entry'ler (384) - sayfa 21

başlık listesine taşı
  • erken boşalma

    erkeklerinki genellikle kadınlar için bir sorundur.
    kadınlarınki erkekler için sorun değildir çünkü kadınlar zaten peş peşe orgazm olabilirler.
    not: keşke bu entryi (bkz: @future is feminine) girseydi.

  • cameo nedir?

    cameo görünüm ya da kısaca 'cameo'; sinema, televizyon yahut herhangi medya ürününde izleyicilerce tanınan önemli bir figürün genellikle bir dakikadan kısa süre ile görünmesi durumudur. bu tanınmış isimler aktörler, siyasetçiler, müzisyenler olabileceği gibi prodüksiyon ekibinden üyeler, yönetmen veya kameramanlar da olabilirler ve çoğunlukla repliksiz bir rolde karşımıza çıkarlar.
    cameo tekniğini sinema tarihinde ilk kullanan kişi alfred hitchcock olmuş ve 1927 yapımı olan the lodger: a story of the london fog filminde kısa süre ile kendisi görünmüştür. alfred hitchcock'un yanı sıra quentin tarantino, martin scorsese, roman polanski gibi pek çok yönetmen de geçmişten günümüze filmlerinde kısa süreli görüntüleriyle yer almıştır.
    de ise home alone 2 filminde yer alan donald trump var.

    kaynak
    kaynak1

  • 95. akademi ödülleri

    oscar ödülleri kimlere gitti?

    best picture: everything everywhere all at once
    best actor in a leading role: brendan fraser in the whale
    best actor in a supporting role: ke huy quan in everything everywhere all at once
    best actress in a leading role: michelle yeoh in everything everywhere all at once
    best actress in a supporting role: jamie lee curtis in everything everywhere all at once
    best animated feature film: guillermo del toro's pinocchio
    best cinematography: all quiet on the western front
    best costume design: black panther: wakanda forever
    best directing: daniel kwan and daniel scheinert, everything everywhere all at once
    best documentary feature film: navalny
    best documentary short film: the elephant whisperers
    best film editing: everything everywhere all at once
    best ınternational feature film: all quiet on the western front
    best makeup and hairstyling: the whale
    best music (original score): all quiet on the western front
    best music (original song): "naatu naatu" from rrr
    best production design: all quiet on the western front
    best animated short film: the boy, the mole, the fox and the horse
    best live action short film: an ırish goodbye
    best sound: top gun: maverick
    best visual effects: avatar: the way of water
    best writing (adapted screenplay): women talking
    best writing (original screenplay): everything everywhere all at once

    parasite senesi gibi bir sene. benim küçük bansheesim hiçbir şey alamadı resmen. kader utansın.

  • nevzat kaya

    her şeyi bana kendisi anlatsın istiyorum. *
    he is what we call a "storyteller".

  • 95. akademi ödülleri

    bu gece türkiye saatiyle 4'ten itibaren sahiplerini bulmaya başlayacaklardır.
    oscar ödüllerinin dağıtılacağı, california dolby theatre'da 95.si düzenlenecek olan törenin sunucusu jimmy kimmel olacak.
    ödül töreni öncesinin meşhur "red carpet"ı ise 62 yıldır ilk kez red olmayacak. bu sene akademinin geçen yılın törenine de damga vuran şiddet olayını (will smith'in chris rock'a attığı yumruk) kınama amacıyla kırmızı yerine şampanya rengi halı tercih ettiği belirtildi.

  • 95. akademi ödülleri adayları

    blonde: çocukluğundan itibaren hiç kimliğini bulamamış, hiç kendisi olamamış bir kadının (kurgu) hikayesi. marilyn monroe'nun çok kasvetli hayatı ya da hayatının çok kasvetli tarafı diyebiliriz. odaklandığı taraf sebebiyle de bir insanın hayatına dair çok 'tek yönlü' bir anlatım olarak kalmış bence. filmin özellikle ilk yarısı çok arabesk. yönetmenin çıkardığı işi genel anlamda sevdim ama siyah-beyaz ve renkli sahne geçişlerine ben bir anlam veremedim.

    the whale: beni her bir saniyesinde zihnimin odalarında gezdiren filmleri çok seviyorum. tek mekan filmlerini çok seviyorum. buna sanat filmi diyorlar ama the whale, kendi içinde sanatlı bir film bence. edebi bir metin gibi; o biçimde haz veren bir sanat eseri gibi. bunda tiyatro oyunu uyarlaması olmasının etkisi olabilir.
    --spoiler--
    başta kendi ağırlığını dahi taşıyamayacak kadar dev bir bedene sahip biriyle nasıl empati kuracağımı düşündüm. ama sonra hayatına giren çıkan insanlar-hikayeler bu adamın evine girip çıkmaya başladıkça görünürde birbirine çok uzak kimselerin aslında birbirlerine çok yakın olabileceklerini ya da olabilmelerinin bir 'an meselesi' olduğunu fark ettim. üstelik sonunda ağlattı şrfszler. güzel film.
    --spoiler--

    aftersun: hafızanızda, yaşarken olduğundan da daha huzurlu hissettiren bir anıya yolculuk etmek gibi bir etkisi var bu filmin. kimileri için kalplerinin nasıl bir yarasına dokunduğunu anlayabiliyorum fakat benim sınırlı empati kurabildiğim bir yer orası. bu sebeple müthiş etkilenmedim, filmi overrated bulanlardanım. yine de görmeye değer.

  • 8 mart dünya kadınlar günü nedir?

    kadınlar günü öyle "çevgililer günü" gibi bir gün değildir, saçma değildir. hele türkiye'de hiç değildir. bugünü layığıyla kutlayan kimse kadınların bebek gibi, kedi yavrusu gibi korunmaya muhtaç varlıklar olduğunu düşünerek bunu yapmıyor.
    haklar yalnızca korumaya muhtaç acizler, zayıflar için savunulmaz. ezilen her kesim için savunulur. bu dünya ne yazık ki doğuştan gelen özellikleri, cinsiyetleri, yönelimleri, renkleri, milliyetleri sebebiyle ezilen insanlarla dolu. ve evet birilerine onların hakları eşitlikleri hatırlatılmak zorunda.

    bu ülkede her gün kadınlar ölüyorsa, tacize uğramamış bir tane bile kadın yoksa, eril zihniyet her gün kadını aşağılamaya, varlığını, gücünü ve özgürlüğünü inkar etmeye çalışıyorsa kadınlar da konuşmak zorunda.

    ha bu arada; yüz sene önce o kadınlar seslerini çıkarmasalardı "nah" almışlardı seçim haklarını.

  • 8 mart dünya kadınlar günü nedir?

    8 mart dünya kadınlar günü her 8 martta uluslararası kutlanan, birleşmiş milletlerce tanınmış ve tanımlanmış bir gündür. kadın haklarını savunmak, cinsiyet eşitliğini vurgulamak, bu konuda sosyal bilinci artırmak esastır.

    dünya kadınlar günü'nün köklerinin 1908 yılında new york'ta kadın işçilerin sendikal haklar ve oy hakkı için yaptıkları mitinglere ya da rusya'da çarlığın yıkılmasına yol açan şubat devriminin 8 mart günü yapılan kadın yürüyüşleri ile başlamış olmasına dayandığı sanılmaktadır.

    ınternationalwomensday.com 2023 kadınlar gününün temasını "embrace equity" olarak duyurmuştur.

    kaynak
    kaynak2

  • auteur nedir?

    türkçe'de "yaratıcı yönetmen" olarak geçen kavramdır. "yazar yönetmen" dendiği de olur (*) zira auteur yönetmenler genellikle filmlerinin senaryosunu da kaleme almış isimler olur ve kavramın gereğini yerine getirerek yarattıkları sinemanın aslında her adımında aktif ve belirleyici rol alırlar.
    ben "özgün yönetmen" demeyi tercih ederim. bana göre tanımı şudur: hakkında hiçbir fikriniz olmadan izlediğiniz bir filmi kimin çektiğini anlayabiliyorsanız o filmi çeken, auteur yönetmendir. türkiye'de nuri bilge ceylan ve zeki demirkubuz tabi ki auteur yönetmenlerdir. ilker canikligil değildir. semih kaplanoğlu, reha erdem ve derviş zaim auteur yönetmenlerdir. bence onur ünlü ve ezel akay da öyledir. tolga karaçelik ve emin alper de o yolda ilerlemektedir. (**)

    (*): kaynak

    (**): kaynak: kendim.

  • akşener mi haksız kılıçdaroğlu mu?

    kim mi haksız?
    kk adaylıkta ısrarcı olmayacaktı da kim olacaktı? iyi partiyi meclise o sokmadı mı? herkeslerin tuttuğu mansur başkanı ekrem başkanı onun sayesinde tanımıyor muyuz? en deneyimli olan o değil mi? bunlar da fark etmez; yine de desteklemiyor olabilirsiniz ama ortada altılı bir masa varsa hem bunların beşinin hem de yine herkeslerin tuttuğu başkanların desteklediği isim o değil mi? niçin demokratik olunamıyor?
    niçin mansur yavaş aday yapılıp hdp'nin en az yüzde onluk oyundan vazgeçilsin? imamoğlu'na siyasi yasak gelirse ne olacak? kk'yı desteklemeyenlerin argümanı da "kazanamayacak" olması…
    akşener bir haindir. bu açıklamayı son dakika yapması alelade bir detay değildir.

    ve ben haksızım arkadaşlar. oyumu bu seçimde ben de ampule basacağım. reyis bize müstahak; demokrasi, adalet, dürüstlük, liyakat falan bize üç numara büyükmüş.

  • 3 mart meral akşener açıklamaları

    bu planlı ve fevri çıkışın getirisi rte'yedir, belki de oraya yanlayacak akşener'edir; açıklayacak bir şey yok.

  • 21.02.2023 ekşi sözlük erişim engeli

    an itibariyle mahkeme tarafından engelin kaldırılmasına karar verilmiştir.
    tweet

  • 95. akademi ödülleri adayları

    elvis: çok iyi bir sanat yönetimi, iyi bir film. film boyunca hızlı geçişlerle çok dağınık bir anlatım vardı ama bir yandan da bu dağınıklık fazla rahatsız edici değildi anlayamadığım bir biçimde. fakat ilgi çekici bir karakteri anlatan böylesine bir biyografik film çok daha iyi kotarılabilirdi zira film bittiğinde elvis'in kişiliğine, karakterine dair neredeyse hiçbir şey öğrenemedik.

    guillermo del toro's pinocchio: siz hiç antimilitarist bir pinokyo izlediniz mi? guillermo del toro'nunki, hikayenin nefis bir uyarlamasıydı. çok zahmetli slowmotion kareleri aynı zamanda çok da güzel görünüyordu ve özellikle pinokyo karakterinin görsel yorumunu çok sevdim.

    babylon: damien chazelle'in yedinci sanata aşk mektubu. sinefillere sunduğu armağan. "işte sinema bu yüzden var." dedirten bir film babylon. bu cümleyi genellikle tarantino filmleri izlerken kurarım; benzer bir tat aldım. best picture adayı olmaması üzücü, müzikleri çok çok güzel.

  • biz kimiz?

    gençler artık fanusta büyümüyorlarsa neden "bizimkiler gerizekalı" diyemiyorlar? ben dedim mesela. çürümüş bir ahlakın bekçiliğini yapmak yalnız kalmaktan daha mı iyi? vicdanının sesini bastırmak daha mı kolay hiçbir yere ait olamamaktan?
    biliyorum saf tuttuklarını. bunun için bulundukları tarafta hiçbir şeyi sorgulamıyorlar. yanlışa yanlış bile diyemiyorlar artık. 6 yaşında evlendirilerek istismar edildiği ortaya çıkan kızın haberi yayınlandıktan hemen sonra yakın akrabam sosyal medyada şu gönderiyi paylaştı benim.
    dinini eleştirenlerin "taraf"ında yer alamayacağı için çocuk tacizcilerinin tarafında olmayı seçti.
    öte yandan cumadan çıkıp caz dinlemeye giden insanlar da tanıyorum. onlar yanlışa yanlış diyebiliyorlar zaten. onların farkı ne biliyor musunuz? kitap okuyor olmaları. (salt eylemin kendisinden daha kapsayıcı bir şeyi kastediyorum) bu yüzden cehaletten bahsediyorum.
    ancak bir birey olmayı beceremeyen insanlar, körü körüne tanrılaştırdıkları bir zatın köle sürüsü olup o sürüde onaylanmayı seçebilirler. birey olabilmek de eğitimle oluyor.

    "biz" cahil bir toplumuz.

  • biz kimiz?

    biz artık ne yazık ki iki ayrı kutbu tutacak kadar birbirinden uzaklaşmış iki 'taraf'tan oluşan bir toplumuz. bu ayrım hala coğrafyalardan mı kaynaklanıyor emin değilim. artık bulunduğumuz çağda coğrafyalar ötesi bir konumdayız teknoloji ve internet sayesinde.

    harun tekin'in bahsettiği, iğneyi kendine batırmaktan çekinmeyecek şekilde sorgulamayı bilen bir tarafı temsil ediyor. fakat diğer taraf için mesele diriliş ertuğrul izlemek yahut 15 yaşında bir çocukla evlenmeyi normal görmek değil. onlar bunları sorgulayamazlar. biri ceddi diğeri peygamberi. mesele muhafazakarlık ve cehalet. klişe olabilir ama klişeler çoğu zaman gerçektir. mesele, sorgulamanın yasak olması. bakın, bülent arınç seçim erteleme çağrısına itiraz edenlere cevaben anayasayla yönetilen bir hukuk devleti olduğumuzu gayet iyi bildiği halde "neden olmasın? ayeti kerime mi var?" diyor. çünkü ayet-i kerime sorgulanmaz. kitap ve peygamber sorgulanmaz. aklından bile geçiremezsin. sorgulayan da düşmandır.

    bu 'taraf' için devlet de allah gibi bir şey. hele de mevcut iktidarla. devleti de aynı kutsallıkta gördüklerinden onu sorgulayanlar da şeytanlaşıyor, "devlet nerede?" diye sormak şirk koşmak oluyor. onu da sorgulayamıyoruz.

    harun tekin'in sözleri fazla mı iyimser fazla mı umutlu? bu tartışılabilir. bence evet. çünkü taraflardan biri kendi tarafındaki hiçbir şeyi sorgulamıyor. yasak. karşı taraf ise düşman. var olan bir savaş ve asıl gaye de karşı tarafı yanlışlamak. ibb'ye ait köpeği kötü göstermek için cebinde bok taşıyan adamı hatırlayın. burada bir inanç ve ideoloji var mı gerçekten?
    nasıl birlik olabiliriz? nasıl orta yolda buluşabiliriz?

    ben de kendimin harun tekin'in "biz" dediği tarafa ait olduğunu sanıyorum. birleşerek iyileşmeye tüm kalbimle varım, eğer mümkünse. yazdıklarımın hepsine rağmen de ülkemin geleceğine dair umudumu koruyorum çünkü korumak zorundayım.

« / 26 »