• kendinden geçmiş bir biçimde güvercinlerini keyifle izleyen bugünün kuşbazlarlarını izlerken aklıma augurlar gelir. augur, eski roma'da rahiptir. en önemli görevi augury pratiğidir. yani kuşların davranışlarını izleyerek kehanetleri belirler.

    "şu mevsimde şu kuş şöyle uçarsa şöyle olur", "baykuş şu saatte şöyle öterse biri kesin ölür" gibi çıkarımları yaparlar. (bkz: pseudoscience nedir?)

    savaşa da augurlarla beraber kutsal tavuklar götürülür. bununla alakalı meşhur bir hikayeyi anlatayım. pön savaşları'nın birinci perdesinde sicilya yakınlarında bir deniz muharebesi olmak üzere*. kumandan publius claudius pulcher saldırı emrini vermeden önce, augur'dan kutsal tavukları salıp muharebenin kaderini öğrenmesini istiyor.

    augur tavukları salıyor ve dikkatle herkes tavukları izlemeye başlıyor. tavuklar önlerindeki yemleri yerlerse iyiye işaret, yok yemezlerse; saldırıdan iyi bir netice alınamayacak. tavukları biraz bekliyor, gözlüyorlar. ancak tavuklar önlerine serpilen yemi bir türlü yemiyorlar. kumandan pulcher eline geçen galibiyet fırsatının sabırsızlığıyla takiyeyi bırakıp "hay kutsal tavuk gibi kanadını sikeyim, aç değillerse belki susamışlardır" diyerek tavukları denize fırlatıyor.

    coşku-kuşku arası bir hisle saldırıya başlayan roma donanması kartacalılar tarafından hiç ediliyor. 20.000 adam ya öldürülüyor, ya köleleştiriliyor. roma devleti bu savaştan sonra yedi yıl boyunca denizlerde adamakıllı operasyon yapamayacaktır.

    "augury şakaya gelmez"

    not: muharebenin en güvenilir aktarıcısı polybius'un aktarımlarında bu tavuk meselesi yok, zaten muhtemelen böyle bir vaka hiç yaşanmadı. (bkz: se non e vero e ben trovato)