• nazım hikmet'in en ünlü talebesi. asıl adıyla mehmet raşit öğütçü...

    1914'te adana'da doğar. babası hakim, kaymakam ve mebus abdülkadir kemali bey'dir. babasının vazifeleri sebebiyle küçük raşit geze geze büyür. 1923'ten sonra babası atatürk'le ters düşüp siyasetten dışlandığında adana'ya dönerler ve abdülkadir kemali bey burada ahali gazetesini çıkarmaya başlar. 1930 yılında ahali cumhuriyet fırkası'nı kurar, parti serbest fırka sonrası dönemde kapatılınca ailecek suriye'ye kaçarlar. genç raşit tüm bu şartlarda doğru dürüst bir eğitim göremez, ortaokulu terk eder

    1932 yılında türkiye'ye dönen mehmet raşit, adana'da fabrika işçiliği, kantar katipliği, ırgatlık, dayıbaşlığı (ırgatlar için taşeronluk yapan, ağalara ırgat toplayan kişi) çeşitli işlerle uğraşır. daha sonra askere alınır ve burada nazım hikmet şiirlerinin üstünde yakalanması üzerine tutuklanır. 5 yıl hapse mahkum olur. aralarında yaşadığı çukurova fakirleri ve hapiste tanıdığı insanlar; yazarlık kariyerinde büyük ilham kaynakları olacaktır.

    cezası kesinleşince bursa cezaevine sürülen genç raşit burada çeşitli şiir denemeleri yapmaktadır. o günlerde hapishaneye nakledilen nazım hikmet'e de şiirlerini gösterir. nazım bu şiirleri hiç beğenmez, raşit'i hikaye yazmaya yönlendirir. nazım'dan felsefe ve fransızca dersleri alan raşit kemali; nazım'ın çorum cezaevindeki arkadaşı kemal tahir'le de mektuplaşmaya başlar ve edebiyat camiasına böylece adım atar. ilk öyküsü de 1941'de yayınlanır. 1943'te tahliyesinin ardından da karısı nuriye hanım ve çocuklarını alarak istanbul'a yerleşir.

    istanbul'da da işçi mahallelerinde kiraladığı döküntü evlerde oturan orhan kemal; gurbet kuşlarını, cibali sigara işçilerini, ameleleri, hal hamallarını yazmayı sürdürür. çoğu roman ve öyküsünü de bu yıllarda kaleme alır, gazetelerde tefrika olarak yayınlatır. ekmeğini kalemiyle çıkarmaya başlar yani... 1955'te 6-7 eylül olayları sebebiyle gözaltına alınır (bir alakası yok, direkt komünistlikten sabıkası olanları topluyorlar), 1966'daysa bir köftecide ihbar üzerine tutuklanır. yani devlet hep ensesindedir. ama 1961 anayasasıyla gelen göreceli özgürlük ortamında orhan kemal'in eserleri de daha çok yayınlanır, yabancı dillere de çevrilir ve hayatında ilk defa iyi para kazanmaya başlar. 2 haziran 1970 tarihinde bulgaristan devletinin davetlisi olarak bulunduğu sofya'da beyin kanamasından ölür, cenazesi türkiye'ye getirilir ve zincirlikuyu mezarlığında defnedilir.

    72. koğuş, bekçi murtaza, eskici dükkanı, hanımın çiftliği, bereketli topraklar üzerinde, vukuat var gibi birçok romanı filme uyarlanmış, bir kısmını da bizzat kendisi piyes formatında yeniden yazmıştır. bu piyesleri 68 kuşağının yükselişe geçtiği dönemde yazdığını da anlamamız mümkün, çünkü kapkaranlık finallerle kapattığı hikayelerini piyes versiyonunda umut dolu bitirmiştir.

    kaynak: yesevi sözlüğünün ilgili maddesi.

  • yaşar kemal ve orhan kemal'i işaret ederek "memleket ne çektiyse kemallerden çekti" yorumu yapılmıştır. amaç başkadır tabii.