1 entry daha
  • bence müziklerin ortamı var ya. daha doğrusu elbet var da bazı müzikler özellikle belli ortamlar için yazılmış gibiler.
    örneğin siya siyabend direkt şarap içerken dinlenmelik. ha keza ezginin günlüğü de şarapla ne kadar iyi gitse de asıl rakıyla giden bir grup.
    ben de bugün şarap içerken radiohead dinleyesim geldi. halen daha içiyorum ve halen daha dinliyorum. aslında birayla tercih ederim radiohead'i ama olsun. fena gitmedi.

    neyse bir önceki entrymde diyodum ya ülkemizin çok büyük potansiyelleri var diye bu gastronomi konusunda da geçerli.
    senin ülkende dünyanın en lezzetli zeytinyağı bulunuyor, unu , sütü, ve sebzeleri de bulunuyor. çiftlik ürünleri kapsamında biz dünyanın harbiden en güçlü ülkesiyiz.
    süt ürünlerimiz de alanında birinci tarım ürünleri de hayvansal gıdalar da.

    ama gel gör ki biz napıyoz:
    salçalı makarna.
    vay amına koyim ne kadar lezzetli.
    tamam bak bizim köylümüz fakir, ancak italya'nın fakir maden köylerinden birinden dünyanın en teknik yemeklerinden biri çıkmış. hem de ulaşılabilir 3-5 malzemeyle.
    ne mi o yemek?
    spagetti carbonara
    o da doymak için yiyor. ama bir o kadar da lezzet için yiyor.
    makarnayı ya salçalı yapmışız ya da tereyağı eritip üstüne çökelek ekerek yapmışız.
    ben demiyorum ki bunlar kötü yemekler, ben bunların lezzetli olmadığını seviyorum.
    çünkü lezzet ve güzellik farklı olgular. anlatması uzun ama öyle yani.

    mesela kola güzeldir ama lezzetli değildir. tam tersi viski güzel değildir ama lezzetlidir. içen kişi için zamanla güzelleşir. yani kısaca böyle.

    mesela ben hemen tüm içki türlerini (bilindik olanlardan tabi yoksa norveç'te gudmundson tekelde satılan siksonları içmedim) içtim diyebilirim. bi rom ve konyak içemedim bir türlü. bir de bazı likörleri falan. (acıbadem likörü falan hiç içmedim mesela.)
    ama buna rağmen halen daha viskiye alışamadım. içeceğim zaman sek veya buzlu içiyorum o ayrı ama yine de gitmiyor. sek içerken adeta acı çekiyorum ama mesela tekila gibi shotlamayı çok seviyorum.

    bu arada sevilen isabey sauvignon blanc & semillon kupajı acayip iyi.
    önce bir tık agresif baharatlı, ekşimsi bir alkol tadı ve kokusuyla burunda beliriyor. karabiber notaları hakim.
    ardından yağlı bir dokuyla damakta çiçeksi bir tat bırakıyor. en son da şeftali gibi meyvelerin tatlarını alıyorum.
    ama bir türlü çakır etmedi ya. olsun tadı için içilir.

    öyle işte...

1 entry daha