entry'ler (384) - sayfa 7

başlık listesine taşı
  • incel - involuntarily celibate

    bullshit.
    hakkında bir iki makaleye bakıyordum; şöyle yapılmış tanımı: "the incel worldview is based on the notion that attractiveness is pre-determined by genetic factors, which dictate our physical appearance, and these are the main features that women find attractive in men (baele et al., 2019; ging 2019; hoffman et al., 2020). those who subscribe to the incel ideology believe these physical traits to be substandard in themselves and that they are "doomed to a life of involuntary celibacy". thus, the portmanteau "incel". (1)

    fiziksel görünüş kadınların "attractiveness" olarak tanımladıkları şeyin yüzde beşi falandır, iddia ediyorum. kadınlar bu şekilde eş seçmiyorlar, öncelikle.

    buna bir dünya görüşü ya da ideoloji denmesini bile komik buluyorum. "böyle bir sorun var, hadi buna çözüm bulalım." demek de şuna benziyor; mahallemizde bir hırsız her gün bir eve girip eşyalarımızı çalıyor. bu sorunu çözelim. bundan böyle bir kanun ile bu mahallede ikamet eden herkesin evlerinde büyük mobilyalar dışında orta veya yüksek değerde herhangi bir eşya bulundurmasını yasaklıyoruz. çözüm mü? e evet. mantıklı olan mı? hayır. mantıklı olan hırsızı yakalayıp yargılamaktır takdir edersiniz ki.

    incellerin delirip şiddete başvurması bir sorun evet. ama bu mizojiniden kaynaklanmıyor. zaten psikolojik bozuklukları olduğu için mizojini eğilimi gösteriyorlar.

    "seks ve ceza" başlıklı bir kitap okuyorum bu günlerde -ama kitabın adı kesinlikle "kadın ve ceza" olmalıymış. 'arzuyu yargılamanın dört bin yıllık tarihi" diyor kitabın alt başlığında. "kadın paylaşım sorunu"nu dört bin yıldır çözemedi gerçekten erkekler. inanılmaz. kitap ilk seks yasaları bölümüyle başlayıp antik yunan kültürü ile devam ediyor. henüz gerisini okumadım. alıntı paylaşacağım: "antik dünyada kadınların bakireliği bir fiyatı, pazarı ve erkek sahiplerini koruyan yasaları olan bir metaydı. … ur-nammu döneminde nişanlı bir bakireye tecavüz etmiş adam ölümle cezalandırılırdı. bu ceza, kıza karşı işlenen suçtan ziyade müstakbel damadın kıza sahip olacak ilk kişi olma hakkının elinden alınmasına işaretti. … köle bir kıza tecavüz etmenin cezası ise günümüzdeki hız sınırını aşmanın cezası kadardı."
    "atina'da saygın bir kadın, sophokles'in salt sperm alıcısı olarak görülüyordu. … aiskhylos, eumenides adlı kitabında meseleyi açıkça ifade ediyordu: anne denilen kişi yavrusunun ebeveyni değil, yeni döllenmiş ceninin bakıcısıdır sadece." (2)
    kaç bin yıl daha geçmesi gerekiyor bu ilkel objeleştirmeden kurtulmak için?

    başta eklediğim tanım ancak kendini herhangi şekilde geliştirmekten aciz birilerinin bahanesi olarak görülebilir. çalışarak sadece görünüşünüzü değil pek çok şeyi değiştirebilirsiniz. zor değil. ve bunu "herhangi bir kadın için " yapmayarak başlayabilirsiniz işe. get off your ass and do something, mükemmel bir tavsiye olacaktır.

    hadi sizi biraz daha ciddiye alıp başka tavsiyeler de vereyim:
    1-diğer incellerden ve incel topluluklarından uzak durun.
    2- kitap okuyun.
    3- terapiye gidin.

    kaynak:
    (1): involuntary celibate
    (2): berkowitz, e. (2013). seks ve ceza: arzuyu yargılamanın dört bin yıllık tarihi. kolektif kitap.

  • pes

    seda yüz ve pınar fidan ikilisinin hazırlayıp sunduğu podcast serisi ve youtube programının adıdır. keyifli komikli bir sohbetleri var. ayrıca güzeller de. seriyi ikinci sezonda youtube'a taşımaları iyi olmuş, kıllı komedyenlere yeto. burada.

  • halo etkisi nedir?

    halo etkisi (hale etkisi) bir bilişsel önyargıdır ve bir kimse (ya da nesne, olay, marka, kurum) hakkındaki genel izlenimimizden yola çıkarak onun gözlemlemediğimiz özellikleri hakkında da yargıya varmak anlamına gelir.

    en çok şahit olduğumuz örneği de insanları dış görünüşlerine göre yargılamaktır. dış görünüşü güzel olan insanların daha iyi, daha nazik, daha başarılı vb olduğuna inanma eğilimi gösteririz.

    bilinen bir diğer örnek psikolog solomon asch'in yaptığı deney. bu deneyde, içinde bazı kişilik özelliklerinin yazılı olduğu a ve b kartları hazırlanmış. kartların dizaynı şu şekildeymiş:

    a: akıllı-çalışkan-fevri-eleştirel-inatçı-kıskanç
    b: kıskanç-inatçı-eleştirel-fevri-çalışkan-akıllı

    aslında her iki kartta özellikleri bulunan aynı kişi ve kartlarda yer alan kişisel özellikler aynı özellikler olsa da başta olumlu özellikleri sıralayarak yazılan kartı okuyanlar bu kişi hakkında olumlu izlenim edinirken sıralamaya olumsuz özelliklerle başlayan kartı okuyan insanlar kişi hakkında o kadar da iyi fikirler edinmemişler.

    öğretmenlere veli toplantısında öğrenci ile ilgili görüşler paylaşılırken "sandviç sistemi" kullanmaları tavsiye edilir; ona benziyor. çocuk hakkında negatif bir şeyler söyleyeceksek önce pozitif özelliklerle başlayıp sonra negatif olanları sıralayalım ve bitirirken de tekrar olumlu bir şeyler söyleyelim deriz ki ana-baba ürkmesin ve morali çok da bozulmasın.

    kaynak: evrim ağacı

    halo effect

  • friends

    ekibi matthew perry'ye veda mesajlarını yayınladılar dün tek tek. jennifer aniston'ınki ağlattı.

  • şahsiyet

    hakan günday tarafından yazılıp onur saylak tarafından yönetilen, haluk bilginer'e emmy ödülü getiren, türkiye'de yapılmış en iyi dizilerden biri.
    ikinci sezonu da şahane başladı.

  • the rokeby venus



    diğer adıyla "the toilet of venus" diego valezquez'in geçtiğimiz günlerde iklim aktivistlerinin son hedefi olan ve londra'da national art gallery'de sergilenen meşhur tablosudur.

    diego valezquez şehvetli görünen bu venüs tablosunu nü resimlerin pek de hoş karşılanmadığı bir dönemde, 17. yüzyıl ortalarında yapmıştır ve kendisinin günümüze ulaşan tek nü resmi de budur. resim 19. yy'da ingiltere'ye gelmiş ve rokeby binasında sergilenmiş; "rokeby" ismini de buradan alıyor.

    tabloda ilk dikkat çeken şey ayna; venüs'ün aynadaki flu görüntüsü onun güzelliğini net olarak görmemize izin vermiyor. aynayı onun için tutan kişi ise oğlu cupid (yunan mitolojisinde eros). sanat otoriteleri parlak renklerdeki çarşaf ve perde ile venüs'ün soluk ve pürüzsüz teni arasındaki tezatlığa da dikkat çekiyor.

    iklim aktivistlerinin londra'daki saldırısı bu tablonun başına gelen ilk saldırı değil. 1914 yılında kadın hakları savunucusu kanadalı mary richardson da bu tabloyu hedef almış. eserin önce koruyucu camını kırıp sonra çeşitli yerlerinden baltalayan richardson, açıklamasında saldırıyı o dönem hapishanede açlık grevi yapan bir diğer kadın hakları savunucusu emmeline pankhurst için yaptığını ifade etmiş. kadın haklarını savunduğu için venüs tablosunu seçmesi bugünün hareketinden daha anlamlıymış en azından.


    kaynak: 1- venüs at her mirror
    2- aynadaki venüs

  • resimli osmanlı tarihi

    turgut özakman'ın kaleme aldığı tiyatro oyununun ismidir. türüne tarihsel komedi denebilir.
    meşrutiyet dönemi ile, 1960 ve 80 anayasalarına giden süreçleri mizahi bir dille işler. özeti şöyle: oyun 26 mayıs 1960 gecesi "resimli osmanlı tarihi" okurken sızan vakıf'ın 1876 yılında gözlerini açmasıyla başlar. tarih kitabının da beraber gelmesiyle osmanlının kötü gidişatını engellemek için ileride olabilecekleri yetkililere anlatmaya çalışan vakıf'ın başına gelenler komik bir dille anlatılır.

    başlık bahane, hikaye anlatmaya geldim. bu oyunu 8 ya da 9 yaşındayken izledim. bulunduğum minicik kasabayı hangi şehrin hangi tiyatro ekibi ziyaret ediyordu ne yazık ki hatırlamıyorum ama oyunu izlerken hissettiklerimi hiç unutamıyorum. ben tabi siyasetin s'sinden bile anlamadığım bir yaşta izlediğim bu oyunun adını dahi bilmiyordum; yıllar yıllar sonra aklımdan çıkmayan bu oyunu arama motoruna zihnimde kalan bazı detayları yazıp deneye yanıla bulmuştum. o zaman önümde kanlı canlı insanların zaman yolculuğu ediyor olmasından resmen büyülenmiştim. hikayenin fantazisinden aldığım lezzet hala damağımdadır. mizahını da az çok anlayıp eğlenmiştim. kimilerine tarihi sevdirmiş bu oyun, bana tiyatroyu.

    böylece oyunu izledikten on beş yıl sonra falan üniversitemin kütüphanesinde oyunu bulup okudum ama tek başına metni okumak aynı keyfi vermiyor. tekrar izlemeyi isterdim, bu yıl ankara'da l'avare alice isimli sahnede oynanmış ama maalesef yolumun düştüğü bir yer değil.

    oyunun bilet sitesinde bulduğum bilgilendirme yazısı da şöyle:

    resimli osmanlı tarihi
    bir oyun. bir rüya. bir de gerçek.
    üçünün birleştiği noktada
    bir "keşke" komedisi:
    resimli osmanlı tarihi.
    oyun.
    kahramanımız vakıf bey, 1960 yılında yaşayan, hayat pahalılığı ile siyasi karışıklığın ortasında kalakalmış ve tarih meraklısı bir memurdur. keşke onca derdi arasında tarihe meraklı olmasaymış. hiç değilse rüyasında rahat edermiş.
    rüya.
    vakıf bey rüyasında 1867 yılının osmanlı imparatorluğu'nda zorlu ve gülünç bir maceraya atılmıştır. keşke atılmasaymış. hiç değilse memleketin geleceği için uyarmaya çalıştığı osmanlılar'ın, rüyasında bile tarihten ders almadığını görmez de içi rahat uyanırmış.
    gerçek.
    2020 yılındayız. belki de vakıf bey çoktan göçtü buralardan. biz ise anadolu toprağında filizlenen ilk kanun-u esasiden bu yana özgürlükleri, yeni fikirleri bir türlü hakim kılamadık gitti. keşke anayasalar tarihimiz darbeler tarihimizle iç içe olmasaydı. keşke resimli osmanlı tarihi yazıldığı günden bu yana güncelliğini ve haklılığını korumasaydı. keşke turgut özakman ve günümüze dek ulaşan anlatısı geçmişin hoş bir nüktesi olsaydı. 
    bize düşen vakıf bey'in mirasına sahip çıkıp, oyunumuza sarılıp gelecek nesilleri uyarmak. öyle ya ne demişti vakıf bey;
    "öyle deme mahmure. vakti zamanında biri çıkıp padişahları uyarsaydı koca imparatorluk kağıt helvası gibi dağılır mıydı?"

  • adiafora

    ahlaki yönden değerli olup olmadığına karar verilemeyen ya da eyleme geçmek adına ahlaki yönü üzerinde durulmayan şeyleri ifade eden yunanca kavramdır.

  • nisyan

    unutuş.

  • !türkiye'den filozof çıkmaması üzerine spekülasyon

    kadınların red flag listesinde felsefe ile iştigal bildiğim kadarıyla son sıralarda yer alıyor. flört ederken ondan evvel "saklamanız" gereken çok şey var beyler. bir siz etkileniyorsunuz kültürden, düşünürlerden eminliği nereden geliyor? biraz da kendinize mi şüpheyle yaklaşsanız?

    bir de coğrafya kader mi değil mi bi karar verin. öptüm.

  • kuru otlar üstüne

    analiz izlemek isteyenler için şurada sevgili fırat yücel ve altyazı ekibinin ne yazık ki "film benim siyasi hırslarımı ve beklentilerimi yeterince besleyemedi"den öteye gitmeyen profesyonel ama vasat bir analiz videosu ve burada da çok daha samimi bulduğum bir yorum videosu var.

    bu da çok güzel bir yalın alpay analizi.

  • neydi o film

    okan üniversitesi sinema televizyon bölümü öğretim üyeleri murat tırpan ve burak kaplan'ın yönettiği "o'sinema" başlıklı youtube kanalının sinefillere özel soru-cevapları içeren programının ismidir. sinema severlere az çok genel kültürü olan herkesin "kim milyoner olmak ister" izlerken aldığı hazza benzer bir haz vermektedir. burada.

  • matthew perry

    yazdığı kitabı (friends, lovers, and the big terrible thing) türkçe'ye yakamozkitap çeviriyormuş, keşke bana teklif etselerdi :) çünkü kitabı merak ettim ve çevirisini okuyacağımı zannetmiyorum.

  • charlie kaufman

    charles stuart kaufman 1958 doğumlu amerikalı senarist, yönetmen ve -bunu bilmiyordum- romancıdır. being john malkovich ve eternal sunshine of the spotless mind gibi meşhur filmlerin senaryosunu kaleme aldığından (ve academy award aldığından) önce senarist kimliğiyle tanınmış daha sonra ise kendi filmlerini yaparak adını duyurmuştur.

    tuhaf filmler yapan bir filmci kaufman. genellikle hayatın anlamı, varoluş, insanın ölümlülüğü ve kimlik karmaşası gibi temaları filmlerine yansıtıyor. üstkurmaca tekniğini anlatımında kullanarak fark yarattığını söyleyebiliriz.

    mind blowing bir deneyim olan "synecdoche, new york"; stop-motion formundaki animasyon filmi "anomalisa" ve son filmi "i'm thinking of ending things" pek güzellerdir.

    hakkında tatlı bir flu tv videosu var.

  • matthew perry

    dün (28 ekim 2023) öldüğü duyurulan yetenekli oyuncu. friends dizisinde öyle eşsiz bir aktörlük ile öyle güzel bir karaktere can verdi ki ömür boyu kendisini izlemeye devam edeceğim. yüzümü güldüren herkese zaafım vardır, gittiğine çok üzüldüm.

« / 26 »