gidiyorumbu 1. nesil yazar

ya'aburnee: arapça; "seni kaybetmeye dayanamayacağımdan senden önce ben öleyim" dileğiymiş.

yuanfen: çince; aşıkları birbirine bağlayan güç.

ayrıca;
(bkz: litost nedir?)
(bkz: schadenfreude)

geçmiyor zaman

alman edebiyatında karakterin gelişip olgunlaşma dönemini ve en sonda eriştiği ideal noktayı konu alan roman türüdür.
türkçe'ye "oluşum romanı" olarak geçen türde, illa çocuk karakterin büyümesine şahit olmak gerekmez. yaşça olgun olup karakterini oluşturamamış, tecrübesi eksik kalmış, hayattaki yerini bulamamış karakterlerin gelişiminin konu edilmesi de bu türe dahildir.

kaynak

"söz uçar, yazı kalır."

hiraeth: galce, var olmuş ve artık olmayacak veya hiç var olmamış ve hiç olmayacak bir şeyin özlemini çekmek.

saudade: portekizce; artık olmayan bir şeyi özlemenin verdiği yas duygusu.

toska: rusça; sebebi bilinmeyen keder ya da bir tür melankoli.

dor: rumence; aşık olunan kişiden uzak kalmanın verdiği acı.

viraha: hintçe; yaşanan ayrılık sayesinde anlaşılan aşk.

odnoliub: rusça; hayatı boyunca aşkı bir kere tatmış kişi.

forelsket: danca; aşık olmanın yarattığı tarifsiz mutluluk hali.

hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmıyor
hiçbir zarf üçbeş satıra
ne zaman yanyanayız işte o zaman
doyamıyoruz tenlerimizin bitmez tükenmez sorgusuna.

bırakmak bırakılmak demeyelim
durmadan yer değiştiriyor anlamlar da
ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden
sanki kış aylarında bir uçurumda.

anlarım sedir ağacının dilinden
ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
o öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız çocuğuyla.

hepsini biliyorum, hepsi aklımda
hepsi de hiç kımıldamayan bir duman gibi havada.

simbiyoz-ortak yaşam da denen kavram, farklı türden iki ya da daha fazla organizmanın fiziksel şekilde bağlantılı ya da biri diğerinin içinde olacak şekilde yaşamasını ifade eder. kimi kaynaklar ortak yaşamın tüm türlerini simbiyoz başlığına alırken kimi kaynaklar simbiyozu mutualizm ile eş anlamlı olarak (parazit ilişkiden farklı olarak) karşılıklı faydanın sağlandığı ilişkiler olarak tanımlar.

biyolojideki bu kavram, benzer şekilde psikolojide de kullanılıyor. simbiyotik ilişki, insanlar arasındaki duygusal ve psikolojik bağlantıları ifade ediyor. bu ilişkiler karşılıklı bağımlılık, duygusal paylaşım ve destek ile ortak hedef ve değerler olarak gruplanıyor.

kaynak
psychology

swiss army man filmi ıssız adada mahsur kalan yalnızca iki karakterin olduğu bir film ve üstelik karakterlerden biri ölü biri diri. 2016 yapımı bu offbeat komediyi daniel scheinert ile daniel kwan yazıp yönetmiş.

bence capcanlı biri ile birlikteyken yapayalnız ve yanınızda belki de ölü biriyle bile kalabalık hissetmeniz mümkün.

görsel
the madonna de la pieta, michelangelo'nun 1498'de yaptığı nefis mermer heykelin ismidir. meryem ve kucağındaki isa'nın heykeli, acının temsilidir. heykel günümüzde vatican city'de saint peter's basilica'da sergilenmektedir.

heykelde meryem'in isa'dan daha genç görünmesinin sebebi olarak sanat tarihçileri, michelangelo'nun dante'nin "o virgin mother, daughter of your son" diyen dizelerinden etkilendiğini sanmaktadırlar.

bu heykel, michelangelo'nun üzerine adını işlediği tek eseridir.

ne zaman siteye ulaşmam birazcık uzun sürse takvimi kontrol ediyorum.

adil olmaksızın akraba-arkadaş kayırmaya verilen isim. özellikle resmi mevkilerdeki insanların yaptığı 'torpil' dediğimiz şey.

latince "nepot" sözcüğünden geliyormuş ve ingilizce "nephew" kelimesiyle bağlantılı olduğu sanılıyor.

gregoryen takvimin 5. ayı olan bu ay, roma takviminin 3. ayıymış ve roma tanrıçası maia'ya ithafen bu adı almış. mitolojide atlas'ın kızı ve hermes'in anası olduğuna inanılan bu tanrıça adına mayıs ayının başında şenlikler düzenlenirmiş. latince'de bu aya "maia'nın ayı" anlamında maius mensis denmiş.

sözlük

kısaca patolojik yalan söyleme hastalığıdır.
yunanca muthos (efsane) ve latince mania (delilik) kerimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuş kelimedir.

kişi hayatının pek çok alanında, çoğu zaman bir amaca hizmet etmesi gerekmeden, dürtüsel olarak yalanlar söylemektedir.

mitomanlar, yalanlarına büyük ölçüde kendileri de inanma eğiliminde olduklarından, yalan söylediklerini reddettiklerinden psikolojik destek alma ihtimalleri düşüktür. psikiyatri literatüründe mitomani tek başına bir hastalık sayılmayıp kişilik bozuklukları, kaygı bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları gibi başka pek çok hastalığın semptomu sayılmaktadır.

kaynak: hiwell

yunan mitolojisinde, tanrıça hekate tarafından kutsandıklarına inanılan bir grup kadındır. erkekleri ölüme sürükledikleri anlatılan bu tekinsiz dişiler, lilith'in çocukları olarak da bilinmektedirler.

empusaların kendilerini ineğe, köpeğe ya da güzeller güzeli bir genç kıza çevirebildiklerine inanılır. bu kadınlar erkek kurbanlarının karşısına güzel bir kız olarak çıkar ve onlarla birlikte olduktan sonra kurbanlarının kanını son damlasına kadar içerlermiş.

anlatılana göre empusaların biri tunçtan yapılmış, diğeri eşeğinkine benzeyen resimdeki gibi bacakları ve alevden saçları vardır. eşeğin gaddarlığı ve şehveti temsil ettiği söylenir.

görsel

çağan ırmak'ın 2006 yılında çektiği; büyülü, gerilimli, korkulu televizyon dizisi-film serisidir.

hikayeler emlakçı bir hanımın kiraladığı belirli bir evin çevresinde geçse de seri, episodik dediğimiz birbirinden bağımsız karakterlerin ve farklı farklı öykülerin anlatıldığı bölümlerden oluşmaktadır.

farklı bölümlerinde fikret kuşkan, hümeyra, çetin tekindor, okan yalabık, yiğit özşener gibi isimleri izleyebildiğimiz seri burada.