metin eloğlu'ndan: "ufuklarda yükselen nazenin balon"
arkamdan laf etmişsin, sana yakıştıramadım;
beni rezil edip, bir köşeye kodu, demişsin...
dayını kışkırtacakmışsın da bir gece vakti;
parayla iki serseri tutup, ibreti âlem için,
kafamı gövdemden ayırtacakmış!
dur hele, madem ki iş bu yola döküldü;
hepsini dinle de gözün gönlün açılsın:
sana söylediklerimin çoğu yalandı;
ben kim, fransa'ya gitmek kim...
hele o tüccarlık masalı?
nasıl yuttuğuna hâlâ şaşarım.
samsun'da enişteler,
zonguldak'ta teyzeler,
adana ilinde bilmemne hanı;
koca koca okullardan diplomalar;
bizi bekleyen aydınlık günler...
kafana dank desin artık;
bütün bunlar kuyruklu bir yalandı.
başka ne yapabilirdim, söylesene!
yeşilinden tut da mavisine kadar,
nah! yumruk gibi gözlerin vardı.
narçiçeği dudaklar, kulağının memesi;
saç dendi mi aklıma seninkiler geliyor;
kalçalarının tarifini pek beceremiyorum...
bana, kaba herifin birisin, diyorlardı;
seni sevdikten sonra inceliverdim:
efendim'li estağfurullah'lı konuşmalar;
kundura boyacısına hergün 15 kuruş;
-elbette, ne zannettindi-
sakala perdah, bıyığa rastık;
entarimsi gömlekler,
çiklet ilen güneş gözlüğü...
incele incele hani yok mu ya,
höt! desen devrilecek oğlanlara benzedim.
bir şey ikram edildi mi; mersi!
birine tosladın mı; pardon!
boncurlar, bonsuvarlar...
bu arada anamın kefen parasını da yedik;
belediye'deki sıramız güme gitti.
iş bunlarla bitse, öpüp başıma koyacağım;
beni enayi yerine kodun, değil mi?
senin için iki eşek yükü şiir yazdım,
dört kamyon rakı içtim,
gurbetlere düştüm,
düz ovada yolumu şaştım;
hadi bütün bunları sineye çektik diyelim;
ya o belsoğukluğu?
hoş: tümü
|
bugün
başlıkta ara