29 entry daha
  • oktay rifat: niko'nun kahvesi

    niko rakı içer sandalı boyamazsa.
    niko susar. onun sessizliği bürümüş
    masaları. onun yalnızlığıdır, kireç
    badanalı, yamrı yumru, bu ak duvarlar.
    semaverin hemen yanıbaşında durur
    köstence'de bir dükkândan aldığı gemi.
    bu resim pire'nin, bu böcekler batum'un,
    bu ağlar tonla balık akıttı karaya.
    niko, eski yazlarda çığrışan martılar,
    zıpkından kurtulmuş kılıçlar, ahtapotlar
    ve en sıcak güneşlerle karmış harcını
    kahvesinin. lipsoslar yine derindedir.
    orfos, beygir gibi kısar kulaklarını
    kefalos'taki sivri taşın kovuğunda.
    morumsu işkineler, oynatarak ağır
    ağır kanatlarını, bakarlar niko'ya.
    boz bulutlar gibi çatısında denizin
    uskumru sürüleri devinir yukarda.
    gölgesi vurur tırandilin ışıltılı,
    yosunların, kara süngerlerin üstüne
    ey kancık ve oynak deniz dibi burdasın,
    burdasın sen! şu tüten dumandasın! çayda,
    tabakta, dolaptasın! seni verir niko
    liranın üstünü uzatırken, seni yer,
    seni içer cıgarasında, seni uyur,
    seni bilir, seninle yatar geceleri.
    bir yelkenli süzülür kapıdan. bir yengeç
    köşedeki masada yumar gözlerini,
    iri bir mercan keser oltayı ve dalar.
    voliden sonra denize atılan, ezik,
    ıskarta balıklar gibidir, başı sonu
    olmayan anılar. niko atar onları.

3 entry daha