• geçen hafta alakasız bir yerde alakasız bir liseliyle tanıştım. çirkin ve şişman bir çocuk. instagramda üç hikayesi var, tam şu anda. birincisi bir arkadaşına ait olsa gerek bir yardım etme postu. bizleri ilgili instagram sayfasına abone olmaya çağırıyor. ikincisi "bir sonraki story intihar notudur" yazısı, gri bir zemin üzerine, siyah. üçüncüsü ise -olduğu gibi aktarıyorum- : "gece 3 sularında 4 paket hap içip hepinize veda edeceğim peki bunu neden yapıyorum ülkeden, okuldan, aşağılanmaktan, yalnızlıktan bıktım artık dayanamıyorum ve hayır bu sefer şaka değil cidden intihar edeceğim hepinizden herşey için özür dilerim dmden veda mesajı atarsanız beni son bi kez mutlu edebilirsiniz" *

    kendisini çok fazla tanımadığım ve daha bir kaç gün önce çay çorba içelim teklifini reddettiğim için önce hiç umursamamayı düşündüm. sonrasında ise onu vazgeçirmeye çalışmanın daha insancıl olduğuna karar verdim. yapacağını söylediği şeyi yapmayacağını biliyorum. mesajı okuduğunuzda basit bir ergen yardım çağrısı olduğunu görüyorsunuz zaten. fakat bir insan trajedisine ilgisiz kalmak -aslında ortada henüz bir trajedi olmasa dahi- acımasız hissettiriyor. yeterince acımasızım daha fazlasını sırtlanmak isteme(di)m.

    benle beraber bir kaç kişi daha mesaj atmış olsa gerektir. onlardan birine yazdığı mesajı bana da yolladı. kopyala yapıştır yaptığı için özür diledi sonra. açıkladı "abi yazan bir arkadaş daha var" diye. ölmek üzereyken bile geride kalan her şeyden özür dilemeyi düşünecek kadar efendi bir çocuk. ailevi problemleri var, kadınlar ona asla yüz vermiyor, parası yok, rock müzik bilgisi ve tüm arkadaşlarından farklı olarak benimsediği liberal fikir ona istediği ilgiyi getirmemiş. getirmeyecek de. her zeki ve ahlaklı liselinin yaptığı temel hatalar.

    üstelik biraz da kurnaz. ona kimlerin veda mesajı yazacağını merak ediyor. belki o uzun zamandır kendisini düşleyerek asıldığı sınıfın en güzel ve en kısa etekli kızı yazar. "dur!" der "ben de her zaman senin kadar iyi bir çocuk arzu ediyordum. bu mesajınla aradığım kişinin sen olduğunu anladım! hadi o elindeki hapları bırak ve yarın okuldan sonra benimle bir kahve iç!" gerçekten de intihardan vazgeçer, postu silerdi. ancak kimse bunu yapmayacak. kimse ergenler kadar acımasız değildir. kendilerine karşı olan yargıları o kadar ağır gelir ki onlara sırf biraz iyi hissetmek için diğer insanların da boşluklarını ararlar. kimileri asla atlatamaz bu süreci ama buraya hiç girmeyelim.

    peki çocuk kendisini gerçekten öldürürse ne olacak? ailesi dışında kimsenin gerçekten umrunda olmayacak. okulda bir kaç gün konuşulacak ve ilk sınav haftasında tamamen unutulacak. insan canının herhangi bir diğer candan fazla değeri yok, en azından objektif bir bakış açısından. zaten kötü durumda olan ailesi daha da kötü bir duruma gelecek. belki ondan hoşlanan ancak onun hoşlanmadığı bir başka çirkin kız vardır. o üzülür en fazla. yıllar boyu anlatır hoşlandığım çocuk kendini öldürdü travma oldu bana diye. eğer bir ruh varsa daha da sinirlenir çocuk. ulan kendimizi öldürdük arkamızdan bir tek bu goblin ağladı diye. ergen arkadaşımız kötü durumda ancak elinde olsaydı o da arkadaşları kadar acımasız olurdu. zira mutluluk sadece bir seçimdir. onu seçmeyenler hayatlarında eksik olanı arar dururlar, hep aynı yere gelirler ve günün birinde- genellikle ömrün son demlerinde- ona teslim olurlar. mutluluk alabilmekle değil istememekle alakalı biraz. zeki insanların mutsuzluklarının altında da bu yatar ya, çok isterler zira çok alabileceklerini düşünürler.

    peki kendini öldürmezse ne olacak? kim ikna etmiş olacak onu yaşamaya? ya da ne? ben "olm bir kere daha sevişme ihtimali için bile yaşamaya değer" dedim. bir ergeni etkileyebileceğini düşündüm ancak çok etki etmedi gibi.

    az evvel bir mesaj geldi. tüm bunlardan kurtulmanın başka bir yolunu bulmuş vazgeçmiş fikrinden, silmiş notu. kim bilir belki de hoşlandığı kız yazmıştır. nereye vardık peki? nereye varacağız abi değişmeyen insanlık trajedisine tekrar tekrar tanıklık etmeye mahkum oluşumuz dışında?