1 entry daha
  • 2

    insan türünün zamana yayılması diğer canlıların aksine -en azından bildiğimiz kadarıyla- bir kaç sıçrama ile belirlenmiştir. bu sıçramalardan ilki insanların en güçlü yırtıcı gruplarından bile çekinmelerine gerek kalmayacak şekilde örgütlenmeleri ile tanımlanır. bu sıçrama ile birlikte insanlar yeryüzünde görebildikleri herhangi bir diğer canlı türünden üstün olduklarını fark etmişlerdir. ateşin keşfi bu dönemin esas dönüştürücü gücü olarak görülebilir. ateş, sapiens popülasyonuna diğer popülasyonlar karşısında aleni bir avantaj kazandırmıştır. insanlar artık sadece algılayamadıklarının tehdidi altındadırlar. ilkel dinlerin doğuşunu da bu dönemle ilişkilendirebiliriz.

    ikinci büyük sıçrama ise insanların yeryüzünü kendilerinin üstünde hak sahibi olduğu bir bütün olarak algılamak yerine çeşitli alanları belirleyerek yerelleşmeleridir. bu durum tarımın icadı ile zorunlu bir şekilde bağlantılı değil, bilakis tarımsal devrimin ortaya çıkmasının en önemli sebebidir. insanlar avcı toplayıcı gruplar halinde yaşarken sürekli yeni yerlere doğru hareket etmiyorlardı, bilakis bugün dahi örneklerini görebileceğimiz şekilde belirli dönemlerde belirli alanlar arasında hareket ediyorlardı. tarım bu belirli alanlar arasında hareket eden insanların fark ettikleri patternleri kontrol altına almak için girişmiş oldukları deneyler neticesinde ortaya çıkmış ve yerleşmiş olmalıdır.

    tarım alanları etrafında tutunmayı başaran akraba grupları avcı toplayıcı gruplara göre düzenli beslendikleri ve daha az riskli yaşamlar sürdüklerinden daha avantajlıdırlar ve bu avantaj kendilerinden haberdar olan grupların kendilerine katılmaları yahut kendilerine saldırmaları olgularını yaratır. bu katılım-çatışma tarımsal üretim yapanların da işine geldikçe ya da onlar tarafından lehlerine olacak şekilde örgütlenebildikçe devam eder. gruba katılımın oranını ayarlayanlar yerleşikler olduğu için yerleşik akraba grubunun ortak ahlakı bir kültür olarak sivrilmeye başlar. marksizm göçer toplumlar ve tarım toplumları arasında kategorik bir ayrım yapsa da bunun mantıklı bir temelini bulmak zordur. sürekli hareket halindeki bir grubun bir inek sürüsünü evcilleştirmeyi nasıl başaracağı bir soru işaretidir. bu noktada dikkat edilmesi gereken şey göçer grupların tarımla uğraşma yoğunluklarıdır. onların da stabil evleri barkları kendilerine yurt belledikleri alanları vardır. ancak yaşadıkları coğrafya daha düzenli bir besin kaynağı olarak hayvanları öne çıkardığından tarımı ikincil bir uğraş olarak görmektedirler. bu sebeple aralarında kategorik ya da kültürel farklılık üzerine büyük bir anlatı inşa edilecek derinlikte değildir. yine bu bağlamda habil ile kabil'in hikayesinin bu farklılığı yansıttığını iddia eden yorumlar kavganın bir kadın üzerinden çıkan versiyonunu görmezden gelmeye meyillidir. sınıf çatışmasına varmadan önce sapiens türünün çözmesi gereken yeterince çatışma vardır. kültürel farklılık bir gruba katılmaya çalışanlarla o grubun doğal üyesi olanlar arasındadır.

8 entry daha