13 entry daha
  • "söylendiğine göre bu ilim (felsefe) eskiden ırak halkı olan keldaniler arasında mevcuttu. onlardan mısır halkına geçmiş, oradan yunanlılara intikal etmiş, süryaniler ve daha sonra araplar'a geçinceye kadar onlarda kalmıştır. bu ilmin içerdiği her şey yunan dilinde, daha sonra süryancede, nihayet araoçada ifade edilmiştir. bu ilme sahip olan yunanlılar onu hakiki hikmet ve en yüksek hikmet diye adlandırırlar ve onun elde edilmesine ilim, onunla ilgilli zihin durumuna ise felsefe derlerdi. bununla en yüksek hikmeti arama ve sevmeyi kastederlerdi. onu elde edene filozof derler ve bununla da en yüksek hikmeti seven ve onu arayanı kastederlerdi. onlar en yüksek hikmetin kuvve halinde bütün erdemleri içerdiğine inanırlar ve onu ilimlerin ilmi hikmetlerin hikmeti ve sanatların sanatı diye adlandırırlardı. bununla da bütün sanatları içine alan sanatı, bütün erdemleri içine alan erdemi, bütün hikmetleri içine alan hikmeti kastederlerdi.

    farabi, mutluluğun kazanılması (tahsilus-sa'ada), çev. ahmet asrslan, ankara, 1999, s.88-89

10 entry daha