• luc ferry'e göre atlantik dünyasında yeni bir fikir olarak ortaya çıkan transhümanizm şunları savunur: "bilimsel araçlar ve muazzam teçhizatlar yardımıyla insanlık durumunu yükseltmek; bu amaçla, türümüzü geri dönüşsüz bir şekilde değiştirebilecek yeni teknolojilere başvurmak, kök hücreleri yoğun biçimde kullanmak, hayvan klonlanmak, insan makine hibritleri üretmek, genetik mühendisliğe başvurarak nesilden nesile aktarılan genlere müdahale etmek." (1)


    ferry transhümanizmin büyük isimleri arasında aşağıdakileri sayar: max more, nick bostrom, julian savulescu, david pearce, james hughes, richard dawkins, ray kurzweil, gilbert hottois, laurent alexandre.

    transhümanizm ilk defa julian huxley tarafından kullanılmıştır.

    şimdi esas olarak transhümanizmi anlamaya başlayalım. transhümanistlerin öncelikle insanı "yükseltmek, geliştirmek, artırmak" (enhance) isterler. peki bu düşüncenin kökeni nerededir? gilbert hottois transhümanizmin soy ağacını şu şekilde çıkarır:

    "1- sadece türüne mahsus doğal içgüdü kılavuzluğunda hareket eden hayvan gibi dokunulmaz ve belirleyici bir doğaya hapsolmayan insanın sonsuzca mükemmelleştirilebilme kapasitesini ısrarla savunan pico della miradola'dan condorcetye ve kant'a kadar uzanan, rousseau'yu, bacon'ı, ferguson'u, la mettries'yi kapsayan bir tür klasik hümanizmden beslenir.

    2- transhümanizm, modern zamanlarda aydınlanma ve bilimsel devrimlerle birlikte filizlenmeye başlayan ve bugün nbebnin, robotiğin ve yapay zekanın doğuşuna kadar varlığını sürdüren bilimci iyimserlik ve teknoloji severliğin mirasçısı sayılabilir.

    3- bilimkurgudan gelen bir mirası da şüphesiz benimser faklat onu kurgusal olmaktan çıkararak sadece bilimsel kılmak isteyen bir projeye bağlıdır.

    4- son olarak, amerikan "politik doğruculuğu"nun felsefi referanslarından jacques derrida'nın çokça andığı o meşhur "fallus-logos-beyaz merkezci" geleneğe karşı yapısökümcü, feminist, ekolojist, eşitlikçi ve özgürlükçü olan 60'lı yılların karşı kültürünün de mirasçısıdır."(2)

    transhümanizm'in iki tipi var. birincisi biyolojik transhümanizm. burada amaç klasik hümanizmin insanı artırmanın geliştirmenin yollarını bulmak ve bunları uygulamaya geçirmek. yani insanı "daha insan" yapmak için teknolojiyi kullanmak. ikinci tip ise trans/posthümanizm olarak anılan insan denen biyolojik yükten tamamen koparak onun ötesine geçmeyi başarabilmek. burada da esas vurgunun materyalizm olduğunu görürüz. her şey madde ise bedenin bir kutsallığı yoktur. her şey beyinde ise ve beynin içeriği aktarılabiliyorsa neden kendi zihnimizi robotlara aktarıp sonsuza kadar yaşamayalım ki?

    ---------------------transhümanizmin ideal tip taslağı---------------------

    aslında buna ideolojisi ya da temel sütunları desek daha anlaşılır olurdu ancak biz luc ferry'e sadık kalarak devam edelim. ferry'e göre transhümanizmin sekiz adet maddeden oluşan bir ideal tipi vardır. bunlara tek tek bakalım.

    1- şanstan seçime geçmek isteyen bir öjenizm

    öjenizm deyince hemen ürkemeye gerek yok. transhümanistlerin öjenizmi bildiğimiz nazi öjenizminden 4 noktada ayrılır.

    a- devletçi değil, bireycidir. doğal piyango ile kişisel özelliklerimizim almaktansa bunları seçebilmemiz için çalışır.

    b- ayrımcı değil birleştiricidir. insanlar arasındaki şartların eşitlenmesini ister.

    c- demokratiktir. tüm güzel özelliklerin ve gelişmelerin tüm insanlığın kullanımına sunulması gerektiğini söyler.

    d- nazilerin tam tersidir. insanların bir şeye sahip olmayışı dolayısıyla dışarda bırakılması yerine o şeye sahip olmasının sağlanması amacıyla çalışır. gilbert hottois bunu `pozitif öjenizm `olarak tanımlar.

    laurent alexandre gibi bilim adamları ise pozitif öjeniyi özellikle kullanmak zorunda olduğumuzu söyler. ona göre insanlık doğal seçilim baskısı olmadığından gerilemektedir. örneğin insan koku duyusunu neredeyse kaybetmiştir. "doğal seçilimin böylece zayıflaması karşısında genomumuzdaki gerileme özellikle merkezi sinir sistemimizi ve sinir ağlarımızı etkileyecektir. işte tam da bu nedenle şimdilerle kendini duyuran teknolojik tıp, bir seçenek olmaktan ziyade bir zorunluluk haline gelmiştir."(3)

    2- natüralizm karşıtlığı

    natüralizm karşıtlığı ile söylenmek istenen : "doğanın kutsal olmadığı, dolayısıyla onu temelli değişikliğe uğratmanın, yükseltmenin veya artırmanın önünde hiçbir mani olmadığı" anlamına gelir. transhümanizme göre insanların iyiliği için biyolojik sınırların sürekli olarak ihlal edilmesi gerekir.

    ancak burada da hümanizmden ayrılan dört noktayı belirtmek gerekir:
    a- hümanizmdeki "tedavi" yerine yükseltme, geliştirme.
    b- evrime edilgen bir biçimde maruz kalmaktansa ona tercihlerimiz aracılığıyla hükmetme.
    c- insanların haklarını belirli bir insan doğasına ait değildir. tüm ara-üstün formlar da aynı haklara sahiptir
    d- insanlığın yükseltilmesinden sadece toplumsal, politik veya kültürel olan değil, insanın kendisi de anlaşılmalıdır. içe doğru bir gelişme.

    3- ölümsüzlük

    transhümanizm ölüm ile mücadeleyi dinden devralarak bilime verir. bu insan tarihindeki en büyük sekülerleşme hamlesi sayılabilir ki bu anlamıyla aydınlanmanın en büyük mirasçılarından biri olarak anılmayı hak eder. ölümsüzlük her ne kadar hala imkansız gibi olsa da ölümün sadece dışsal kaynaklar sebebiyle gerçekleşebileceğini bize hayal ettiren 6 gelişmeden bahsetmek gerekir.
    a- gen cerrahisi ile dna'mıza kazınan genetik hastalıklardan kurtulabileceğiz.
    b- bir saç telincen binlerce kez küçük nanoteknolojiler insan bedeninde sorun çıkaran yapıları imha edip hiç iz bırakmadan beden içinde yok olabilecekler. yani insanın neredeyse her sorununu çok daha teknolojik şekilde çözebilecek alyuvarlar ihtimal dahilinde.
    c- muazzam hacimdeki big data ile karşılaştırarak kişisel tedaviler ortaya konabilecek. böylece her tedavinin optimum verimliliği ayarlanabilecek.
    d- insan makina melezliği ile hastalık olarak tanımladığımız durumlarda ciddi düşüşler görünecek.
    e- kök hücrelerin aktif kullanılması insanın yaşlanmamasını ve bedenin mütemadiyen onarılmasını sağlayacak.
    f- yapay zekanın gelişmesi ile birlikte artırılmış, her şeyi bilen insanlar ortaya çıkacak.

    elbette bu teknolojiler hala emekleme aşamasında ancak bu teknolojilerin emekliyor oluşu bile teknolojinin yaptığı muhteşem sıçramanın kanıtları olarak değerlendirilebilir.

    4- teknolojik iyimserlik ve solutionism - çözümcülük

    bu fikrin temeli "çözümsüz sorun yoktur, az teknoloji vardır" cümlesine dayanır. transhümanistler her şeyin çözümünü bulamamış oluşumuzun onu bulamayacağımız anlamına gelmediğini bilakis gelişmelere geniş bir pencereden bakıldığında gittikçe hızlanan bir şekilde daha fazla soruna çözüm bulmaya başladığımızı iddia ederler. bu argümana dayanarak da insanlığın iyimser olması gerektiğini savunurlar ki buna katılmamak elde değil. insanlığın hala büyük oranda sefalet içinde yaşadığı bir gerçektir ancak teknolojinin bugünkü durumuna ve dünyanın gelişimine bakıldığında aslında bu sorunun da çözülebileceğini düşünmek hiç de hayal değildir.

    5- maddeci, belirlenimci ve ateist bir akılcılık

    luc ferry'e göre " öyleyse transhümanizm, iyimserliğin izinde giden mutlak bir akılcılık; aydınlanmanın zamanında olduğu gibi eleştirel aklı kör inanca, otoriterliğe ve her türlü gelenekçilik biçimine ve otoriteye bel bağlayan savlara yeğleyen, genelde hem belirlenimci hem ateist bir dünya görüşüdür. şiarı pekala "ne tanrı ne efendi" olabilirdi."(4) bu şekilde tamamen materyalist olması doğal olarak özgür iradenin olmadığını savunmasına yol açar ki burası bence esasen ciddi bir tartışma noktasıdır. zira eğer özgür irade yoksa ceza nasıl verilecektir? konu hakkında detaylı bir çalışma için robert sapolsky'nin davranış adlı kitabına bakabilirsiniz.

    6- neoliberalizm ile sosyal demokrasi arasında belli bir tutarlılıkla salınan faydacı ve özgürlükçü bir etik

    transhümanizmin politik pozisyonu hattois'e göre çeşitli hatta çelişkilidir. bir yanıyla insanın kendi bedeniyle istediği her şeyi yapabilmek hakkına sahip oluşuyla liberter, hümanist geleneğe sahip çıkışıyla da toplumsaldır. bu toplumsallığı açıkça faydacı bir perspektife sahiptir. ancak faydacılık bireycilik değildir bilakis toplumsal bir bakış açısıdır. bu da transhümanizmin bireycilik ile sosyalizmi birleştirme rüyalarının temelini oluşturur.

    7- yapısökümcü, eşitlikçi, türcülük karşıtı, ekoloji yanlısı bir ideololoji

    insanın post modernist kaygılarının, beyaz erkek ahlakının ve insan merkezci düşüncesinin yıkılması. insan ırkları arasındaki fark yok sayılabilir derecede ufaktır, özgür irade olmayabilir ve insan dünyada türler içinde bir türdür. bunun farkında olunmalı ve buna göre davranılmalıdır. dikkatli bakıldığında zaten bunun karşısındaki pozisyonlarda her zaman bir din etkisi görülebilir.

    8- ihtiyat, demokrasi ve tartışma etiği savunusu

    transhümanistler fikirlerinin yarattığı etik problemlerin farkındadırlar. bu sebeple her zaman takdir edilecek düzeyde tartışmaya açıktırlar. bahsettikleri değişimlerin hassaslığından ve bunların yol açabileceği sorunlardan haberdardırlar ve bu sorunların daha fazlasını keşfedip dillendirmek konusunda heveslidirler. bu anlamıyla transhümanizm için samimi bir şekilde demokrattırlar diyebiliriz.


    transhümanizmin temelde ne olduğunu anladığımıza göre artık transhümanizmin kendi içindeki en büyük tartışmaya geçebiliriz.

    (bkz: biyomuhafazakarlar biyoilericiler tartışması)

    kaynak
    1- ferry, l. (2023). transhümanist devrim (1. bs). işbankası kültür yayınları.sf.ix
    2- a.g.e., sf. 5.
    3-a.g.e.,sf. 16.
    4- a.g.e., sf. 26.


    ileri okumalar
    buradan nick bostrom tarafından yazılmış ve luc ferry tarafından tavsiye edilen temel metni bulabilirsiniz. buradan da aynı yazara ait transhümanist düşüncenin tarihi adlı uzun makaleye ulaşabilirsiniz. buradan da transhümanizme genel bir giriş yapabilirsiniz.

    islami bir eleştiri için buradan