fishermansfriend 1. nesil yazar

neden bilmiyorum benim aklıma ilk gelen zecharia sitchin oluyor.

dün gece rüyamda gördüm, birlikte koşuyorduk. benim rüyalarımda sıklıkla gördüğüm uçarcasına bir koşma tarzım vardır, her adımda onlarca metre havada kalır, adeta süzülürüm. buna rağmen mary beni zorlanmadan geride bırakıyordu. hayırlara vesile olsun!

1958 doğumlu mary teresa decker, bu çelimsiz, hastalıklı görünümlü kız abd'nin efsaneleri arasına çoktan girmiştir. evlilikleriyle önce slaney sonra tabb soyadlarını aldı. halen hayatta ve dört abd rekorunu elinde tutuyor.

deliğe doğru alçalan modellerden uzak durun, düz zeminli alın. böylece içine koyduğunuz şeyler ortaya (deliğe) toplanmaya çalışmaz.
tezgahınıza göre mümkün olan en büyüğünü alın.

ulaşım sorumlusu.

hasan izzettin dinamo'nun kurtuluş savaşını başından sonuna anlatan, nice isimsiz kahramanı bizlere tanıtan, sekiz ciltlik destansı romanı. roman dediğime bakmayın tarihi daha kolay anlatan bir tarz olarak tercihidir yazarın. dahası da var, devam eseri cumhuriyet sonrasını anlatan kutsal barış.
ben bunu michel zevaco'nun pardayanlar serisine benzetiyorum.

kelimenin kemanla (violin, violine, fiedel, geige) alakası olmamasına rağmen her dilde baş kemancı demektir. baş kemancı da şefin birinci yardımcısıdır, yeri geldiğinde orkestrayı da yönetir. bundan şu anlam çıkarılabilir, keman müzik enstrümanlarının şahıdır.

2023 ocak ayı.
bu günlerin kıymetini bilin ey yazarlar, boş levhayı neyle isterseniz doldurabilirsiniz.

hayalet'e öykündüm.
önce meral, sonra ekrem, en son mansur'la ilgili başlıklar...
bi duramıyoruz uzak, siyasetten.

ekşinin geçmişini biraz çalışan biri olarak sabır tavsiye ediyorum. bir de, kimse entry girmese bile ssg tek başına ota boka yazıyordu, balonu şişiriyordu. azimle devam etmelisiniz.

bi durun yaa, dün bir bugün iki. sığ gündemden usanmadınız mı?
(bkz: istemeden başlığa katkı vermek)

değişiklik de yorar bazen.

tuzlu ve kavrulmuş haliyle hatay ve maraş'tan başlayıp hakkari'ye dek uzanan bölgede sevilerek tüketilen bir kuruyemiştir. belki de yokluktan kaynaklanmaktadır bu alışkanlık. alışkanlık diyorum çünkü diğer yörelerde tüketilen günebakan (tabii ki izmir'de çiğdem) ne ise buralarda o budur. kimisi bunu kabuklarıyla kıtır kıtır yer, kimisi de ağzının içinde kırar, içini yer, kabukları ağzının içinde biriktirir, belli aralıklarla tükürürler. aslına bakarsanız tek tek kırıp yemek zaten imkansız değilse de zordur.
son zamanlarda zengin protein ve potasyum içeriğinden dolayı vücut geliştirmeciler de bolca tüketmeye başlamışlardır.

ortam fena halde ekşinin ilk zamanlarına benziyor, incelemiştim oradan biliyorum.
.
.
sakin olun, vurmayın!

gerek kelimeyi doğru yazmak gerekse o/bu kelime ile demek istediğim doğru mu, yanlış mı biliyorum acaba; bunun sağlamasını yapmak için sıklıkla kullandığım faydalı bir site.
nnd