• 14 mayıs günü ait olduğum ülke kitlesince benden sökülen şey.

  • ümitle ilgili olarak çaresizlik hissine dair bir paylaşımda bulunacağım. ümidi kaybetmek çaresizlik hissinden geliyor olabilir.
    diane zimberoff, "kurban tuzağından kurtulmak" başlıklı kitabında çaresizlik halinde ya 'zorba' ya da 'kurtarıcı' kimliğiyle kurban psikolojisine büründüğümüzden bahsediyor. hayata ya da karşılaştığımız duruma bu iki kimlik arasına sıkışarak, belki ikisi arasında yer değiştirerek baktığımızdan ve bunun ne kadar kısır bir alan olduğundan bahsediyor.
    bu durumda 15 mayıs sabahında kimilerimizin "her şey boşunaymış, yine olmadı, mahvolacağız" yakınmaları da kimilerimizin "bu halktan bir şey olmaz, deprem bölgesine de bundan sonra acımak yok" zorbalığı da aynı çaresizlik hissine dayanıyor.


    bu hisse yenilmeyi veya ondan kaçmayı sürdürdüğümüz sürece ise onun içinde sıkışıp kalmaya ve görüş alanımızı kısıtlamaya mahkum oluyoruz. yapılacak hiçbir şey kalmadığına inanarak karalar bağlamadan ya da bu çaresizlik hissiyle bir zorbaya dönüşmeden de bu hissi yaşamak mümkün.

    peki ne yapacağız? öncelikle yapabileceğimiz bir şeyler olduğunu göz ardı etmeyeceğiz. kitapta bu aşamaya dair şöyle bir çözüm adımı var, yardımcı olmasını umarım:


    not: çok kıymetli bir psikolog arkadaşımın sözlü paylaşımından süzerek yazılı bir mesaj hazırlamaya çalıştım.