• süleymaniye kürsüsünde manzumesinin bir kısmında rastladığım hayret verici olay, şiirin bir parçası şöyle...

    "sorunuz şimdi, japonlar da nasıl millettir?
    onu tasvire zaferyâb olamam, hayrettir!

    şu kadar söyleyeyim: din-i mübinin orada,
    ruh-u feyyazı yayılmış, yalınız şekli: buda.

    siz gidin, safvet-i islam'ı japonlarda görün!
    o küçük boylu, büyük milletin efradı bugün,

    müslümanlıktaki erkanı siyanette ferid;
    müslüman denmek için eksiği ancak tevhid.

    doğruluk, ahde vefa, va'de sadakat, şefkat;
    acizin hakkını i'laya samimi gayret;

    en ufak şeyle kanaat, çoğa kudret varken;
    yine ifrat ile vermek, veren eller darken;

    kimsenin ırzına, namusuna yan bakmayarak,
    yedi kat ellerin evladını kardeş tanımak;

    "öleceksin" denilen noktada merdane sebat;
    yeri gelsin, gülerek, oynayarak terk-i hayat,

    ihtirasat-ı hususiyyeyi söyletmeyerek,
    nef'-i şahsiyi umumunkine kurban etmek...

    daha bunlar gibi çok nadire gördüm orada.
    ademin en temiz ahfadına malik bir ada.

    medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle...
    o da sahiplerinin lahik olan izniyle.

    dikilip sahile binlerce basıret, im'an;
    ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!

    garbın eşyası, eğer kıymeti haizse yürür;
    moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!

    gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız;
    herkesin sandığı meydanda, bilinmez hırsız."

  • hayret verici bir övgü.

    bu japonlar bu satırlardan 25 sene sonra nanjing'de 300.000 sivili öldürüp 20.000 kadına tecavüz edecek olanlar değil sanırım.

    (bkz: nanjing katliamı)
    (bkz: unit 731)