entry'ler (384) - sayfa 11

başlık listesine taşı
  • öğretmenlik mesleği

    bundan 50 yıl önce biraz daha saygındı.

  • post-modern cehalet

    'gönüllü cahillik' de diyebiliriz.
    bana kelime kökü (ignore)dan dolayı "ignorance"ın tam karşılığı bu gibi gelmiştir hep ama aslında 'ignorance=uneducated' olarak da kullanılıyor.

    mutluluk mudur? galiba evet.

  • !naber iq camiası

    o zaman eğitimci kimliğimle yanıt vereyim: 15-20 yıl önce biraz önemliydi galiba ama bugün bilgiye sahip olmak gerçekten de önemli değil, çünkü bilgi her yerde. çocuklar frida'yı, dali'yi 7 yaşına kadar muhakkak görmüş oluyorlar.
    bugünkü okullar ise -en azından özel okullar- başka türlü bir bilginin ve farkındalığın peşinde; müfredatlarına doğa dersi/orman dersi ekliyorlar ki çocuklar ipadden başka yöne de baksınlar. bu okullarda çocuklar sanat ile ilişki kuruyorlar ama artık doğa ile bağ kurmaları isteniyor; biyofobi denen bir şey var mesela. yani bugünün çocukları da ağacı,sokağı ve oynamayı bilmiyorlar. yaratıcılık ve sorgulama yetenekleri de çoğunlukla zayıf.

  • !naber iq camiası

    öncelikle, hayır sonradan trakyalı olamazsınız.

    sonra, yukarıdaki girdilerde herkesin ilgisini çekmeyebilecek konulara yoğunlaşmış başlıklarla ilgili yazılanları okurken kendimin neden ressam araştırmaları yapıp onları paylaşmayı seçtiğini düşündüm. ve aklıma bir travmam (kind of) geldi.

    12 yaşında bir orta okul öğrencisiyken yeni bir dersin yeni bir öğretmeniyle ilk derslerimizden birini işliyorduk. (dersin 'vatandaşlık ve insan hakları' olduğunu hatırlıyorum) öğretmen bizden bildiğimiz birkaç ressam ismini saymamızı istedi. ben gönüllü olmadan da bana söz verdi. ve ben hiç ressam tanımıyordum. bilmediğimi söyleyince öğretmen çok şaşırmıştı. mimikleri her şeyi anlatıyordu, sanırım bir iki cümleyle de şaşkınlığını ifade etmişti. ben çok ama çok utanmıştım. kendi kendime verdiğim tepki daha büyüktü. ben öğretmen çocuğuydum, sınıfın en çalışkan öğrencilerindendim ve nasıl hiç ressam tanımazdım? nasıl olur da bu soruya cevap veremezdim? yer yarılsaydı da içine girseydim.

    böyleyken böyle, not defteri yahut sevgili günlük.

  • habersizler bölüm 19

    habersizler yayınlarının katıl üyelerine özel olacağını duyurmuşlar burada. diğer içerikleri paralı olsa ben para öderim şahsen ama habersizler biraz lüks olur. *

  • caravaggio

    asıl adı michelangelo merisi olan (caravaggio adını memleketinden almıştır) italyan ressamdır. 1571 ile 1610 yılları arasında yaşamıştır. zamanının çoğu italyan artisti eserlerinde maniyerist çalışırken (bkz: maniyerizm nedir?) kendisinin dini hikayeleri resimlerine yansıtma biçimi çoğunlukla vahşi ve kanlı sahnelerle olmuştur. (görsel: judith beheading holofernes)


    kibirli, asi ve karanlık yanıyla bilinen ressam aynı zamanda pek çok kere tutuklanmış bir cinayet failidir ve eserlerinde onun bu karanlık tarafını görmek mümkündür.

    caravaggio, barok dönemin ilk ressamı kabul edilir. rönesans dönemindeki idealize formlar, altın oran, çerçeveye simetrik yerleştirilmiş figürler yerine caravaggio'nun resimlerinde gelişigüzel pozisyonlar ve çerçeve dışına taşan sahneler görmek muhtemeldir. (görsel: the taking of christ)


    ressam, bugün caravaggioculuk ya da tenebrizm olarak anılan ışık-gölge tekniğini kullanarak fark yaratmıştır. kendisinden sonra gelen georges de la tour, simon vouet, rubens, rembrandt gibi ressamları, scorsese gibi yönetmenleri etkilemiştir.
    (görsel: supper at emaus)



    kaynak:
    1. britannica
    2. nationalgallery

  • tenebrizm

    tenebrizm, genellikle ressam caravaggio ile anılan bir ışık-gölge tekniğidir. bu teknik de tıpkı chiaroscuro gibidir; karanlık ve aydınlığın resimdeki tezatıdır. caravaggio gölgelerin ve ışığın kontrastını son derece yoğun ve keskin biçimde kullanmış, bununla dramatik sahneler yaratmıştır. tekniğin chiaroscuro'dan farkının da bu dramatiktik olduğu belirtilir. çoğunlukla karanlık bir arkaplanda adeta flashlight tutulmuş gibi lokal olarak bir bölümü aydınlatılmış görünen figürler bulunur. geri kalan her şey ise karanlıkta bırakılır.



    kaynak: caravaggioculuk

  • yalnızlık

    duygular sözlüğü'nde bu duygunun başlığı altında hikikomori terimi tanıtılmış. hikikomori japonca'da yoğun aile ve çevre baskısı karşısında anlaşılamama hissiyle kendini dışarı karşı kapatıp içine kapanma hali ve sıkışmışlık hissiymiş.

    "yani hikikomori durumunda bir yalnızlık hissi bir diğerini yaratıyor." deniyor kitapta.

  • ecem böke

  • nova norda

    asıl adı ecem böke olan, boğaziçi rock korosu çıkışlı müzisyen.

  • euphoria

    well anlamında 'eu' ve to bear anlamında 'pherein' kelimelerinin birleşimiyle türemiş, genellikle kısa süren çok yoğun ve kuvvetli bir mutluluk ve heyecan hali olarak tanımlanan duygu.

    2019'da hbo tarafından aynı adlı adaptasyonu amerika'da yapılan israil dizisi.

  • erkin koray

    güzel görecelidir ama öyle güzel müzik yapmış biri ki sanmıyorum bana katılmayacak çok kişi olsun.
    dört silahşörlerden son kalanı ve bugün eksileni. (bkz: cem karaca) bkz: cem karaca'nın fikret kızılok ardından yazdığı şiir

  • westermarck etkisi

    sahibiyle v.c. andrews'in travmatik roman serisi "flowers in the attic" hakkında konuşmak istediğim hipotez. *

  • nesil

    time span olarak kullanıldığında 20-25 seneye tekabül eder.
    evrensel isimleriyle kabul gören farklı nesillerin başlangıç ve bitiş süreleri ise çeşitlilik gösterir. yaşayan 7 tanesi şu şekildedir:
    1. greatest generation (born 1901-1927)
    2. silent generation (1928-1945)
    3. baby boomers (1946-1964)
    4. generation x (1965-1980)
    5. milennials / generation y (1981-1996)
    6. gen z (1997-2012)
    7. generation alpha (2013-2024)

  • politik doğruculuk

    nefretin yöneltildiği kısmının samimiyetsiz veya tutarsız olduğunu sandığım kavram.

    doğru olduğuna inanmadan söylediğimiz her sözün, sergilediğimiz her davranışın üzerimize oturmaması gibi, sahte politik doğruculuk da dışarıdan irite edici görünüyor. çünkü bir yandan da ayırt edilmesi kolay bir maske takmış oluyorsunuz. çünkü bir yandan hepimiz de insanız ve hallerimiz binbir türlü ve o melek kanatları pek de vücudumuza uymuyor.

    insanın binbir türlü halinden mütevellit, eylemleriyle sözleri birbirini tutmadığında bu da nefret çekiyor. çünkü bu iki yüzlülüğü de herkes yapıyor. "ama senin politik doğruculuğun şuradaki grubu kapsıyormuş sadece, ben burada kendi farklılıklarım ve dışlanmışlığımda kalakaldım" veya "siyahi elflere kasideler düzdün ama benim ağzıma s*ctin" demek istiyorsun bazen.

« / 26 »