5 entry daha
  • entrylere baktıktan sonra farkettim ki soruyu peşinen evetleyecek gerçek dünya insanları adına da birinin konuşması gerekiyor.

    hemen ispatımızı yanlışlanamaz ve bu satırları yazarken reel zamanlı olarak yaşadığım meseleyi göstererek yapalım.

    msgsü'de öğrenciyim. okuldan çıktım. hiç param olmadığı için beşiktaş'a yürüyerek gitmeye karar verip yola çıktım. okuldan çıkalı 300 metre olmamışken birden sağanak bastırdı. sabah hava güneşli olduğu için yanıma şemsiye almamıştım. sağanak not almak için yanımda taşıdığım bilgisayara zarar verebileceği için kendimi bulabildiğim ilk "yağmur dinene kadar oturulacak" mekana attım. çayımı beklerken, burayı unutmayın önemli, yazıyorum bu satırları.

    mekan güzel. içeri girer girmez çalışanlar buyrun dediler. en son 17 nisan saat 18.00 sularında gıda aldığım için epey açtım. şakayla karışık çok pahalı değilsiniz değil mi? diye sordum personele. yok ya restoranlara göre ucuz bile sayılır dedi. sonra menüyü getirdiler. çay 19 lira, etli yemek 300 lira.

    yağmur hızlandı. (hala yağıyor.) mekanı beğenmeyip başka bir yere gitmeye çalışırsam yağmur diz üstü bilgisayarıma zarar verebilir diye korktum ve mekana oturup bir çay söyledim. bu bilgisayarın zarar görme ihtimali çok önemli zira eğer bilgisayara bir şey olursa şu kardeşiniz büyük ihtimal önümüzdeki 6 ay boyunca yeni bir girdi giremez.

    şimdi soruyu tekrar soralım. daha güzel yaşamak parayla mı? evet.

    ancak elbette başlığın açılışındaki küçük tuzağa düşmemek gerekiyor. "daha" epey göreceli bir kelime. daha iyi hissetmek için meditasyon yapmak bedava, sokağa çıkıp güzel bir yürüyüş yapmak bedava, yumurtayı bir kaç farklı şekilde yapmak bedavaya yakın. üstelik aşk, dostluk, aile sıcaklığı - en azından sen alt kuşak isen- insanı mutlu kılacak durumlar da bedavaya yakın.

    ancak parasızlıktan günde 10 kilometre yürümek kötü yaşam. parasızlıktan her gün yumurta yemek kötü yaşam. et yiyememek, paran olmadığı için hayatındaki kadının "arada dışarda da görüşelim" çemkirmesini duymak, sadece evin içinde titremeye başladıktan sonra kombiyi açmak, su parası kaygısıyla üç günde bir duş almak, yırtılan, epriyen elbiseni yenileyememek, adıyaman tütünü içerek sigaradan alacağımız tattan mahrum kalmak, büyük hayranı olduğum kalt'ın canlı gösterisine gidememek, çok yakın bir sanatçı arkadaşımın parçası olduğu etkinliklere parasızlıktan katılmamak, hocaların mutlaka okuyun dediği kitapların pdf'si yoksa okunamaması ve bunların tümünün farkında olmak, iyi yaşam değil. daha iyileştirilmesi de bedavaya değil.

    elbette birisi kinik bir felsefe savunabilir. sadece artık yemeklere tav olursan ölene kadar bedava gıda alırsın, sadece kimsenin istemediği kadınlarla yatarsan çok aktif bir cinsel yaşamın olur, kimsenin oturmak istemeyeceği evde oturursan bedava konaklar, insanların eskilerini giyersen bedavaya giyinirsin. bu yaşamı dahi daha iyi hale getirmek aslında ilk girdi sahibinin söylediği, ancak artısı kadar eksisini de hesaba katarsak elimizde "daha iyi yaşamak parayla değil" önermesi değil, "yeterince onursuzlaşırsan parasız da hayatta kalırsın" önermesi kalır. yağmur dindi, ben parasızlıktan sırtımda çantayla bir 5 km kadar yürüyeceğim, yürürken belki bir ıslık çalarım "daha iyi yaşıyor olmak" için. *

6 entry daha