en çok favorilenenleri (37)

başlık listesine taşı
  • eskikitaplarim.com

    herkesçe biliniyor olduğunu düşünmekle birlikte yine de burada bulunmasını istedim.
    kitapların neredeyse tamamı pdf olmasına rağmen gerek muhteviyat gerek yıllardır süregelen istikrar gerekse güncellenme/kitap ekleme sıklığı bakımlarından oldukça tatminkar, güzide bir sitedir.
    kitap indirmek üyelik gerektiriyor ama olmak çok kolay.
    buyurun

  • rbf

    vecihi ii.
    hoş gelmiştir.

  • çocuk şarkıları

    kısmet yüzyıllardır söylenegelen ingiliz şarkısıyla başlamakmış.

    ring a ring o'roses
    a pocket full of posies
    ashes! ashes!
    we all fall down

    meali:
    vücuttaki kırmızı bir leke hastalık belirtisidir,
    bu hastalığı savuşturma amacıyla bir demet çiçek -ya da şifalı ot- taşıyoruz,
    hastalığın yayılmasını önlemek için çerçöp yakıp küllerini savuruyoruz,
    ama nafile, hepimiz öleceğiz.

    veba günlerinden gelmektedir bu çocuk şarkısı ve danslarına eşlik eder.

    örnek

  • harbi

    arapça kelime doğru, temiz anlamına gelirken bizde argolaşmış ve bir de namlu temizleyicisi olmuş. oysa azerbaycan'da savaşa ait, savaşla ilgili anlamından başka bir kullanımını bilmiyorum. ilginç bir serüven olmuş.

  • vitriol

    felsefe taşı peşindeki simyacı okültistlerin sloganının kısaltması. açılımı şöyledir 'visita interiora tellus rectificando invenies occultum lapidem' ve şöyle demektedir; 'dünyanın merkezini ziyaret et, dümdüz aşağı in orada saklı taşı bulacaksın'.

  • mavra nedir?

    peşin kaynak:
    irma la douce, 1963 yapımı, romantik komedi

    shirley mclaine (irma) ve jack lemmon (nestor) filmin yıldızları. bir de palavracı barmen bıyık (lou jacobi) var ki konumuzun öznesi, polis kayıtlarına göre constantinescu adında romanyalı bir tavuk hırsızı. fahişe ve satıcılarının takıldığı bistroyu satın aldığında mekanın adı bıyık'mış ve elbette bıyık bırakmak yeni bir tabela almaktan daha ucuza mal olacağından bıyık bırakmış, böylece mekanla özdeşleşmiş.

    filmdeki bazı palavralarını not etmiştim, mavraya numune olsunlar:

    kadınların en eski mesleği icra ettikleri sokak ve geçim derdi konu edilirken, "sorbonne'da altı yıl ekonomi profesörlüğü yaptım. ama bu başka bir hikaye" der.

    nestor'un polislikten atılması üzerine, "bu bana ordudan atılmamı hatırlattı. marakeş'te lejyonda albaydım." nestor sorar manidarane, "bu, ekonomi profesörü olmadan önce mi yoksa sonra mıydı?" bıyık'ın cevabı yine yarar, "hayır, onunla monte carlo'da krupiyelik arasında. ama o da başka hikaye…"

    bazen de bir veciz ifade yumurtlar. nestor'un irma'yı kıskanması üzerine "yosmasına aşık bir pezevenk, tıpkı balerinin sadece kendisi için dans etmesini isteyen bir emprezaryo gibidir. bu tanrı vergisi bir yetenek ve halkla paylaşılması gerekiyor."

    ingiliz lord x kılığına giren nestor vesilesiyle aşağılar ingilizleri ve "bu ingilizler için dunkirk'ten bu yana yaşanmış en büyük başarısızlık. biliyorum çünkü oradan en son tahliye edilen kişi bendim. bu da başka bir hikaye" der.

    bu kez bıyık'tan feyz alan lord x başlar irma'ya desteksiz palavraya, "kwai köprüsünde, bir japon esir kampındaydım. korkunç bir patlama oldu. köprü üzerime yıkıldı. beni çıkarttıklarında artık yarım bir erkektim. kudurmuş köpekler ve ingilizler. lawrence'la arabistan'da, şerpa tenzing'le himalayalar'da. bir de hafif süvari alayının hücumu vardı. hindistan, bilirsiniz. whitehead, kumandasındaki... bengal süvariler! sonra bir de bbc ve... ah! dunkirk vardı! ha-ha! ama bu başka bir hikaye…"

    nestor para bulması gerektiğini söylerken, "banka soy. bir defasında bordeaux'da bir bankaya girmiştim. banka babama aitti ama bu başka bir hikaye..."

    nestor tutuklanırken, "müvekkilin mi?" sorusuna, "grenoble üniversitesinde hukuk okudum. barodan ihraç edilmeden önce fransa'nın sayılı ceza avukatlarındandım. ama bu başka bir hikaye…" diye cevap verir.

    irma nestor'la evlendikten hemen sonra kilisede bebeğini doğurur, nestor bıyık'a sorar, "bebeği sen mi doğurttun?", bıyık cevap verir, "dr schweitzer'in emri altında, afrika sömürgelerinde şef doğum uzmanı olarak çalıştım. tabii bu da başka bir hikaye…"

  • the world turned upside down

    1781'de amerikalılar ve fransızlar britanya askerlerini virginia'da kıstırıp teslim aldıklarında britanya bandosunun bu marşı çaldığı rivayet edilir.
    sözlü
    sözsüz

  • martin mystere

    italya'da 1982'den beri yayınlanan, türkiye'de çeşitli yayınevleri tarafından önce aralıklarla, ilkin atlantis adıyla çıkan, günümüzde italya'yı yakalamış, paralel olarak yayınlanabilen, kült, kendisi ve ekindeki metinlerle son derece bilgilendirici çizgi roman, aynı zamanda uğur dündar'a benzerliğiyle şaşırtan ana kahramanın adıdır. derler ki alfredo italya ziyaretinde uğur'dan çok etkilenmiştir. bu bir latifedir elbette.

    doğuştan amerikalı ancak kafa ve tarz olarak italyan bu çizgi roman kahramanını alfredo castelli 1982 yılında yaratmıştır. tam adı martin jacques mystere'dir. çizgiye ilk döken de giancarlo alessandrini'dir.

    martin (marty amca) 26 haziran 1942 new york doğumlu, 1964 harward antropoloji mezunudur. avustralya'da aborjinlerin uzaylı dostlarla periyodik buluşmalarında uzaylıları katleden kara adamları ifşa edeceğini söyleyen babası ve annesi eve dönüş yolundayken gizemli bir uçak kazasında, 1965'te, hayatlarını kaybederler. ailesinden kalan servet onun hayatını epey kolaylaştırır. sonrasında sibernetik kurslarına katıldı, paris ve floransa'da arkeoloji ve sanat tarihi okudu. sergei orloff'la ilk floransa'da yakınlaştı.

    washington mews sıra evler 3/a new york'ta, kitaplar ve ilginç nesnelerle dolu küçük dairesinde yaşar. teknolojiye meraklıdır, bilgisayar ve cep telefonlarının gelişimi maceralarından izlenebilir. ama kapısındaki emektar, miras kırmızı ferrari onun ayağını yerden kesen bir araçtır sadece. engin bir genel kültürü, doymak bilmez bir merakı vardır, bilgiye açtır. gittiği her şehirde ilk uğradığı yerler kitapçılardır, her yerden sandık dolusu kitapla döner.

    agartha'da kut humi tarafından sergei ile birlikte inisiye edilmiş ancak sergei gücün kötü tarafını seçmiştir, yoksa seçtirilmiş midir bilinmez çünkü ona verilen ışın silahı, martin'in bayıltıcıya ayarlı olanı gibi değil, öldürücüdür. bir macerada elini kaybeder, bunun için martin'i suçlar, silahı elinin yerine kalıcı olarak monte eder ve hep karanlık tarafta yaşar. sonrasında büyük bir teknoloji şirketi kurar. martin'le zaman zaman yolları kesişir, çekişirler ama martin'e saygı duyar ve onun birkaç kez de hayatını kurtarır.

    martin geçimini himalaya seyahatinden sonra yazdığı geçmişin sırları kitabının geliri ve bağlı olarak yaptığı tv programından sağlamaktadır. işvereni ve yayıncısı aaron her işinde mutlaka geciken, kafası hep başka şeylerle meşgul bu dağınık adamı hep idare eder. bu arada, arkeolog ve bilim adamlarının açıklayamadığı konulara bulaştığından ve onlara açıklamalar getirdiğinden ona imkansızlıklar dedektifi lakabı takılır.

    üçüncü kişiler ya da konular bir şekilde onu bulur, o da ilginç bulursa ki bu hep olur, harekete geçer. maceraları esasen dünyanın dört bir tarafından gizemli, tarihi ezoterik bilmeceler etrafında döner. alfredo, zaten geçmişten beri gelen gizemli efsanelere kurgu, fantezi bir gerçeklik katar ve yine kurgusal olarak mystere vasıtasıyla bir şekilde çözer. bu çizgi roman insanın önünde ufuklar açar ve ona araştırma, daha fazla bilme isteği verir. dünyada akla gelen hemen her efsane ve tarihi gizem onun maceralarında karşınıza çıkabilir. türkiye'de geçen birkaç macerayı da hayal meyal hatırlıyorum. (ilk fırsatta bulayım da tekrar okuyayım. laf aramızda, türkiye'de yayınlanan maceraların tamamına sahibim, övünmek gibi olmasın.)

    ilk maceraların konusu atlantis ile mu mücadelesiydi. ana fikir, geçmişte çok ileri teknolojik seviyelere ulaşmış uygarlıkların, savaşlar sonucu yok oldukları, uygarlıklarının devamı için, bir müdahaleyle her an faaliyetine devam edebilecek gizli üsler, geleceğe arşivler kurduklarıydı. martin, araştırmaları esnasında defalarca bu uygarlıkların kalıntılarını hatta üsleri, kütüphaneleri bulur, ama hemen her defasında kara adamlar tarafından kanıtlar yok edilir çünkü dünya buna hazır değildir. bu konu tükenmeye başladıkça, akıllıca dünyanın diğer gizemlerine döner alfredo ama esas konu hiçbir zaman ihmal edilmez, zaman zaman ona da dönülür.

    martin mystere kesinlikle bir süper kahraman değildir. o, onu insan ve büyüleyici yapan pek çok küçük kusuru olan, risk almadan kendini tehlikeye atmayan normal bir insandır. himalayalar'da bir macerada karşılaştığı ve yanına alıp türlü bürokratik numaralarla vasisi olup abd vatandaşı yaptığı java gerçek bir neandertal'dir. bu ikili neredeyse hiç ayrılmazlar, fantezi dünyasının en imkansız, inanılmaz ikilisidirler. java'nın altıncı hissi ve koku alma duyusu çok kuvvetli iken ayrıca şaşırtıcı bir gücü ve çevikliği vardır. sosyal hizmetler uzmanı, uzatmalı, kıskanç nişanlı diana lombard'la ilişkisi martin'in oyalamalarıyla sürer gider. diana martin'i en çok da zaman zaman bir vesileyle ortaya çıkan, olur olmaz soyunuveren sarışın angie'den kıskanır.

    italya'da her yıl bilimkurgu ve fantezi meraklılarının oylarıyla en sevilen eserlere premio ıtalia ödülü verilir. ödül için, son yedi yılın altısında en iyi italyan çizgi romanı seçilen martin mystere için son yıllarda, gary lineker'in alman milli futbol takımıyla ilgili söylediklerine nazire yaparak "fantezi tutkunlarının her yıl en sevdikleri eserler için oy kullandığı ve sonunda martin mystere'in kazandığı bir ödüldür" denmektedir. bu 2022 ödüllü son macera türkiye'de de yayınlanan "80 yıl önce"dir.

  • !çok güzel gidiyor be!

    bir çırpıda dolu dolu entryler okumak ne güzelmiş meğer. keşke tüm okunası ekşiciler tüm entryleri ile gelseler de bir şey bulup okumak için onlarca çöple karşılaşmasak.

  • kamikaze

    japoncada kami tanrılar, kaze rüzgar anlamına gelmektedir. birleşince, düşmanları dağıtan tanrısal rüzgar olarak kullanılır.

  • !film alıntıları

    buna çok gülmüştüm;

    -le placard (2001)

  • innuendo

    freddie mercury'in öldüğü yıl yayınlanan queen'in aynı adlı albümünün açılış parçasıdır. sözleriyle mercury veda eder gibidir, moda tabirle helalleşmektedir.

  • ayfer tunç

    'bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi' adlı romanını okuyorum son birkaç gündür. ilk kez bu tarz bir kurgu ile karşılaştım, etkilendim. roman, bir karakterle başlıyor sonra onunla ilişkili bir başka karakterle devam ediyor, daha sonra bu ikinciyle alakası olan biri veya etrafında ona dokunan başka biri çıkıyor ortaya ve böyle sürüyor bu zincir, akış. nasıl sonuçlanacak bu hikaye bilmiyorum ama okuması çok keyifli.
    daha önce bir maniniz yoksa annemler size gelecek adlı kurgu dışı kitabını yarıda bırakmıştım. kapakları kadınlar için yazılmış beyaz dizi kitapları izlenimi veren, asla okuyamayacağımı düşündüren, bir üçlemenin ikinci kitabı olan yeşil peri gecesi'ni tesadüfen okudum, çok sevdim, tabii sonra kapak kızı ve osman'ı boş geçmedim.
    favori yazarlarımın arasına şimdiden girdi 1964 doğumlu bu kadın yazar.

  • zübük

    yakın geçmişte ezel akay'ın yeniden çekeceğine dair bir şeyler okumuş, pek mümkün olamayacağını düşünmüştüm, yanılmamışım.
    ama şimdi, seçimden sonra en az birkaç kafada bu projenin canlandırılıyor olduğundan eminim.

  • tim lancaster

    ticari bir uçuş esnasında uçağın penceresi kırılırsa, pilot basınç farkından dışarı fırlayayazarken şans eseri vücudunun yarısı içeride bir şeylere takılırsa ne olurun cevabı olan inanılmaz hikayenin kahramanı pilottur. yazmaya üşendim, devamını merak edenler birkaç dakika ayırıp aşağıdaki kaynaklara göz atabilirler.
    kaynak 1
    kaynak 2

/ 3 »