• köyde doğup büyüyen birinin yorumu elbette çoook farklı olacaktır ancak şehirden göçenler için köyde yaşamakla ilgili birkaç şey söyleyebilirim.

    her bir birey için oldukça değişken bir yolculuktur.

    köyde doğup büyüyen, şehirde bir süre çalışıp belli bir sermaye ile giden, hiç kurumsala dokunmadan direkt köye dalan, emekli olup gelen, hayvancılık ya da sebze-meyve yetiştiriciliği gibi belirli bir iş niyetiyle giden ve son olarak aylaklıkla şehri terk edenler için farklı yüzlerini gösteren ve zorlukları da bu çerçevede çeşitlenen bir deneyimdir.

    mesela bu gruplardan emekliler ve şehirde bir süre çalışıp belli bir sermaye ile köye gelenlerin genellikle kafası daha rahat eder. toplumdan çok uzak arazide bir hayat sürmek istiyorsanız bile kafanızı sokacak kulübeyi inşa etmek ya da o çadırı almak için bir şekilde paraya ihtiyacınız vardır.

    köyde doğup büyüyenler ve iş niyetiyle gelenleri de ortaklaştırabiliriz. istanbul'da markette kilosunun 60 lira satıldığını gördüğünüz bir ürünü burada iğrenç karakterli tüccarlar kilosunu 5 liraya almaya çalışarak sizle dalga geçerler. en kötüsü üretmemeyi seçmek zorunda kalmaktır. farklı satış kanallarını denemek istiyorsanız internet işçiliği, kargo yönetimi, pazarlama vs. gibi bir sürü arka planında örneğin bir araca sahip olmak ve bunun masraflarını karşılayabilmek gibi maliyetler belirir. çoğu şehirden göçen freelance, home office işlerle kapitalist sistemden sermaye çoğaltarak bu hayali sürdürebilir ya da aileden kalanlarla. bu nedenle full off-grid bir yaşam düşünülenin aksine son derece na-off-grid bir plandır.

    aylakçılardansanız ya da aşım kaynasın yetercilerdenseniz hasat toplama gibi yevmiyeli işlerle geçinebilirsiniz ki bunlar çok düşük ücretlerdir. yine de elinizi çok rahatlatır, aç kalmazsınız. sadece bu tarz işler fazlasıyla fiziksel kapasite gerektirdiği için çok yorucudur. şehirde spor salonunda üç beş dambıl kaldırmaya benzemez.

    yola çıkarken hayal ettiğiniz off-gridlik derecesine göre gün sonunda konfora olan ihtiyacınızı en iyi gözlemleyebileceğiniz yerdir köy. siz tam nehirde yıkanıp, ateşte yemek yapıp, çadırda uyuyup, topraktan ev yapıp, ateş başında müzik yaparken hayat karşınıza kanadalı altın madenciliği şirketlerini çıkarabilir. sesinizi duyurmak için yolculuğunuza wi-fi erişimi olan bir köy evinde devam etmek zorunda kalabilirsiniz. insanla ilgili düşüncelerinizin, kendinize bakışınızın komple değişeceği kesindir.

    genelleme yapmamakla birlikte şehirdeyken bilge köylüler, kadim öğretiler diye konuşup dururken karşılaşacağınız olası şeyler:

    -traktör üzerinde, kendileri için herhangi bir önlem almadan (maske vs.) tarım ilacı atmaktan dönen mavi suratlı köylüler,
    -saçmalı tüfekle köpek vuran, toplu köpek zehirlemeleri yapan errrrrkekler,
    -çöp dolu ormanlar,
    -şehirlileri kazıklamaya çalışanlar,
    -bağı bostanı olmasına rağmen kendine "yetemediği" için pazar alışverişi yapan kadınlar,
    -bildiklerini çocuklarına aktarmayan ebeveynler,
    -ilçede ya da il merkezinde bir ev ve kilolarca altın peşinde gelinler,
    -sonsuz dedikodu,
    -orta okula geldiği halde doğru düzgün okuyup yazamayan çocuklar,
    -akşamları içip içip zil zurna ve muhtemelen o kafayla yabanda avdan dönen babalar,
    -biz şifalı ot bilmem ney bilmeyiz hadi işin mi yok gari diyen teyzeler
    -herhangi bir şekilde herhangi bir kültürün izini bulmakta zorlanacağınız düğünler
    ve topluma adil ve eşit bir şekilde ulaştırılamayan hizmetlerin, gelenek ve göreneklerden kopuşun, geçmiş bilmezliğin, iletişimsizliğin ve sevgisizliğin derinleşmesinin sonuçlarını göreceğiniz nice gündelik örnekle beraber bunların hiçbirinin sadece bu gözlemlerinizin öznesi olan insanlarla ilgili olmadığını gördüğünüzde, meselenin ne kadar kapsamlı ve karmaşık olduğunu anladığınızda yaşayacağınız çaresizlik hissi. hele ki kendinden öte insan olmayan varlıklar da dahil başkalarını düşünen, siyasete ve topluma dertlenen biriyseniz. yukarıdaki örneklere köyde doğup büyüyüp de bunları yaşayanların cevabı çok daha farklı olacaktır. bu cevaplardan alacağınız koku sahip çıkılmamışlıktır dolayısıyla bu insanlara kızamazsınız. tüm bunları anlamaya çalışmak sizi olgunlaştırır. birçok konudaki beklentinizi değiştirir.

    şahsen köye bodoslama dalanlar kategorisinden olan biri olarak köyde yaşamakla ilgili söyleyebileceğim en temel şey "hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir" sözü olabilir. köyde gündelik yaşam instagram'da görünene asla ve asla benzemez. yine de ben ne yapıyorum burada dediğiniz anlarda kurtarıcınız eşsiz doğayla bağ kurma şansı yakaladığınız, toprağa dokunduğunuz, ormanı soluduğunuz romantik anlardır. bu anlar olmadan da çekilmez zaten.

    kaynak: beşinci yılında olduğum köy yaşamı deneyimim.

  • kötü olandır.

    ayrıca köyde yaşamak sürekli tezek koklayıp acaba bu akşam kim kimi tarla davasına vuracak diye düşünmektir. ben köyden geldim abi sikseler dönmem bir daha

  • umarım 70 yaşına kadar yapmayacağımdır.

  • hayallere bile giremez hale gelen yaşam biçimidir.

  • büyükşehirlerin birinde yaşayan herhangi bir öğretmen mesela, eğer mesleğinin çok başlarında değilse adana köylerinden birine tayin isteyebilir.

    sarıçam için, metrekaresi 1100 lira civarına yolu olan, imara açık arazi satın alabilir ve üzerine hafif çelik ev yaptırabilir. bu işlemin maliyeti ankara veya istanbul'da alınacak bir apartman dairesi maliyetinden çok daha az olacaktır.

    müstakil evler ve şehrin dışındaki yaşamlar alışılmış yaşamlardan feragat etmeyi gerektiriyor. ama konfor alanından biraz emek vererek çıktığınızda da toprakla uğraşmak gibi harikulade dinlendirici bir şeyi yapabilme fırsatı buluyorsunuz. bir seçim meselesi.