• rehberimi kaybetmiş gibi hissettirmiştir bana kendimi.

    uykusuz dergisi ile başlamadı aslında maceram, penguen'in 650.000 tl olan 17. sayısıyla başladı. orta okulda olduğum için haftalık çıktığını bile anlamadan, hatta ersin karabulut'un sandık içini bile "çok yazı" olduğu için okumadan neredeyse her gün okulun karşısındaki süpermarkete gidip yeni sayı geldi mi diye bakardım. bir kaç sene sonra sayılar birikmeye başlayınca annem otisabi'nin benim "ahlakımı" bozacağını düşündüğü için ilk sayılarının hepsini çöpe atmıştı.

    lisede artık derginin haftalık çıktığını ve gününü biliyorum, yazar çizerleri tanıyorum ve her hafta dergiyi elime alıp en diplerine kadar okuyorum. yetmiyor penguen'in eksik sayılarını tamamlıyorum, kemik, lombak ne varsa elimdeki öğrenci harçlığından biriktirip onlara yatırıyorum. nietzsche'yi orada görüyorum ilk defa, bir umut sarıkaya köşesinde. hemen gidip kitaplarını alıyorum. yıllar sonra üniversiteden mezuniyet tezimi nietzsche üzerine yazacak kadar etkiliyor beni.

    çirkin ve kısa boylu bir çocuğum lisede. güldürmeye çalışıyorum kızları beni sevsinler diye. genelde işe yaramıyor. şakalarımı mizah dergilerinden çalıyorum. "ekmeklerini yiyorum" yani. onların toplum eleştirilerini süzüyorum, edebiyat derslerinde hoca hikaye yazın deyince "benim de söyleyeceklerim var" köşesini deftere yazıp sınıfta okuyorum. insanlar şok oluyor. kadın erkek ilişkilerinde, politikada, sosyal hayatta komik durumların ve komik durumlara düşenlerin maceralarına bakarak o komik durumlara düşmemeye çalışıyorum. mizah eğitiyor beni. her hafta alıyorum, tek bir sayısını bile kaçırmıyorum, erasmus'ta bile kız arkadaşım mektupla gönderiyor bana sayılarını bir kaç ayda bir. tam 20 senedir günleri penguen-uykusuz dergisinin hediye takvimlerinden takip ediyorum. çok arkadaşım yok hele oturup konuşabildiğim kimse yok. param çok az çıkıp dolaşamıyorum. her hafta perşembe gününü bekliyorum.az paramla alabildiğim en güzel şey. çok az paralı bir insanın hayatını güzelleştirebilecek bir şey. üniversiteye istanbul'a geliyorum, üniversiteli olmak benim için kadıköy vapuru'nda uykusuz okumak.

    sonra eksilmeye başladı kadro. en sevdiklerimiz ayrılmaya başladı. uğur gürsoy istisnaen çizmeye başladı, umut, ersin, yiğit komple gitti. 2021-22'de iyice dağıldı kadro. bana sorarsanız çok iyi yetişen bir yeni jenerasyon vardı ve aslında epey iyilerdi. cihan ceylan ve cihan kılıç dergiyi en keyifli hale getirenlerdi. ömer göksel yükselen bir yetenekti, yutuber olsa dahi nisan hakan ara sıra çiziyordu. ender yıldızhan bir görünüp bir kaybolan bir yetenek gibiydi. özer aydoğan, kubilay odabaş kadroya katılmıştı. cem güventürk artık genç kızların melankolik sevgilisiydi. deniz göktaş'ın rüştünü ispatlaması uykusuz'un onu kabul etmesiyle gerçekleşti bence. uykusuz toplumda birbirimizi tanımamız için en güzel yeşil sakaldı. ben hiç mizah dergileriyle içli dışlı olup kötü olan bir insana denk gelmedim.

    son sayısı 13 lira. kimse 13 liraya daha çok eğlenceyi satın alamaz. buna rağmen yetmedi. çizerlerin instagram'da karikatürlerini gördükçe hoşuma gidiyordu aslında herkesin artık biliyor olması, çizerler üzerine konuşabileceğin daha geniş bir çevrenin olması. işlerin buraya geleceğini nasıl tahmin edebilirdim ki?

    canım yanıyor gerçekten. kılavuzumu kaybetmiş gibi hissediyorum. gözlerim doluyor. ben hala her sayısını alıyorum. 2002'de başladığım mizah dergisi alışkanlığım uykusuzla birlikte ölüyor. 20 sene. leman'ı hiç sevmedim komik olmaktan çok politik olmaya çalışıyor gibi geldi bana. kafa bavul falan aynı ligde bile değil zaten.

    64'ü, fermuar'ı, ciciyi, para tuzağı'nı da sektirmeden takip ediyordum kapanmadan önce. ama uykusuz kapanmaz gibi geliyordu bana, devletin batmaması gibi bir şey bu. uykusuz da kapanırsa ne kalacak geriye? işte bugün oradayız. geriye hiçbir şey kalmadı. sadece bir dergi değil zira kapanan daha çok bir "basılı mizah dergisi geleneği". online dergiler takip etmek istemiyorum, mis dergisine hala erişemedim mesela. bilmiyorum çok mu uzatıyorum ama hiç arkadaşım ölmemişti benim daha önce. bu haberle ilk defa yakın bir arkadaşım öldü.

    bu akşamı yas tutmaya ayıracağım.

  • bir kaç gündür görüp, sürekli görmemiş gibi yaptığım haberdir.
    kendimi penguen, uykusuz gibi mizah dergilerini görmüş biri olarak son derece şanslı sayıyor ve bu haberi;
    bu derginin ve yeni mizah dergilerinin, en azından seçim sonrasında tekrar çıkacağını duyduğumda 'oh beee, çok şükür' diyeceklerim listesine ekliyorum.