• sozluklerde okudugum hemen herkesin nefret ettigi kavram. black mirror'in son sezon son bolumunu biraz da korkarak actim. korku filmlerinden nefret ederim ve insanlarin korkmaktan mazosistce zevk almalarini da, anlayabilsem de, anlamli bulmam.
    son bolumun adi seytan79. adindan dolayi once biraz tereddut etsem de, 'black mirror'larin genel gidisati icinde, bolumun benim zannettigim gibi olmayacagi acikti. (izlemeye baslamadan once tek cumlelik arastirma yapmadigimi anlamissinizdir.)
    izledim.
    -bundan sonrasi acayip spoiler icermektedir, ben uyarimi yapayim, yine de siz bilirsiniz.-
    izledigim diger black mirror bolumlerinden oldukca farkli bir bolumdu. fantazyayla baslamasi, dini inanislardan beslenmesi bunda etkiliydi elbette ama adamlar yine yakalamislardi seyirciyi -nereden kiskaca alacaklarini-.
    siradan, bakimsiz, yalniz bir gocmen kadin. hint asilli. bir magazada ayakkabi departmaninda satis gorevlisi. kendisinden ve kendisinin temsil ettigi her seyden nefret eden bir beyaz kadin var yaninda onunla ayni isi yapan.
    kotu bir evde, kotu bir semtte oturuyor. minnacik pis bir arabasi bile var. evden ciktigi andan, isten ciktigi, evine gittigi ana kadar surekli duygularini baskalarindan saklayan mimikler gelistirmis, surekli gulumsemekte.
    burada yine hakkinda bir cumlelik arastirma yapmadan oyuncuya bakalim. bu kiz olmus arkadaslar. yasadigi her anin duygusunu seyirciye gecirmekte usta bir oyuncu bu kadin. onun hissettikleri -en azindan kendi adima, bana- aynen seyirciye gecmekte.
    butun bunlar, hikayenin devami, onun acimasiz katilligi falan degil bu yazinin konusu.
    su:
    kiyametin kopmamasi icin oldurulmesi gereken ucuncu kisi. o politikaci.
    onun o gocmenlerden nefret eden diger satici kizla yaptigi konusma, onu kendisine oy vermeye ikna edisi.
    ve sonra hint asilli kahramanimizin politikacinin gelecegi ile ilgili gordugu tum o goruntuler. o igrenc fasistin ilerde nasil yukselecegi, basbakanken cikartacagi savas, milyonlarin olumune nasil neden olacagi falan.
    hayir bunlar da degil asil konumuz.
    konu, izleyen herkesin onun olmesini ayni derecede isteyecek olmasi.
    ben istedim.
    (istemeyecek olanlarla ayni dunyada yasamak bile acikli geliyor bana.)
    bu pisligin olmemesi ve sonunda kiyametin kopmasi...... hic onemli degil. zaten o olmedikten sonra kiyamet de kopsundu yani. iste bu nedenle 'demon' ve kahramanimizin aldiklari kararla sonsuzluga birlikte gitmeleri benim icin de tatminkar bir sondu.
    simdi ben politik dogrucu muyum?
    ve evet simdi dusundugumde, j. k. rowling'in girdigi tartismada sonuna kadar onun tarafini tutmanin disinda simdiye kadar hep ezilenlerin yaninda oldum, hep asagilananlari asagilayanlara karsi durdum, ayrica siyah elfler daha yakisikli diye dusunuyorum.*

    so: you can count on me for political correctness.

  • ahlaki olarak mutlak "doğru" olanı bilme ve mezkur mutlak doğruyu dayatmaya çalışma işi.

    ahlaki olarak mutlak doğruyu bilmek denen şey sosyalizmleri çökerttiği, islami devletleri geri bıraktığı gibi şimdi de liberal dünyaya dadanmış durumda. oysa liberalizmin gücü mutlak doğru olanı bilmemesinde yatar.

    ben politik doğrucu değilim. zira doğru olanın ne olduğundan emin değilim. doğru olanın ne olduğundan emin olmanında totaliter bir idareye yol açtığını düşünüyorum. bugün cancel culture'ın geldiği nokta herkesin malumu. politik doğrucu "kitle" tarafından cancel edilen insan ile içinde yaşadığı ülkenin politik fikirlerine karşı olduğu için işinden gücünden edilen insanlar arasında bir fark göremiyorum.

    ayrıca siyah elfler daha yakışıklı değil ilgili adam çok yakışıklı. siyah elfler daha yakışıklı demekle beyaz elfler daha yakışıklı demek aynı ırkçılık temelde.

    so: you can count on me for the case against political correctness.

  • nefretin yöneltildiği kısmının samimiyetsiz veya tutarsız olduğunu sandığım kavram.

    doğru olduğuna inanmadan söylediğimiz her sözün, sergilediğimiz her davranışın üzerimize oturmaması gibi, sahte politik doğruculuk da dışarıdan irite edici görünüyor. çünkü bir yandan da ayırt edilmesi kolay bir maske takmış oluyorsunuz. çünkü bir yandan hepimiz de insanız ve hallerimiz binbir türlü ve o melek kanatları pek de vücudumuza uymuyor.

    insanın binbir türlü halinden mütevellit, eylemleriyle sözleri birbirini tutmadığında bu da nefret çekiyor. çünkü bu iki yüzlülüğü de herkes yapıyor. "ama senin politik doğruculuğun şuradaki grubu kapsıyormuş sadece, ben burada kendi farklılıklarım ve dışlanmışlığımda kalakaldım" veya "siyahi elflere kasideler düzdün ama benim ağzıma s*ctin" demek istiyorsun bazen.