kendim hakkındaki kararlardan tamamen dışlanmak. hastalık sebebiyle olabilir, siyasal sebeplerle olabilir fark etmez. kendim hakkındaki kararların tamamından dışlandığımı hissetmek galiba hayatımdaki tüm anlamı silip süpürür.
entry'ler (603) - sayfa 2
-
!en büyük korkunuz nedir?
-
osman bölükbaşı
özgüvenli ve neşeli cehaletin yurdumuzdaki en büyük temsilcilerindendir. kafayı kadınlara takmışlığı ile bilinir. "dıj güjlerin bizim karıları orospu yapacağından" epey emindir. kendisini sevenler ancak kendisini gerçekten tanımayanlardır.
-
!unutulmuş güzel kelimeler
merdümgiriz: toplumdan kaçan, insanlar arasına karışmaktan çekinen (kimse).
-
inhitat devri
gelecekte türkiye'nin 2017 - * arası dönemi için kullanılacak kavram.
-
!unutulmuş güzel kelimeler
mutena: seçkin, özenilmiş.
fersude: perişan olmak
temdit: yenilenmek
temlik: devretmek
dermeyan: ortaya çıkmak
müşahhas: somut
mücerret: soyut
safderun: saflığından dolayı kolayca aldanabilen
istifhah etmek: küçümsemek, alay etmek, hafife almak
tahkir etmek: onur kırıcı söz söylemek
muayede: karşılıklı olarak birbirinin bayramını kutlamak.
sunturlu: debdebeli, gürültülü.
muhayyile: hayal kurma gücü, hayal.
zevahir: dış görünüş, dış yüz.
mültefit: güler yüz gösteren ilgilenen.
zemheri: 22 aralık 31 ocak arası yılın en soğuk zamanı.
mizaçgir: nabza göre şerbet veren.
haspa: ufak çakıl taşı
meftun: gözü başka bir şey görmeyen.
mütenasip: birbirine uygun, orantılı.
perdebirun: açık saçık konuşan.
perestiş: taparcasına.
tevekkeli: boşuna, boş yere.
keenlemyekün: hiç olmamış gibi.
hodbin, hodgam: bencil
münhasıran: özellikle, bilhassa
mütezayid: artan çoğalan.
ihtizaz: titreşim
biteviye: sıradan, tekdüze
laakal: en azından
lalettayin: gelişi güzel, sallapati
munzam: fazladan.
muttarid: sıralı muntazam.
muhteriz: çekingen
nümayan: aşikar, ortada.
vakıa: gerçi
müteferrik: dağınık, türlü veya çeşitli.
melal: hüzün
tecessüd: ete kemiğe bürünme
mündemiç: içkin
muhtevi: içine alan, içeren.
tazammun: içine alma, içerme
irtikap: nüfuz üzerinden iş yatırma
ikrazat: borç verilen paralar
havi olmak: içinde bulundurmak, içine almak.
ikale: hukuki bir durumu yine hukuki yollarla ortadan kaldırmak.
münderecat: içerik kapsam.
terettüp: gerekme, ait olma
taallül: bahane bulma kaçınma.
mütenebbih: başına toplamış, akıllanmış, uslanmış
mezkur: zikrolunan
müteaddit: birçok
tekeffül: sorumluluğu alma, kefil olma
tedai: çağrışım.
inkisar: kırgınlık
müsavat: eşitlik.
müselles: üçgen
tebşir etmek: müjdelemek
mütecessis: meraklı
tesamuh: müsamahalı
mugalata: yanıltmaca
muvazene: denge
takaddüm: önce gelme, öncelik. yaz meyvelerini kış meyvelerine takaddüm edecek şekilde öneririm.
temayüz: seçkinleşme, aradan sivrilme
insicam: tutarlılık
mütecessis: meraklı
mugayir: aykırı, uymaz
mesrur: sevinmiş, sevinçli
matrut: kovulmuş, çıkarılmış
mihaniki: alışılmış, kendiliğinden, hiç düşğnmeksizin
layemut: ölümsüz
taammüden: bilerek, kasten, planlayarak.
inhitat: çöküş
muhannes: kadına benzeyen, zayıf.
evzak: zevkin çoğulu
kavi: dayanıklı, güçlü
şecaat: yüreklilik, yiğitlik, beceri.
meskenet: miskin olma durumu
tekevvün: varolma, oluşma,oluş.
ihata etmek: çevresini sarmak kuşatmak.
tedafüi: savunmacı, geçiştirici
bahusus: özellikle
tereddi: soysuzlaşma, yozlaşma.
iktifa: yetinme
tacil etmek: hızlandırmak -
!yazarlardan güzel şarkı önerileri
-
!z kuşağından bir intihar notu
geçen hafta alakasız bir yerde alakasız bir liseliyle tanıştım. çirkin ve şişman bir çocuk. instagramda üç hikayesi var, tam şu anda. birincisi bir arkadaşına ait olsa gerek bir yardım etme postu. bizleri ilgili instagram sayfasına abone olmaya çağırıyor. ikincisi "bir sonraki story intihar notudur" yazısı, gri bir zemin üzerine, siyah. üçüncüsü ise -olduğu gibi aktarıyorum- : "gece 3 sularında 4 paket hap içip hepinize veda edeceğim peki bunu neden yapıyorum ülkeden, okuldan, aşağılanmaktan, yalnızlıktan bıktım artık dayanamıyorum ve hayır bu sefer şaka değil cidden intihar edeceğim hepinizden herşey için özür dilerim dmden veda mesajı atarsanız beni son bi kez mutlu edebilirsiniz" *
kendisini çok fazla tanımadığım ve daha bir kaç gün önce çay çorba içelim teklifini reddettiğim için önce hiç umursamamayı düşündüm. sonrasında ise onu vazgeçirmeye çalışmanın daha insancıl olduğuna karar verdim. yapacağını söylediği şeyi yapmayacağını biliyorum. mesajı okuduğunuzda basit bir ergen yardım çağrısı olduğunu görüyorsunuz zaten. fakat bir insan trajedisine ilgisiz kalmak -aslında ortada henüz bir trajedi olmasa dahi- acımasız hissettiriyor. yeterince acımasızım daha fazlasını sırtlanmak isteme(di)m.
benle beraber bir kaç kişi daha mesaj atmış olsa gerektir. onlardan birine yazdığı mesajı bana da yolladı. kopyala yapıştır yaptığı için özür diledi sonra. açıkladı "abi yazan bir arkadaş daha var" diye. ölmek üzereyken bile geride kalan her şeyden özür dilemeyi düşünecek kadar efendi bir çocuk. ailevi problemleri var, kadınlar ona asla yüz vermiyor, parası yok, rock müzik bilgisi ve tüm arkadaşlarından farklı olarak benimsediği liberal fikir ona istediği ilgiyi getirmemiş. getirmeyecek de. her zeki ve ahlaklı liselinin yaptığı temel hatalar.
üstelik biraz da kurnaz. ona kimlerin veda mesajı yazacağını merak ediyor. belki o uzun zamandır kendisini düşleyerek asıldığı sınıfın en güzel ve en kısa etekli kızı yazar. "dur!" der "ben de her zaman senin kadar iyi bir çocuk arzu ediyordum. bu mesajınla aradığım kişinin sen olduğunu anladım! hadi o elindeki hapları bırak ve yarın okuldan sonra benimle bir kahve iç!" gerçekten de intihardan vazgeçer, postu silerdi. ancak kimse bunu yapmayacak. kimse ergenler kadar acımasız değildir. kendilerine karşı olan yargıları o kadar ağır gelir ki onlara sırf biraz iyi hissetmek için diğer insanların da boşluklarını ararlar. kimileri asla atlatamaz bu süreci ama buraya hiç girmeyelim.
peki çocuk kendisini gerçekten öldürürse ne olacak? ailesi dışında kimsenin gerçekten umrunda olmayacak. okulda bir kaç gün konuşulacak ve ilk sınav haftasında tamamen unutulacak. insan canının herhangi bir diğer candan fazla değeri yok, en azından objektif bir bakış açısından. zaten kötü durumda olan ailesi daha da kötü bir duruma gelecek. belki ondan hoşlanan ancak onun hoşlanmadığı bir başka çirkin kız vardır. o üzülür en fazla. yıllar boyu anlatır hoşlandığım çocuk kendini öldürdü travma oldu bana diye. eğer bir ruh varsa daha da sinirlenir çocuk. ulan kendimizi öldürdük arkamızdan bir tek bu goblin ağladı diye. ergen arkadaşımız kötü durumda ancak elinde olsaydı o da arkadaşları kadar acımasız olurdu. zira mutluluk sadece bir seçimdir. onu seçmeyenler hayatlarında eksik olanı arar dururlar, hep aynı yere gelirler ve günün birinde- genellikle ömrün son demlerinde- ona teslim olurlar. mutluluk alabilmekle değil istememekle alakalı biraz. zeki insanların mutsuzluklarının altında da bu yatar ya, çok isterler zira çok alabileceklerini düşünürler.
peki kendini öldürmezse ne olacak? kim ikna etmiş olacak onu yaşamaya? ya da ne? ben "olm bir kere daha sevişme ihtimali için bile yaşamaya değer" dedim. bir ergeni etkileyebileceğini düşündüm ancak çok etki etmedi gibi.
az evvel bir mesaj geldi. tüm bunlardan kurtulmanın başka bir yolunu bulmuş vazgeçmiş fikrinden, silmiş notu. kim bilir belki de hoşlandığı kız yazmıştır. nereye vardık peki? nereye varacağız abi değişmeyen insanlık trajedisine tekrar tekrar tanıklık etmeye mahkum oluşumuz dışında? -
!sevmekten yorulmak
yoruyorsa belki sevmek değildir? sevginin dinlendirmesi gerekmez mi?
-
!aşk için mücadele edilmeli mi?
öncelikle temel önermeye karşıyım ben. aşk iki kişilik değil, tek kişiliktir. iki kişilik olan ilişkidir.
aşk tek kişilik bir oyun olduğundan da karşı tarafı taciz etmeden ona olan aşkı yaşamak mümkündür. redde rağmen iki kişi arasındaki diyalog zaman içinde gelişebilir, arkadaşlık belki sadece tanışıklık zaman içinde aşka evrilebilir. sanılanın aksine red ile başlayıp çok güzel yerlere varan ilişkilerin çok fazla örneği var.
ben kişisel olarak aşk için mücadele etme çağımı çoktan geçtiğimi düşünüyorum. mücadele edilecekse aşk değildir hatta diye düşünüyorum. ama buradaki kilit soru bence mücadelenin nasıl yapıldığı. bir gün seninle vakit geçirmek istemesini beklemek de bir mücadeledir, uzaktan da olsa onun hayatını güzelleştirmek için elinden geleni yapmak da bir mücadeledir, sevgilisi ile ayrıldıktan sonra senin yanında dertlenmesine katlanmak da bir mücadeledir. eğer başka biriyle olma düşüncesi bile rahatsız ediyorsa aşık olduğunun hayatını olabildiğince güzelleştirerek bir platonik aşk yaşamak gayet makuldür. ama önerilir mi? önerilmez. onun yerine statünü yükseltmeye odaklanırsan daha faydalı olacaktır. -
!yazarların bitmemiş hikayeleri
uzak uzak diyarlarda bir yakın vardı. bir isim koymak istediler ona. dile dile tutuşup küle döndüler hep birlikte. uzak uzak diyarlardaki yakınlık olaydan habersiz sizli bizli konuşuyordu kadınlarla. onu fazla az aşırı buldular. marjlardan orjine giden patikada kaybolduğunda uzak uzak yakın olmaklığından geriye ne kaldığını düşünüyordu.
cemiyette oynayamıyordu yumuşak bileklerine rağmen. sonra dibindeki uzaklıkla tanıştı beyaz yakalıların öğle yemeklerinin tam olarak sindirildiği zamanda. özel bir buluşma olduğu sıradanlığından belliydi. havadan ve ateşten bahsettiler biraz. sonra gereksiz sözleri kalmadı, gerekli şeyleri konuşmak için ise fazla uzaklardı. üstelik eğlenmek istiyorlardı. biraz da şalgam kelimesinin heybetinden söz ettiler. birbirlerini onaylıyorlardı sürekli. başka ne olması gerekiyor diye düşündü ikisi de. ikisi de başka bir şey olması gerektiğini biliyordu. bildiklerince susmaya karar verdiler. buna halk arasında kötü geçen bir akşam dendiğini biliyorlardı. ne çok şey bilirdi bu insanlar. yağmur damlalarını sayalım dedi bir tanesi. diğeri daha akıllı olduğunu hissedebileceği bir fırsatı kullanmakla zarifçe gülümsemek arasında kaldı. bir süre çıkmadı oradan. diğeri de çekmedi onu üstüne kalktı ve kendi yokuşuna gitti.
bakarsan çok şey olmadı aralarında, bakarsan zamanın ruhu cinayet işledi. -
!yazarların bitmemiş hikayeleri
o gün taklamakan çölünde kimse ölmemişti. trajedisiz ve gıybetsiz bir altın gününü andırıyordu kumlar. medeniyetin protestan kuruluğu vardı üstünde. altında da dört tane hazine. akrepler asayişi sağlamak üzere görevi güneşten devralırken aralarındaki ufak sohbette akrep güneşin dişindeki maydonozu arkadaşlarına en komik şekilde nasıl anlatacağını düşünüyordu. güneş ise özlemeye bir türlü fırsat bulamadığı karısının açacağı kapıyı gördüğü kabusu hatırlamaya çalışıyordu. bir rüyasında kapı hiç gitmediği striptiz kulüplerindeki kadınlar gibi nazlanarak soyunmaya başlıyordu. sonra yavaş yavaş kendisine yaklaşıp "hırsızların beni zorlaması hoşuma gidiyor." diyordu. bir diğerinde ise paspasla miras kavgasına tutuşmuş, avukatından her ezik anadolu insanı gibi nasihat dinler gibi ne yapacağını dinliyordu. rüyasından kar ten içinde uyanıp banyoya gittiğinde ise hangi semavi dinin ritüellerini daha çok beğendiği ile ilgili bir açıklama yapası geliyordu aynadaki kendine. maydonozu akrep kesin görmüştü.
çöl kollanmaktan tedirgin olurdu her zaman. üzerinde vahşi bir arzunun sürüklendiği aşıkları hayal ediyordu sürekli. mecnunların hayal kurduğu yerde akrepler ve güneşlerin olması tenzil-i rütbe demekti onun için. derin bir iç çekti ve teybe bir firavun koydu. mumyalanmış bir yalnızlığı dinledi. o gün kimsenin ölmeyişini kendi kurban edilişi olarak yorumlamaya çalıştı, güldü. -
polat alemdar
ölmemesi ile meşhur türk rambosu. donuk oyunculuğuna rağmen bu kadar ünlü bir karakter oluşunu yönetmenin-senaristin-hikayenin başarısına bağlamak gerekir.
-
maneskin
gerek begging şarkısını yorumlamaları olsun, gerek agresif aşk anlayışları olsun, gerek toplumsal çıkışları olsun her türlü takdirimi kazanmış gruptur.
-
!yazarlardan güzel şarkı önerileri
mark eliyahu - drops. buradan
-
passport scoth
(bkz: singleton) varken tenezzül edilmemesi gereken viski markasıdır.