m.ö.500-428 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen yunan düşünür.
anaksagoras, empedokles'in (bkz: empedokles kimdir?) yaklaşımını olduğu gibi benimser ama onun dörtlü varlık yaklaşımı yerine, bütün var olanların, adına spermata dediği, öncesiz sonrasız, sonsuz sayıda küçük öğeden oluştuğunu öne sürer. şeyler, kendilerinde baskın olan spermatik öğeye göre şekillenmiştir. bir nesnenin temel karakterini veren şey, ondaki baskın parçacıktan başka bir şey değildi. ancak onun da yanıtlamak zorunda olduğu bir soru vardı: spermatalar nasıl ayrılıp birleşiyordu? burada empedokles'ten yeniden ayrılan anaksagoras, sevgi-nefret ilkelerinin yerine tek bir hareket ettirici ilkeyi geçirir: nous; yani zihin ya da an. nous, evrendeki bütün hareketin kaynağıdır ve o, spermatadan oluşan evrenin dışında yer alır. o, kendinde bir birliktir. her şeyin dışındaki bu yönetici güç, evreni kendinde bir ereğe (telos) göre biçimlendirir.
anaksagoras'ın not edilmesi gereken bir diğer önemli özelliği, sokrates'ten de önce, dinsizlikle suçlanıp görüşlerinden ötürü yargılanan ilk filozof olmasıdır.(bkz: sansür nedir?) büyük olasılıkla, nasıl sokrates'in yargılanmasının arkasında siyasal nedenler, iktidar mücadeleleri varsa, anaksagoras da pericles'in (bkz: pericles kimdir?) dostu olduğundan, pericles'i yıpratmak isteyenler kendilerine hedef olarak anaksagoras'ı seçmişlerdir. yargılamanın nasıl tamamlandığı hakkında birden çok rivayet vardır; ancak anaksagoras, sokrates'in yapacağını yapmıyor ve ikinci ana vatanım dediği atina'dan salimen ayrılmayı başarıyor (kimi kaynaklara göre sürgüne gönderiliyor). bu kaçış da büyük olasılıkla başka bir ilke vesile oluyor. anaksagoras, atina'dan anadolu'ya geçiyor; çanakkale'nin lampsakos bölgesine (lapseki) yerleşiyor ve burada, yine kimi kaynaklara göre, büyük bir saygınlık içinde ömrünü tamamlıyor.
ölümünden sonra adına bir sunak yapıldığı gibi, belki de tarihin ilk çocuk bayramı da, onun vasiyeti uyarınca kutlanıyor. vasiyeti uyarınca her ölüm yıldönümü çocuklar için oyun, tatil ve şenlik günü olarak kutlanmaya başlıyor.
son olarak, anaksagoras'ın içinde yaşadığı coğrafya ve toplumla ilişki kurma biçiminin de yunan dünyasının alışık olmadığı tarzda geliştiğini belirtmek gerekir. yurttaşlık-insan olma ve polis ilişkisi, yunan'da özellikle sokrates'in ölümü seçmesiyle tipik olarak örneklenebilir. ölüm cezasından kurtulmak için polisten kaçtığı an polisle olan sözleşmesini bozacağını, bunun da kendisini adeta insanlık dışına düşüreceğini savunan sokrates'in tersine anaksagoras için, her yer "birdir." ana yurdundan uzakta öleceği için hayıflanan birine, "hades'e inen yol her yerde birdir," diye karşılık verirken, atina'dan uzaklaşmasıyla atinalılardan yoksun kaldığını söyleyen birine de "onlar benden yoksun kaldı," der; ülkesinin sorunlarıyla hiç ilgilenmediği serzenişine ise, gökyüzünü göstererek "sus" diye karşılık verir, ülkemle çok yakından ilgileniyorum."
o, kendi sözleriyle ayı, güneşi, gökyüzünü incelemek ve gözlemek için doğmuştur. dolayısıyla gökyüzünün altındaki şeyler, onun için bir ayrımcılık vesilesi yaratmamaktadır.
kaynak
ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları. sf.63.64.
hoş: tümü
|
bugün
başlıkta ara