su

  • #3269 işbu entry'ye binaen söyleyebilirim ki suyun taksimi dışında pek çok şeye bakılarak insan toplumu hakkında fikir geliştirilebilir. örneğin; sanata bakış.
    geçmişe dönüşün çeşitli topluluklar için neye tekabül edeceğini de tahayyül edebiliyorum fakat gerçekler acıdır. bu yaşanacaksa yaşanacak.
    diğer yandan tabi ki düşünce özgürlüğü denen bir şey var ve istediğiniz şey üzerine düşünebilirsiniz ama problemin kendisini çözmeye vakıf bir bilim insanı değilseniz suyun nasıl dağıtıldığını düşünmenin pratikte bence bir faydası yok.
    vandallığın övülmesi ise beni ziyadesiyle şaşırttı. daha dün dozer seyreden toplumumuza şiddet pornosu yakıştırması yapılmıştı. bir şeyleri 'yapmak' yerine 'yıkma'nın daha basit olduğunu biliyor fakat bu basit hareketle herhangi bir önemli mevzuya dikkat çekilebileceğini düşünmüyorum.
    sanat yapmak için bütün toplumsal meselelerin çözülmesi beklenseydi yeryüzünde tek bir sanat eseri olmazdı. var olan sanata verilmeyen kıymet ise bazı insanlar ve toplumlar hakkında çok şey söylüyor.
    edit: gülücük :)

  • #3267 no.lu girdide "suyun taksimi üzerine kafa yormak ilkelliktir" diye bir cümle var. suyun taksimi üzerine kafa yormadan insan toplumu hakkında nasıl bir fikir geliştirilebilir bunun hakkında yazarla daha detaylı konuşmak isterim :) bunun ötesinde su kaynaklarımız bitince geçmişe dönüş yaşamak yerine - ki geçmişe dönüş yaşamanın medeniyet için, kadınlar için yaşlılar, engelliler ve çocuklar için ne demek olduğunu sanki daha temkinli düşünmek gerekiyor :)- bugün aklımıza gelen yöntemlerle su sorununu çözmek daha iyi değil mi? çocuklarımız yine cyborglerle takılsın, okulda öğrendikleri tekno müziklerle kafamızı şişirsinler de benim evimde de serin suyum olsun isterim naçizane :) hayatında su bulmak gibi derdi olan insanların yaşadığı bir dünyayla bu kadar barışık olmamakta fayda var sanki.

    sanat eserlerine saldıran insanlarsa bence eleştiriyi değil, övgüyü hak ediyor. suyun taksiminin sorun olduğu yerde ben kimsenin sanatsal bir merak peşinde koşacağını düşünmüyorum. bu aktivistler de bunu vurgulayan genç kardeşlerimiz sadece :) söylenen sözü söyleyen kişiye olan duygusal yakınlığımızdan bağımsız düşünebilmeliyiz bence. bu aktivistlere de daha merhametli yaklaşmak bence bizlere daha çok yakışacaktır :).

    ama isterseniz daha detaylı bir biçimde bu meseleyi (bkz: sanat aktivistleri neyi yanlış yapıyor?) başlığında konuşabiliriz.

  • thales'e göre arkedir. kimyaya göre h2o.

    ama ben bambaşka bir şey hakkında konuşmak istiyorum. ilk bilinçli insanların su ile olan ilişkilerini düşünmek güzel bir egzersiz değil mi sizce de?

    3 gün su bulamıyorsan, ölüyorsun. pubg çocuk tiyatrosu kalır bunun yanında. bugün firmalar yahut devlet olmazsa suyu nereden bulacaksın?

    özgürlük tartışmaları almış başını giderken suya ulaşımı dolaylanmış insanın cyborg'lük hayalleri kurması ne anlama geliyor? serap görmekten kurtulmak yerine sanki seraplar gerçekmiş gibi mi davranmaya başladık? ya da daha kötüsü seraplar artık gerçekten gerçek mi? (bkz: jean baudrillard)

    suyu bulursan susamışlar, ateşi bulursan ateşi sönmüş zavallılarla ölümüne dövüşmek zorundasın. kurtlar, aslanlar, tilkiler ve ayılar da cabası.

    su bulununca, yemek bol olunca insanlar mağaraların duvarlarına resimler çizmeye başlıyorlar. biz ise ölüm kutularında özgürlük manifestoları yazıyoruz. sanat yapmamak için yemek ve suya ulaşamamanız dışında bir bahane yok.

    içinden su akan bir mağara bulduğunda en büyük dedelerimizden biri dans etmeyi icat etmiş olabilir.

    su dünyanın en underrated metasıdır. fiyatının düşük olması onun kıymetini unutmaya sebebiyet veriyor. su kaynakları hakkında halkı daha iyi düşündürmek gerekiyor.

    su ya serindir ya da eski. hayatı yaşamayı gerçekten sevenler suyu soğuk içerler.

    bir bardak su vermemek mesela, ahlaksızlıkların en büyüğüdür. richard rorty örneğin, yapabileceğimiz en büyük kötülüğün acımasızlık olduğunu söyler. ancak acımak her zaman en iyi strateji değildir. bu da kötülük sorunu üzerine düşünmemizi gerekli kılar.

    (bkz: kötülük sorunu)(bkz: kötülüğün sıradanlığı)

    su çok olunca da rahatsız eder, en güzelin sınırını bilmeyi yani, sevmeyi-sevilmeyi öğretir.

    22 mart su günü'nüz kutlu olsun!

  • modern çağın ve günün teknolojisinin getirisi tabi ki cyborg hayalleri olacaktır, olmalıdır da. seraplar çoktan gerçek oldu. suyun taksimi üzerine kafa yormak ise ilkelliktir. iklim aktivistlerinin yaptığı vandallıklar bu fikrimi destekliyor bence. örneğin inci küpeli kıza kafasını yapıştıran aktivist
    örneğin van gogh tablosunu boyayan aktivist
    ha gün gelecek geçmişe dönüş yaşanacak su kaynaklarımız tükendiğinde. işte o zaman ilkelleşeceğiz. ya da aklımızın ucundan bile geçmeyen yöntemlerle su sorunu çözülecek; çocuklarımız da siborglarla takılacak.