gidiyorumbu 1. nesil yazar

latife tekin'in sevgili arsız ölüm romanından tek bir karakteri merkezine alarak nezaket erden tarafından sahneye uyarlanan tiyatro oyunudur. köyden şehre göç eden bir ailenin şehirle mücadelesini ailenin en küçük kızı dirmit'in anlatışıyla dinlediğimiz oyun, 85 dakika ve tek perdeden oluşuyor.

2018'den beri oyunu oynamaya devam eden nezaket erden inanılmaz bir performans sergiliyor. oyunun kulaktan kulağa yayılması biraz daha uzun sürmüş. ben, uysallar'ın ilk bölümünde ilk kez gördüğüm bu kadında orada geniş bir alanı olmamasına rağmen bir parıltı fark etmiştim. oyun ve performans için sadece kusursuz diyebilirim. zaten kapalı gişe oynuyor. bilet bulursanız mutlaka gitmeli.

aynı zamanda tek perde, 105 dakika olarak tiyatroya uyarlanan romandır. serkan keskin'in tek başına oynadığı oyun "kendisinin onlarca surete büründüğü bir oyunculuk şöleni" olarak tanımlanmış.

abonelik sistemiyle hizmet veren dijital sinema platformu -film dağıtıcısıdır. genellikle klasiklere, sanat filmlerine ve bağımsız sinemaya yer veren platformda filmlerin gösterim süresi 30 gün olmakla birlikte uzmanlar tarafından devamlı güncellenen zengin bir içeriği var. platformda ayrıca "the notebook" isimli bir e-dergi de var.

2007'de türk iş insanı efe çakarel tarafından kurulmuş ve londra, new york, istanbul, kuala lumpur, mumbai, paris ve amsterdam'da ofisleri bulunmakta.

(bkz: stendhal sendromu)

2015'te gösterilen, jaco van dormael filmi "the brand new testament" (le tout nouveau testament) belçika-fransa-lüksemburg ortak yapımı fantastik kara komedidir. trailerı şurada.
korkunç bir tanrı aramızda yaşıyor ve brüksel'de ikamet ediyor. fakat kendisine dur deme zamanı geldi. bu görev de kendisinin küçük kızı ea'ya düşüyor.

2023'te cannes'da en iyi kısa film ödülü alan "27"; 27 yaşında ailesiyle birlikte yaşayan ve özgürlüğü hissetmek için rüyalarına sığınan alice'in öyküsü. fragmanı burada, kendisi mubi'de.

bir sanat eserinin yüceliği, güzelliği karşısında geçirilen sendrom, kendinden geçme halidir.
türkçe'de sanat zehirlenmesi ya da hiperkültüremi de denen sendrom "stendhal" adını 19. yy yazarlarından marie-henri beyle'nin mahlasından almıştır.

stendhal 1817 senesinde floransa'yı ziyaret ettiğinde floransa'daki santa croce bazilikası'nı ve giotto'nun fresklerini görür. freskler karşısında stendhal'ın yaşadığı durum psikoloji tarihine stendhal sendromu olarak geçer.

çarpıntı, baş dönmesi, şaşkınlık, baygınlık, halüsinasyon görme gibi belirtileri olabilen psikosomatik bir rahatsızlıktır.

gelmiyorsun.

istanbul kültür ve sanat vakfı tarafından 1982'den beri düzenlenmekte olan ve her sene nisan ayı içerisinde gerçekleştirilen festivaldir. biri uluslararası diğeri ulusal olmak üzere iki ödül kategorisi bulunmaktadır.

bu yıl 43.sü düzenlenmekte olan istanbul film festivalinin programı burada.

çocuk veya çocukların ebeveyni tarafından kasıtlı olarak öldürülmesi eylemine denir.
çocuk ölümlerinin çoğu, sanılanın aksine yabancılar tarafından değil, anne babalar tarafından gerçekleştiriliyor. araştırmalara göre çocuğun ilk yaşlarda öldürülmesi çoğunlukla anne tarafından (maternal filisid) gerçekleştirilirken 8 yaş sonrası ölümlerden çoğunlukla baba sorumlu oluyor (paternal filisid).

filisidin psikolojik sebepleri araştırılmakla birlikte ruh sağlığı uzmanları bunu suç olarak değerlendiriyor.

2023'ün dikkat çeken filmlerinden perfect days, wim wenders'in tokyo'da çektiği film.
sessiz, sakin, yalnız bir adam hirayama; tuvalet temizleyerek geçimini sağlamakta ve rutin hayatını işi dışında okuyarak, müzik dinleyerek, fotoğraf çekerek geçirmektedir.

filmin özeti de bundan ibaret aslında. herkesin pek beğendiği bu filmde hiçbir şey olmuyor. ben bu "naif" filmleri sevmiyorum. bir yandan da eleştirirken insana suçluluk hissettiriyor. gökyüzüne bakarak, ağaçların fotoğrafını çekerek ve bitki yetiştirerek yaşayan bir adamı izlemekten hoşlanmamak kabalık gibi sanki. fakat kimse beni bu adamın yaşadığı günlerin "mükemmel" olduğuna inandıramaz.

içinde hiçbir çatışma barındırmayan bir öykü yaratıp bunu izletmek elbette ki başarı; hakkını vermem lazım. ama siz de bana bundan biraz daha fazlasını vermelisiniz sanki.

imposter syndrome, kişinin yeteneklerinden, zekasından ve başarısından şüphe duyması halidir. türkçe'de "sahtekarlık sendromu" olarak da geçen psikolojik fenomenin bu ismi, insanda yarattığı sahtekarlık hissiyatından kaynaklanıyor. ironik şekilde, hali hazırda yüksek mertebelerde bulunan, başarılı ve yetkin insanlarda ortaya çıkan bu sendrom; kişinin başarılarını tesadüflere dayandırmasına, "yeterince" yetenekli ve başarılı olmadığına inanmasına sebep oluyor.

ımposter sendromunun bir çok çeşidi var:
1. mükemmeliyetçiler: başardıklarını yeterli görmeme hali buradan kaynaklanıyor.

2. doğal deha inancına sahip olanlar: bu türe dahil kişiler, diğerlerinin çok da çaba sarf etmeden doğuştan sahip oldukları özelliklerle başarı kazandığına inanır ve kendilerinin başarılı olmaları için emek ve zaman harcamaları gerekirse kendilerini sahtekar gibi hisseder, bunun gerçek bir başarı olmadığını düşünürler.

3. uzman türündeki kişiler: yeterliliklerini, neyi ne kadar bildiklerine göre ölçerler. bir konu hakkında her şeyi uzman düzeyinde bilmediklerini fark ettiklerinde sahtekarlık hissi baş gösterir.

4. süperkişiler: aynı anda kaç farklı işi başardıkları, asıl başarılarını belirleyen kıstastır. pek çok görevlerinden birini bekledikleri düzeyde başaramamak yetersizlik duygusunu getirir.

5. solistler: bu kişilerin başardıklarına inanmaları için görevin bütün adımlarını tek başlarına yapıyor olmaları gerekir. bu sebeple yardım istemezler ve yardım aldıkları takdirde başaran ve görevi yerine getiren artık onlar değildirler.

kaynak: impostersyndrome
sahtekarlık sendromu

herkesin şaşkınlıkla izlediği sonuçları veren yerel seçimler. durup durup kastamonu'nun kırmızısına bakıyorum.

diğer yandan yrp'nin aldığı oy oranı beni tedirgin etti. genel seçimlerde akp seçmeninin bu yöne kayması korkunç olurdu…

ama chp'nin çok uzun zamanlar sonra ülkedeki birinci parti olması, kazanılan onca il-ilçe, üsküdar'da sinem dedetaş'ın, batman'da hizbullahçılara karşı gülistan sönük'ün farkla zaferi, akbelen ormanları için savaş veren nejla ışık'ın muhtarlığı, beyoğlu'ya şöyle bir başkanın seçilmesi için sevinmekte hiçbir sakınca görmüyorum.

ümitsizlikten, boş vermişlikten yahut 2023'ün yorgunluğundan çoğu kimsenin ihtimam göstermediği, gündemine almadığı, belki sandığa bile gitmediği seçimlerdir.
geçse de şu yakın plan erkek fotoğraflarını sokaklardan kaldırsalar, dediğim.

cryptomnesia, gizli hafıza anlamına geliyor. aslında unutulmuş bilginin yeni ve orijinal bir fikirmiş gibi aklımıza (tekrar) gelmesine deniyor. yunanca "kriptos" (gizli, saklı) ve "mnesia" (hafıza) sözcüklerinin birleştirilmesi ile oluşmuş kelime ilk olarak psikiyatrist theodore flournoy tarafından kullanılmış. flournoy bu terimi 1901 yılında yayımlanan "from ındia to the planet mars:a case of multiple personality with ımaginary languages" kitabında kullanmış.

kriptomnezi, daha önceden bilinen bir melodinin, imgenin ya da fikrin kendimizden çıktığını sandığımız bir düşünce olarak yeniden akla gelmesidir ve kasıtsız intihal ya da "farkında olmadan çalma" gibi durumlara meydan verebilir.

hatta nabokov'un "lolita" romanının tam da böyle bir eser olduğu iddia edilmekte.


kaynak