insan hürriyeti düşünürken güzeldir
elinde ne var ağa?
ne olsun cıngıl mıngıl.
ne saklıyorsun öyle torbanda?
ne olacak pestil mestil.
ne var ki yüreğinde ışıldar durur?
benim mi? sevda mevda
de bana de düşünüyorsun?
ne olsun? hürriyet boyuna!
-
-
su yanındaki parklar
başlar yalnızlık ve gece,
önce denizden.
ya parktayız, ya meyhanede;
bir parça daha harcarız gençliğimizden... -
saate bakmak
varsın her şey sonraya kalsın
sonraya, en sonraya
sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil. bir papatya ne kadar uzağı
görebilirse
o kadar yakın kalplerimiz birbirine. -
yengeç gibi
[...]
giyinir giyinir mehmet
kısacık bir don
upuzun gömlek üstü resimli
yengeç gibi yan yan
şu var ki o da insan
değişmek onun harcı
aynı yer hep aynı yer
biraz soğukça değil mi?
yepyeni gıcır gıcır
bir yer ki görmedik biz
hep böyle işlerle uğraşır
nedense bizim aklımız
akılla dünya değişmez
akılla dünya değişir
akılla ne tuhaf akılla
işimiz ölüp gitmektir. -
basarak geçeceğiz yeniden
yeniden yeniden yeniden
daha öfkeli
yenikken bıraktığımız ayak izlerimize. -
hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmıyor
hiçbir zarf üçbeş satıra
ne zaman yanyanayız işte o zaman
doyamıyoruz tenlerimizin bitmez tükenmez sorgusuna.
bırakmak bırakılmak demeyelim
durmadan yer değiştiriyor anlamlar da
ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden
sanki kış aylarında bir uçurumda.
anlarım sedir ağacının dilinden
ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
o öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız çocuğuyla.
hepsini biliyorum, hepsi aklımda
hepsi de hiç kımıldamayan bir duman gibi havada.