entry'ler (384) - sayfa 10

başlık listesine taşı
  • letterboxd

    sinemaseverlerin sosyal ağı, goodreadsin filmler için yapılmış versiyonu.

    2011 yılında matthew buchanan ve karl von randow tarafından kurulmuş ağın telefon uygulaması mevcut. arayüzü, tasarımı ve kullanımı güzel olduğundan çokça da tercih edilmekte.
    uygulamada izlediğiniz, izlemeyi planladığınız filmleri listeleyebilir, filmler hakkında yorum yazabilir ve onları beş yıldız sistemine göre puanlayabilirsiniz. diğer sinema sever kullanıcıları takip edip onlarla iletişim kurabilir, onların listelediği filmleri ve bunlarla ilgili görüşlerini görüntüleyebilirsiniz.

  • wes anderson

    simetrisine tutulduğumuz, renk paletine vurulduğumuz amerikalı yönetmen.

    filmlerinde kurduğu plastik dekoru, gerçeklikten uzak hissiyatı yeren de vardır seven de. "burada böyle bir hayali dünya kuruyorum" ya da "ben bunu -son derece kişiselleşme pahasına da olsa- böyle anlatıyorum" diyen filmlerinde önceleri galiba bir parça daha bağ kurabildiğimiz karakterler koyarak bir denge sağlıyordu. bu dengeyi bulamadığımız son iki filmine ise pek bayılınmadı. yine de benedict cumberbatch'li kısa-orta metraj filmi "the wonderful story of henry sugar"ı dört gözle bekliyoruz.

  • yorgos lanthimos

    aklını, fikrini, garipliğini, absürdlüğünü sevdiğimiz yunan yönetmen.
    genellikle metaforu seyircinin gözüne sokmasıyla yahut sinemada dördüncü duvarı yıkıyor olmasıyla eleştirilir. (bu kadar gerçeklik arayanlar neden açıp haber bülteni izlemezler anlamam.)
    dogtooth filmiyle adını duyurmuş greek weird wave'in öncüsü olmuştur. the lobster'dan beri bence hala the lobster kadar iyi bir film yapmamıştır. şu sıralar venedik'te gösterilmekte olan "poor things"i görmeyi merakla bekliyoruz. kitabını bulsam da okusam öncesinde.

  • !iq akışı

    yalnızca bir iletişimi başlatarak bile birilerine bize saygısızlık etme hakkını veriyor olmamız inanılmaz. bu dünya üzerinde yeterince yaşadıysanız hümanist kalmanız imkansız.

  • captain fall

    çok iyi yazılmış bir yetişkin animated dizisi.

  • filmekimi

    türkiye'de her yıl iksv organizasyonuyla ekim ayı içerisinde istanbul ve diğer büyük şehirlerde farklı tarihlerde olmak üzere düzenlenen film festivalidir. yazın bitişinin tek güzel yanıdır ve hayatımda izlediğim en güzel filmleri filmekimlerinde izlemişimdir.
    cannes'da, venedik'te, berlin'de, toronto'da, dünyanın en önemli film festivallerinde prömiyerini yapan ödüllü filmlere yer verilir.

    bu yıl 22.si düzenlenecek olan filmekimi'nin istanbul tarihleri 13-22 ekim arası. programı ise yavaş yavaş açıklanmaya başladı.

  • seray şahiner

    1984 doğumlu yazar. genellikle kadın karakterleri merkezine alan yazarın nefis bir mizahlı dili var.
    "hanımların dikkatine" başlıklı öykü kitabı, yunus nadi öykü ödülü alırken "kul" adlı romanı orhan kemal roman ödülüne layık görülmüş ve en iyi eseri de budur bence. "kul" adlı roman toy istanbul tarafından dolunay soysert'in tek kişilik performansıyla ve "antabus" romanı da nihal yalçın'ın tek kişilik performansıyla oyun olarak sahnelenmiştir. keşke bitmeden görseydim.

  • doğu yücel

    1977 doğumlu öykü-roman-eleştiri yazarı. mütevazılığıyla öz beğenisi, sakinliğiyle tutkuları arasında hoş bir denge kurmuş çok tatlı bir insan ve iyi bir hikaye anlatıcısıdır. kimileri için blue jean yazıları ve müzik yazarlığı daha meşhurdur.

    ilk romanı "hayalet kitap" taylan biraderler yönetmenliğinde "okul" adıyla ve sondan bir önceki romanı "kimdir bu mitat karaman?" süleyman arda eminçe yönetmenliğinde "mitat" adıyla beyaz perdeye uyarlanmıştır. benim favorim fevkalade akıcı öykü kitaplarıdır.

  • mehmet murat ildan

    1965 doğumlu roman ve tiyatro yazarı.

    kendisini okuyan 10 kişiden falan biriyim sanıyorum. ben küçücükken evimizde kitap halinde basılı bir tiyatro oyunu vardı "ormanın hayaletleri" isminde ve okuyunca o kadar çok sevmiştim ki büyürken o kitabı defalarca kez okumuştum. sonra kendi kitaplarımı satın almaya başladığım bir yaşta "a böyle bir yazar vardı, acaba başka kitapları da var mı" deyip diğer kitaplarını alıp okudum. paris'in altındaki güller, antikacı arago'nun günlüğü, genç werther'in ilk acıları gibi ilginç ve hoş eserleri var. ekşi'de okuduğuma göre video oyunlarında falan kendisinden alıntı sözler yer alıyormuş, garip.

  • murat gülsoy

    1967 doğumlu yazar ve akademisyen. eğitimi mühendislik alanında olsa da çok iyi yazan ve üretken bir yazardır. eserleri sait faik hikaye ödülü (2001), yunus nadi roman ödülü (2004), notre dame de sion ödülü (2013),sedat simavi edebiyat ödülü (2014) gibi ödüllere layık görülmüştür. 2004-2021 yılları arasında boğaziçi üniversitesi yayınevi'nin genel yayın yönetmenliği yapmış, aynı zamanda üniversitede yaratıcı yazarlık dersleri vermiştir. ders içeriğini "büyübozumu: yaratıcı yazarlık" adlı kitabıyla yayınlayan yazarın böyle de bir blog sayfası var.

  • sex education

    final sezonu için mükemmel bir afiş yapmış high school dizisi.

  • bihter

    kedimin ismi. aşk-ı memnu severiz.

  • biyofobi

    kısaca "doğa korkusu" diyebileceğimiz bu fobinin, örümcek korkusu (araknofobi) ya da yılan korkusu (ofidiyofobi) gibi spesifik bazı hayvan korkularını kapsadığı gibi genel anlamda doğada bulunmaktan kaçınma hali olduğu da söylenebilir. kişi; hayvan ve bitkilerle dolu doğa yerine teknolojik araçlarla çevrili, insan yapımı ürünlerin olduğu ortamlarda bulunmayı tercih eder.
    çevrebilimci david w. orr, biyofobinin modern şehir hayatının bir sonucu olduğunu açıklıyor ve bu fobiye sahip insanların doğadaki diğer canlılara ve doğanın bozulması olaylarına karşı sorumluluk hissetmediğini, doğa karşısında adeta bir antagonist gibi davrandığını belirtiyor.

    bakmanızı tavsiye ettiğim bu makale, çocukların doğa ile ilişkisinin önemini vurguluyor. araştırmalara göre 12 yaşına kadar doğa ile sağlıklı bir bağ kurmamış çocukların bunu sonradan yapması pek mümkün olmuyor. peki doğa ile bağ kurmak neden önemli? (doğrusu doğal ortama çok bağlı olmayan biri olarak ben sordum bu soruyu.) makaleye göre bu sağlıklı bağı kurmayan çocuklar, doğayı sevip onun bir parçası gibi hissetmek yerine kendilerini ona hükmedecek bir varlık gibi görüyor. doğal kaynakların tükenmesi ve benzeri durumlar karşısında mücadele etmek için istek duymuyorlar. ayrıca doğayı benimsemiş çocukların antisosyal davranışlara, zorbalığa ya da vandalizme meyilleri daha az oluyor.

    kaynak: biyofobi

  • coğrafya kader değildir

    doğruluğu olmayan önerme. din hocalarının taciz ettiği küçücük çocuklar, ergenliğe girer girmez evlendirilen kız çocukları, depremde hayatını kaybeden yüzbinler coğrafya kurbanlarıdır.

  • islam

    mensubu olmanın çoğu kimse için utanç verici olduğunu sandığım din. bu kadar hassasiyet ve alınganlığı başka türlü açıklayamıyorum.

« / 26 »