• belki kahveden dönen amca bütün gün hoş beş edip piştirik oynamıştır ama 30 yıl zor koşullarda çalışıp emekli olmuş hayatın yorduğu biridir ve bu emeği verdiği yıllarda tutulduğu kemik erimesi, romatizma gibi dışarıdan görmediğiniz dertleri vardır.

    belki o teyze gezmelerden dönüyordur ama beş çocuk doğurup büyütmüştür ve astım hastasıdır, bunca emeğine rağmen yine emekli maaşından üç beş torunlarına bir şeyler almaktan dönüyordur.

    belki o gördüğün türbanlı kadın (yaşlılardan ayırdığın için genç olduğunu varsayıyor ve sen türbanlılığına değdiğin için değiyorum) hiç de istemeyerek aile zoruyla türban takıyordur ve senin gibi bir anarşisttir kalpten.

    bağırarak konuşuyorsa belki kulağı duymuyordur.

    şövalye yüzüğü, tuğralı yüzük, göktürklü yüzük vs. takıyorsa bu onun kendi dünyasıdır. birileri de sana atıyorum lucifer dövmeli, küpeli, renkli saçlı, kısa etekli, garip grup tshirtlü olduğun için yer vermiyordur, hak mı bu?

    toplu taşımada birine yer vermek, bir döngüdür. bugün sana yarın ona. kaldı ki yaşlılara yer vermek de bir döngüdür, yukarıda bahsettiğim insanlık durumları birinin yaşına ya da tipine bakılarak bilinemeyeceği gibi bu yaşlı insanların gençken kaç kişiye yer vermiş olabileceği de bunlara bakarak bilinebilecek şeyler değildir.

    imanımızın gevrediği şu popüler tabirle kutuplaştırmayı tersine de yapmasak iyi olur. toplu taşımada ayakta yolcu almayı eleştirelim mesela, ayakta yolcu almayı gerektirecek kadar az aracın olmasını, şehrin bu kadar kalabalık olmasını, ayakta yolcu kapasitesi kurallarla belirlenmiş olmasına rağmen aracın dışına taşacak kadar yolcu alan şoförü falan eleştirelim mesela. ama insanları ayrıştırıp tipine göre muamele etmeyi ve ötekileştirmeyi yaşa hürmet, ihtiyacı olana destek gibi birbirimizi görmeyi hatırlatan eylemlere sokmayalım.

    kimliğe göre muamele epeyce normalleşmiş olabilir bu memlekette ama normal değil. toplu taşıma gibi hizmetleri toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak alabiliyor olsak kimse kimsenin tipine bakmaz. nefreti ya da toplu taşıma gibi kamusal ihtiyaçların karşılandığı alanlarla ilgili hoşnutsuzlukları aynı senin gibi o aracı sadece kullanan sıradan vatandaşa yöneltmek işin kolayı. hakkını arayacağın ve alamadığın hizmetin hesabını keseceğin onlar değil, kamu görevlileri ve ulaştırma politikaları, harcamaları, stratejileri.

    tabii ki tersine çok yorgunsan ve oturuyorsan kimseye yer vermene gerek yok. seni yargılayan gözlerle bakan biri varsa somurtmak yerine iletişim kurarsın, dersin ki amca çok yorgunum okuldan geliyorum ve açım. ayakta durursam bayılabilirim. kimse de bir şey demez bu hale. iletişim ve birbirimizi görmek asıl konu. vermediği hizmet yüzünden milleti birbirine düşürmek bu 20 yılın yönetim kumpası, inadına düşmemek lazım buralara. bu toplumda herkes acınası halde, herkes yorgun. acınası halde olmayanlar da jeep'e biniyor zaten.

    ve ama onlar bana aynısını yapıyor gibi bir cevap varsa da aynı davranışla cevap vermek pek vasat bir karşılık. balık bilmezse halik bilir. halik öyle bilir ki sen yaşlandığında bir yer verinin olur.

  • hamilelere ve engellilere kesinlikle verilmeli. yaşlılara ise tipine bakarak yer vermekte ben de bir beis görmüyorum. 10 saat okulda, işte perişan olmuşsun 1 saat yolun var, kahveden dönen adama ya da gezmelerden dönen teyzeye yer vermemek gibi bir hakkın da olmalı bence.

  • seyahat için koltuk numaralarına para ödediğimiz ulaşım araçlarında bu durum söz konusu değildir çünkü yolcu sayısına göre bilet kesilir.

    fakat durum toplu taşımada farklı seyreder. her ne kadar toplu taşıma aracı hep aynı güzergahta seyretse de. yaşlı amca yada teyze tepemizde bizi seyreder. hep bir seyretme durumu anlayacağınız.

    öncelikle şunu belirtmem gerekir. kimse kimseye yer vermek zorunda değildir. ücretini ödeyerek bindiğin bir araçta koltuktan kalkıp başkasına yer vermedi diye bir insan hakkında yorum yapmak modernleşemeyen toplumların en en bariz özelliklerindendir. bu durum insanların değil doğrudan o ulaşım aracının sağlayıcısı olan belediyelerin sorumluluğudur.

    fakat durumun bir de insani ve toplumsal boyutu vardır. hatta fazlasıyla duygusal bir toplum olarak kültürel bir yönü de vardır. bu konu aslında bir nevi imecedir. daha sağlıklı olanın, daha genç olanın kendisinden daha zor durumda olana yardım etmesidir. saygıdır. son yıllarda fazlasıyla unuttuğumuz saygıdır.