "ad hoc" latince "bu amaç için" veya "yalnızca bu amaç için" anlamına gelir.

    örnek:

    aykut ve merve'nin ilişkisi bitmiştir. aykut, merve'nin kendisini hâla sevdiğini ve meriç'le kendisini kıskandırmak için beraber olduğunu düşünmektedir. akılselim arkadaşı selim'le olan diyalogları şu şekildedir.

    -merve nişanlanmış.
    -beni kıskandıracak aklınca...
    -haftaya evleniyormuş.
    -yalan ya... bensiz yapamaz o. iyice kıskanayım da ona yalvarayım diye bekliyor.

    aradan 2 yıl geçer. selim merve'den bir haber daha getirir.

    -merve ikinci çocuğuna hamileymiş aykut.
    -hep kıskandırmak için...

    yani aykut'a davul zurna az. canım aykut. biraz mantık çalışsa daha rahat edecek aykut ile merve'nin ilişkisinin başlangıcından önceki macerası için (bkz: appeal to probability)

    güzel ülkem örneği:
    -kılıçdaroğlu teröre destek veriyor.
    -buna kanıt olarak gösterilebilecek hiçbir veri yok. kaldı ki terörü defalarca lanetledi. hem desteklese adama neden terör örgütü suikast teşebbüsünde bulunsun?
    -apo'yu çıkaracakmış. (??)

  • bilim daha önce yanıldı

    fikirdurduran başlığında tanımı verilen semantik klişelere bir örnek.

    "bilim" zaten yanlışlanabilirlik özelliği sayesinde bu kadar değerli bir yöntem. gerçeğe en yakın açıklamayı arar ve sürekli kendini sorgulayarak daha geçerli olacak şekilde düzeltir.

    fakat bu, bilimsel metodun buluşlarını itibar edilmeyecek "sadece bir teori" diyerek es geçilecek şeyler yapmaz.

    "bilim daha önce yanıldı" cümlesi, sözdebilim savunucuları tarafından "bilim her şeyi bilmez" cümlesiyle beraber sık kullanılan safsatalardan. evet, bu cümlelerde herhangi bir mantıksızlık yok. ama yüzyıllarca süren devamlı ve birikimli çabayla üretilmiş çözüm ve açıklamaları sadece bu cümleler doğru diye bir kenara atamayız.

    nitekim, "bilim" şu yaşadığımız dünyayı açıklamak ve dönüştürmekte kullandığımız en etkili yol oldu. bilim sayesinde uçtuk. bilim sayesinde daha iyi giyinebilmeyi, barınabilmeyi başardık. hastalıklarımıza çare bulduk. daha uzağı ve daha yakını görebildik. acılarımız hafifledi, kendimizi tanıdık. makinalarla iletişim kurmayı öğrendik, hatta makinalara düşünmeyi öğrettik.

    bunu hafife alarak her şeyi "gizli" veya "gökten gelen" bilgilerle açıklamak nedendir, bilemiyorum. (bkz: cui bono?)

  • galileo gambiti

    popüler görüşün aksine bir iddiada bulunarak, görüşünün bu özelliğiyle haklılığı desteklemek. ad populum'un tersi. komplo teorilerini cansiperane savunan olaybildiğinizgibideğilciler sık kullanırlar. (bkz: ad populum nedir?)

    bilindiği üzere galileo galilei abimiz heliosentrik görüşün zamanındaki tek bilinen savunucusuydu. katolik kilisesi bu görüşü incile aykırı bulduğu için büyük sorunlar yaşadı. zamanla haklı olduğu anlaşıldı ve hem çoğunluğun görüşüne hem de düzenin egemenlerine karşı verdiği mücadele kutlandı.

    bu safsatada iddia sahibi, kendisinin galileo gibi çoğunluğun itirazlarına, alaylarına rağmen görüşünü ısrarla savunmasının kendini haklı yaptığı görüşündedir. büyük politikacı gandhi'nin güzelim alıntısını da kendilerini desteklemek için kullanmayı pek sever.

    "önce umursamazlar, sonra dalga geçerler, sonra seninle kavga ederler ve en sonunda kazanırsın."

    oysa bu alıntıyı pek seven düz dünyacılar ne yazık ki alıntının ikinci safhasında ilelebet kalacaklardır.

    (bkz: bilim daha önce yanıldı)
    (bkz: etiam si omnes, ego non)

  • sözlüğe başvuru

    bir önermenin sözlükteki tanımına atıf yapılarak bu tanımın içine sıkıştırılması safsatası.

    örneğin tdk güncel türkçe sözlük evlilik kelimesinin tanımını "evli olma durumu" şeklinde vermiş.

    bu tanıma sıkıştırılırsa evlilik yalnızca evi olma durumunu kapsar ve eşcinsel evliliği de zaten yasal bir zemine kavuşmuş, üzerine konuşmaya değer olmayan bir mesele haline gelir.

    neşe kelimesi de "mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç" olarak tanımlanmış. yani bu tanıma göre, dışa vurulmayan bir neşe olamaz.

    sağ kelimesinin tanımında da "vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan" yazıyor. böylece kalbi sağda olanların sağı başka mı olmalı?

  • eşitliğe başvuru

    literatürde appeal to equality diye geçen, eşitlik ilkesinin çarpıtılarak kullanılması safsatası.

    örnekler:
    - eğer herkes eşitse mahkumların seyahat özgürlükleri kısıtlanmamalıdır.

    (mahkumlar zaten özgürlük kısıtına mahkum edilmiş insanlardır. özgürlüklerini başkalarına zarar vermek için kullandıkları için mahkum edilmiş kişilerdir. "herkes eşittir" fazlasıyla muğlak bir genelleme olduğu için bu tür çarpıtmalara açık.)

    -kadınlar regl izni alıyorlar. erkeklerin de alabilmesi gerekir.

    (öncelikle kadınların regl izni alması gerekir mi? şayet gerekiyorsa erkeklerin regl izni konusunda ufak biyolojik pürüzler çıkabilir mi?)

  • argument by gibberish

    önermenin ilişkili olduğu terminolojiden kelimeler seçmek ve bu jargona hakimiyeti göstererek haklılık iddia etmek.

    örnek:

    -karşıdan geçen geminin kaptanı düzgün bir denizci değil. baksana, seren cundalarını mantelyalar aracılığıyla karga ediyorlar, gabya skutalarını da kaçırdılar. koca gabya yelkeni yapraklanıyor.

    bu jargon, eğer önermeyi desteklemek ve açıklamak için değil de terminolojinin aşinası olmayana bu mevzulardan anladığını göstermek için kullanılıyorsa bir safsataya tanıklık ediyoruz demektir.

  • ovidius

    böylesine meşhur bir çapkının yalnız ölmesi fikrine kuşkuyla bakıyorum.

  • ökeleme safsatası

    kayseri ve adana yörüklerinde birinin zikrettiği ifadeyi özellikle bozuk bir ağızla tekrar ederek dalga geçmeye "ağza ükenmek", "ağzına ökenmek" veya "ağız ökelemek" denir.

    yörenin büyük yazarı yaşar kemal, bu tabirin "öykünmek" kelimesinden geldiğini yazar. internet jargonuna birkaç yıl önce hızlı bir giriş yaparak başımıza bela olan bu çiğ davranış, kullananın bir argümanı yanlışlamak yerine ökeleyerek çürütmeye kalkmasıyla safsata halini alır.

    örnek:
    -milliyetçilik vadesini dolduran bir ideolojidir.
    -möllöyetçölök vodosono doldoran bör ödöolojödör.

    örnekteki cevabın sahibi argümana itiraz ediyor ama neden? doğru düzgün bir itiraz sunmadığı gibi argümanı sunan kişiyi "söylesem tesiri yok, sussam gönül cahille tartışmamaya razı olur" düşüncesine gark ediyor.

    argument by gibberish ismiyle geçen safsataya başlığın anlamı bakımından yakın gözükse de alakası yok, yeni tanımladığım bir safsata olduğu için de katkılarınıza açık.

  • !öldük mü

    döndük :)

  • 14 mayıs 2023 genel seçimleri

    2 gündür ataletin, mutsuzluğun bini bir para.

    250.000 dolara vatandaşlık satan bir iktidara onay veren milliyetçilere neyin anlatılabileceğini düşünüyorum.

    deprem bölgesi için akla gelen "ne olsa iktidarın ülkeyi doğru yönetemediğini anlarlar?" sorusu da cevaplanmayı bekliyor.

    en çok da kızımı düşünüyorum. hangi okulda ne ile karşılaşacak? ben her ne kadar doğruyu aramanın, kendi aklını bile sorgulamanın önemini anlatmaya çalışsam da örneğin diller nasıl oluştu? sorusuna okulda nasıl bir cevap verilecek?

    buradakilerin bildiği üzere çoğunlukla mantık ve akıl yürütme hakkında yazıyorum. ama bu seçim sonuçlarını formel-informel mantık çerçevesinde kendime açıklayamıyorum. fikirlerime güvenen insanlar neden böyle olduğunu soruyorlar.

    bilmiyorum.

  • !olağanüstü youtube kanalları

    wilderness cooking başlığıyla öğrendiğim youtube kanalı beni mutlu etti. @fishermansfriend'e teşekkürler. bu tür önerileri bu başlıkta paylaşabiliriz diye düşündüm.

    name explain: etimoloji hakkında eğlenceli bir kanal
    link

    voices of the past: tarihe tanıklık etmiş kişilerin anıları. konu seçimleri çok güzel
    link

  • as above, so below

    deneyle ve/veya gözlemle doğrulanamayan "evrene enerji gönderme" gibi şeylere itibar etmeyiniz. zira bunlar belki psikolojik bir ferahlık veriyor olsalar da hayatın akışını çarpık yorumlamaya yol açarlar.

    hakikati gizli öğretilerde değil, yanlışlanabilmeyi bir kural olarak alan çağdaş bilimsel ilkelerin ışığında çabayla, özveriyle ve akılla bulunmuş, yetmemiş başkalarının aklıyla sınanmış metinlerde aramak gerekir.

    üşenmedim, kaynakçadaki kitapları inceledim. (bkz: iyice araştırmanı öneririm)

    referans verilen "zümrüt levha" hermetizmin üzerine kurulduğu hermes trismegistus isimli şarlatanın muhteşem iddiasıyla sonlanıyor.

    "itaque vocatus sum hermes, tres tocius mundi partes habens sapientie."
    "bu yüzden ben hermes'im. dünyayı anladığım üç hakikate sahip olduğum için..."

    bak sen ezoteriğe ya... tüm dünyayı anlamış adam. helal sana yediğin bütün yemekler. ben de @dionysos lütfedip üç kuruşluk da olsa latince öğretirse böyle metinler yazacağım. biraz dikotomi, biraz keskin mecazlar. her şey örtülü olacak ama.

    "karanlık aydınlığa sığınır... ışık gölgeye. toprağı ateşten ayıran, maddeye hakim olur. bu bilgeliğe vakıfsan, cübbelere gerek yok"

    nasıl? bence oldu. helena blavatsky'e de baktım. ırkçı bir mistisizm sekti olan ariosophy disiplinine de ilham vermiş olan bu kadının zamanında keşke video kamera olsaymış. olsaydı bugün uçan adam sabri kadar ciddiye alınırdı.

    gizli doktrininde her şeyin özünün yedi hüzmeye ayrıldığını bulmuş. sonra insanlar da bir kök ırktan geliyormuş. bu ırk ölümsüz bir gizli ülkede yaşıyormuş. sonra yedi alt ırka ayrılmışlar. bunların bir tanesi kuzey kutbuna yakın bir yerde yaşıyormuş ama o zamanlar sıcakmış oralar. biri avustralya yakınlarında bir yerdeymiş, diğeri atlantis'te yaşıyormuş. stonehenge'i yapanlar da atlantislilermiş ve devmiş bunlar. dev... bazı hayvanlarla ilişkiye girince de goriller olmuş. yaa... bu ve bunun gibi çok gizli hakikatleri öğrenmek isteyenler "the secret doctrine: the synthesis of science, religion and philosophy (1888)" kitabına bakabilirler.

    velhasıl, gerçekliği aramak parayla değil ama bedava da değil. bedevi doktrininden yeni kaçtık, şimdi de merkür retrosuna yakalanmayalım. akıl var, izan var.

    (bkz: magical thinking nedir?)
    (bkz: pseudoscience nedir?)
    (bkz: wishful thinking)

  • magical thinking

« / 17 »