"gerçek, zamanın kızıdır." anlamına gelen latince deyiş.
entry'ler (244) - sayfa 3
-
veritas temporis filia est
-
ad populum nedir?
yaygın kanaate başvurma hatası. milyonlarcainsanyanılıyorolamazcılık.
argumentum ad populum'un kısaltılmasıdır. literatürde çok farklı isimlerini görebiliyoruz. consensus fallacy, bandwagon fallacy, argumentum consensus gentium vb. liste uzatılabilir.
"bir kanaati toplumun çoğu onaylıyorsa doğrudur" argümanından hareket edilir. gibi dizisinde güzel bir eleştirisi vardı: "gerçeklerin bir kıymeti yok ki. genel kanı neyse onu yaşıyoruz."
ad populum'a biraz aşırıya kaçmakla beraber güçlü bir sembolizmle eleştiri getirilmişti. güzel bir örnek, affınıza sığınarak:
"dışkı yiyelim. milyarlarca sinek yanılıyor olamaz."
ad populum safsatasının sebebi barizdir. insan sosyal bir varlık ve kendi türdeşlerinin kanaatlerini önemseme özelliği var. tek bir insanın bile kendinden emin biçimde savunduğu görüşü -yanlış olduğunu bilsek bile- dikkate alıyoruz. (bkz: gaslighting)
bir de bir görüşte tanıdığımız hemen herkesin ittifak ettiğini, bu görüşe karşı çıkanları da sosyal uyumsuzluk sebebiyle dışladığını, hor gördüğünü, onlara güldüklerini düşünün. onaylanma ihtiyacı olan insan için ne kadar zor bir durum olduğu aşikar.
gerçeklik algısı hakkında epistemoloji okumaları olan arkadaşlar daha doğru kalem oynatacaklardır. ben kendi alanımdan taşmadan bir tespiti iletmek istiyorum.
vox populi, yani halkın sesi roma döneminden bu yana idarecilerin dikkate aldığı bir etki ve baskı yöntemidir. bu yüzden demokrasiler halkın çoğunun rızası ve isteğine göre hareket ederler. fakat çoğunlukçu-çoğulcu demokrasi ayrımı yapmayan aksak demokrasiler ad populum'u istismar eder, yaygın isteği kalan halk kitlesine dayatırlar. oysa sağlıklı işleyen demokrasilerde çoğunluğun istediği şey, azınlığın zararına olmamalıdır. yani azınlık da, çoğunluk da haklarını ve istedikleri hayat düzenlerini başka insanlara minimum maliyetle sürdürebilmelidir.
bu safsatadan kaçınmanın yolu diri bir kuşkuculuk. bir şeyi herkes söylüyor diye o şey doğru olmaz. doğru doğrudur. yaygın kanaatler işe yararlar ama zamanla aşılmaları gerekir. bilim doğruya en yakın şeyi bulduğunu iddia eder ama kitleler hep emindir. (bkz: dunning–kruger etkisi)
unutmayalım ki gerçek zamanın çocuğudur. (bkz: veritas temporis filia est)
kaynak:
flew, a. (1975). thinking about thinking: or, do ı sincerely want to be right? fontana/collins. -
distopik
kendisi için seçtiği sıfatlarla gülümsetmiş yazar. (bkz: sıklıkla gaddar)
-
dik kafalı japon askeri
(bkz: hiroo onoda kimdir?)
(bkz: teruo nakamura) -
başarıya başvuru
bir insanın bir şeyi başardığı için haklı olduğu görüşü. saksıdeğilimbencilik.
otoriteye başvurunun bir çeşididir. (bkz: ad verecundiam nedir?)
örnek:
"orhan gencebay yarım asrı aşkın süredir yüzlerce müstesna eser üretmiş çalışkan ve öncü bir sanatçıdır. bu yüzden toplum hakkındaki görüşleri ve iktidarı hunharca savunması da dikkate alınmalı, gencebay'ın izinden gidilmelidir."
ilk cümle fiziksel kanıtlarla desteklenebilecek bir hakikat. ihtilafa çok mahal vermeyen bir önerme. ama bu gencebay'ın politik duruşunu neden doğru yapsın ki? ismet özel hakkında da aynı yorum yapılabilir. ne yazık ki büyük başarılara sahip sanat veya bilim insanları sosyal-siyasi meselelerde de aynı yetkinliğe sahip olduklarını zannederek garip beyanlar verebiliyor, sakil duruşlar sergileyebiliyorlar. (bkz: !ismet özel'e dair)
burada bize düşen, kritik aklı işletirken kişinin başka alanlardaki başarıları yerine argümanlarının ve kanıtlarının sağlamlığına odaklanmak. yoksa alpay özalan gibi milletvekillerinin kimi temsil ettiğini daha çok sorgularız. -
normalliğe başvuru
sosyal normları doğruyu veya yanlışı belirlemek için kıstas almak. bir safsata biçimidir çünkü ahlakın dayanması gereken yer sosyal normlar değildir.
örnek:
-torpille bir işe girmek doğru değil. başkasının hakkına girmek istemiyorum.
-nasıl değil? herkes yapıyor bunu. sen yapmasan başkası yapacak. -
demosthenes
makedonyalı filip ve büyük iskender'e karşı nutuklarıyla bilinen atinalı büyük hatip.
(bkz: demosthenes kimdir?) -
10 büyük hatip
atina'nın retorik alanında devleşen 10 büyük adamı.
(bkz: aeschines)
(bkz: andocides)
(bkz: antiphon)
(bkz: demosthenes)
(bkz: dinarchus)
(bkz: hypereides)
(bkz: isaeus)
(bkz: isocrates)
(bkz: lycurgus)
(bkz: lysias)
detaylı bilgi için kaynak:
carawan, edwin (ed.): oxford readings in the attic orators. oxford; new york: oxford university press, 2007. -
demosthenes kimdir?
milattan önce 384 yılında atina'nın bir köyünde doğan devlet adamı ve büyük hatip. hayatını logograflıktan kazanmıştır. bizanslı aristophanes ve semadirekli aristarchus kendisini 10 büyük attic oratordan biri saymışlardır. (bkz: 10 büyük hatip)
nietzsche'ye göre isokrates'in, cicero'ya göre platon'un öğrencisidir. sıkı bir thucydides hayranıdır. rotasizm bozukluğundan muzdarip olduğu için diksiyonunu düzeltmek için çok büyük çaba harcadığı anlatılır.
erken yaşlarda başladığı siyasi söylevler ve savunmalarıyla atina'da büyük bir üne kavuşur. makedonyalı philip'in yayılmacılığı ve ardından büyük iskender'in idare ve politikalarına karşı ateşli nutuklar verir. bir örneği:
"sonsuz bir hürriyet istiyoruz, ama sonsuz bir tembellikle birleştirirsek, sonunda ne hürriyetimiz ne de tembelliğimiz kalacaktır. bugün makedonlarla savaşmadan önce savaşmalıyız. kendimizle savaşmalıyız. kendimize, kıpırdamadan oturduğumuz yerden hürriyet kazanamayacağımızı hatırlatmalıyız. savaşmadan önce savaşmalıyız, çalışmadan önce çalışmalıyız, zorluklardan kaçmadan önce zorluklarla yüzleşmeliyiz. bugün, ne yaptığımızın ve neden yaptığımızın farkında olarak, atina'nın geleceğine karar vermeliyiz."
günümüzde sözcüklerin insanlar üzerindeki etkisini anlamak isteyenler demosthenes'i es geçmemelidir. söylediği sözler çağların içinden yürüyerek hala kuvvetli hisleri uyandırabiliyor. retorik bilimi nedense ülkemizde sadece "hatip" yetiştirmenin önemini kavramış cenahça önemseniyor ve yazık ki bu yetenek siyasi sahada istismar da ediliyor. halbuki düşünceyi ve hissi doğru ifade etmek her insanın kazanması gereken bir beceri.
kaynak:
smith, r.m. (1995). "a new look at the canon of the ten attic orators"
phillips, d. d. (2004). athenian political oratory: 16 key speeches. routledge. -
herodot
kendisi hakkında eleştirel bir okuma için:
pritchett, w. kendrick (1993). the liar school of herodotus. amsterdam: giebe -
sakal safsatası
sık sık bir safsataya dönüşmekle beraber bir paradoksu, düşüncede bir zorluğu ifade eden mefhum. fallacy of the beard veya continuum fallacy.
kaynağını sorites paradoksundan alır. açıklayayım:
elimizde iki durum olmalı. örneğin: yetişkin ve çocuk. çocukluktan yetişkinliğe geçmek elbette bir günde mümkün değil. ama sınırı da bir yere çizmek zorundayız. bir önceki gün oy veremeyecek veya içki içemeyecek kadar ham olan birey, 18 yaşına girdiğinde bir günde nasıl da olgun nasıl da aklı başında bir insana dönüşüyor.
bu mefhumun sakal safsatası olarak adlandırılması "tek kılla sakal olur mu?" sorusundan geliyor. ama daha alaturka bir örnek olması açısından borç alırken kullanılan argodaki "sakal"ı öneriyorum.
çünkü 50 sakal borç istenir, 500 sakal da borç istenir* ama 300.000 sakal borç istenmez. -
sorites paradoksu
(bkz: sakal safsatası)
-
!düzelmesi gereken atasözleri
(bkz: tek bir taştan duvar olmaz)
-
appeal to extremes
makul görünen bir argümanı reductio ad absurdum yönteminin aşırı kullanımıyla istismar etmek.
genelde bir ibareyi motamot* kabul ederek yapılır.
örnek 1:
- hiçbir canlıya zarar vermemeliyiz.
- o zaman bir yeri dezenfekte de etmemeliyiz, bakteriler ölüyorlar.
örnek 2:
- çoğu sarhoşluk verenin azı da haramdır.
- o zaman hemen her besin haramdır çünkü çok az da olsa alkol içerirler. -
reductio ad absurdum
absürde indirgeme. bir önermenin tersinin absürd bir sonuç doğuracağı iddiası. aristo'nun çelişmezlik ilkesini esas alır.
apagoge* kavramıyla ilişkilidir. değirmendereli ksenofanes**, öklid ve arşimed'in bu yöntemi kullanarak argümanlarını güçlendirdikleri wikipedia'da yazıyor. yazmayan ise bu yöntemin en estetik kullanımı:
argumantum ad halam: halamın bıyığı olamaz. eğer olsaydı dayım olurdu.
bir de (bkz: contrarium eadem est scientia)