5 entry daha
  • ek bölüm muhafazakarlık

    bu bölümde dinçaslan muhafazakarlığın belirleyicisi olduğunu iddia ettiği din ile şu şekilde hesaplaşıyor: "bu kitabın tamamı dini düşünce tarzının reddedilmesi ve din olgusunun düşüncenin değil, inancın düzleminde tahdit edilmesi gerektiğini savunmak için yazıldı."

    son yüz yıldır sekülerlerin çabaladığı şey. dinin kendi alanında tutulması. bu konudaki görüşlerimi üçüncü ve dördüncü bölümde yazdım ancak burada da kısaca açıklamak isterim. din, görüşlerden bir görüş, inançlardan bir inanç olduğu anda din olma vasfını kaybeder. dini din yapan şey onun mantıki sınırları, argümanlarının sağlamlığı, insan hayatına olan katkıları vs. değildir. din tüm sorunları tüm zamanlar için kendinden başka bir kaynağa gerek duymaksızın çözer. dinin büyüklüğü buradadır. dindar kimsenin düşünmesine gerek kalmaz zira tüm yanıtların olduğuna inandığın andan itibaren soruşturma ancak bir retorik mesele haline gelir. (bkz: caner taslaman) caner bey'in "göya" bilimsel araştırmaları hakikati öğrenmek için değil, bir savı kanıtlamak istemektedir.

    dinin muhafazakarlığın belirleyicisi olma meselesi de bu açıdan bakıldığında gücünü yitirir. öncelikle muhafazakarlık hakkındaki şu çalışmayı hatırlatalım "the cognitive functioning of individuals with stronger endorsement of right-wing and prejudiced attitudes
    has elicited much scholarly interest. whereas many studies investigated cognitive styles, less attention has been directed towards cognitive ability. studies investigating the latter topic generally reveal lower cognitive ability to be associated with stronger endorsement of right-wing ideological attitudes and greater prejudice."(1)

    sapolsky'nin durumu okuması ise biraz daha sert sayılabilir: "one particularly thorough demonstration of this involved more than fifteen thousand subjects in the uk and united states; importantly, the links among low ıq, rwa, and intergroup prejudice were there after controlling for education and socioeconomic status. the standard, convincing explanation for the link is that rwa provides simple answers, ideal for people with poor abstract reasoning skills."(2)

    devamında ise:"özet geçmek gerekirse ortalama olarak sağcılar (burada muhafazakar anlamında kullanılmış) belirsizlikten daha .ok endişe duyuyor, daha güçlü bir kapalılık istiyor, yenilikten hoşlanmıyor, yapı ver hiyerarşiye yatkınlar, koşulları tehditkar görmeye hazırlar ve empati konusunda daha dar görüşlüler. (3) yani aslında muhafazakar dediğin toplumun çaresiz ve korkak kesmidir. bu kesmi dinden kurtarırsan burçlara saplanır, oradan kurtarırsan vegan-budistliğe saplanır. mesele muhafazakarlığın düzeltilmesi değil, muhafazakarlığı yaratan yoksulluğu ve cehaleti ortadan kaldırmaktır.

    dinçaslan'ın önerisi ise daha optimist: "muhafakarlığı dinden soyutlayarak, dini inançlarla çelişen her türlü rasyonel tespite, iddiaya ve olguya, aynı zamanda her türlü sosyal gelişime, dönüşüme kategorik karşı olmak anlamından kurtarmak gerekir." ben burada fahiş bir yaklaşım hatası görüyorum. meselenin muhafazakar fikrin kendisinde değil, muhafazakarlığı yaratan sosyo-ekonomik şartlarda olduğu aşikardır. dinden soyutlanan muhafazakarlık bir başka cehalet kaynağı tespit ederek ona yaslanacaktır. dinçaslan'ın muhafazakarlığın kötü anlamı olarak saydığı şeyler muhafazakarlığı muhafazakarlık yapan şeylerdir. rasyonel tespite kategorik olarak karşı olmamak zaten muhafazakar olmamanın temelidir. muhafazakarlık rasyonel tespite güvenmemekle farklılaşır. ona göre bilim yanılabillir, rasyonalite akıl yürütmeler arasından bir tanesidir, en doğru olan değil. dinçaslan'ın belki biraz naif olarak dine yaptığı "görüşlerden bir görüş haline getirerek aslında onu bitirmek" eylemi, muhafazakarlarda tam olarak aynı şekilde bilimsel metoda karşı gösterilen yaklaşımdır. bilimsel metot bir şey bilmenin yollarından bir yoldur. ha vahiy, ha tarihsel kurallar, ha pozitif bilim.

    dinçaslan'ın son büyük argümanı da edmund burke'ün muhafazakarlığını tanımak ancak bu tip bir muhafazakarlığın ancak ingiliz toplumunda gerçekleşebileceğini söyleyerek şu an türk milliyetçiliği için muhafazakarlığın "henüz tercih edilebilecek bir seçenek olmadığı" yargısına varıyor. bu yargıya varılmasın beklenen ve kutladığımız bir şeydir ancak burke'un muhafazakarlığının thomas paine progresifliği ile birlikte düşünülmesi gerekir. burke'un muhafazakarlığı progresif fransız devrimciliğinin terör dönemindeki uygulamaları temelinde şekillenen bir itirazdır. bu itiraz antik ya da politik hürriyetin modern ya da sivil özgürlüğü ezmesine karşı ortaya konulmuştur. buradaki tartışmada thomas jefferson "the liberty of the whole earth was depending on the issue of the contest and . . . rather than it should have failed, i would have seen half the earth desolated. were there but an adam and an eve left in every country, and left free, it would be better than as it is now."(4) diyerek tarafını belli etmiştir. hürriyetçi bir dost olarak tanıdığım dinçaslan'ın da muhafazakarlığı bu özgürlük tartışmaları bağlamında yeniden düşünmeye davet etmeyi bir dostluk vazifesi olarak görüyor ve metni okumayı sonlandırıyorum.

    umarım dinçaslan kitabın son sözünde şöyle söylüyor: " elbette bu katkı[kitabın kendisi ve anlamı] bütün sorunları çözecek ve bir anda milliyetçiliği arzu ettiğimiz seviyeye getirecek değildir - muhtemelen kendisi eksiklik ve hatalarla doludur. ancak benden başkaları ve bencen sonrakiler için bir işaret, en azından bir ilham kaynağı olursa, derlediğim bilimsel hakikatler ve yaptığım yorumlar yeni düşünceleri tetiklerse, vazifemi yerine getirmiş olacağım".

    ben de bu seri ile tam olarak haklı ve gerekli bulduğum bu vazifeye naçiz bir katkı sağlamaya, tetiklenen düşüncelerimle yeni düşünceler tetiklemeye çalıştım. en başta da söylediğim gibi türkiye'nin eli kalem tutanları arasında hakiki bir entelektüel ortam yaratmak tüm bu çabaların bir neticeye ulaşması elzemdir. üzerine konuşulmamış, tartışma yaratmamış, karşı çıkılmamış ve desteklenmemiş, hasılı, yurttaşa daha iyi bir yaşamın mümkün olduğunu ve bu yaşamın ancak yurttaşın kendi entelektüel ve politik eylemlerinin bir neticesi olduğunu hissettirememiş teori, anlamsızdır.

    umarım bu değerli çalışma türkiye'de hakettiği ilgiyi görür ve müreffeh bir türkiye'nin anahtarının bu samimi ve kapsamlı çalışmaların sayesinde kurulabileceği geniş kitlelerce anlaşılır.

    kaynak
    1- çalışmanın doi'si
    2-sapolsky, r. m. (2021). davranış: en iyi ve en kötü haliyle insan biyolojisi. pegasus yayınları. sf. 442
    3- a.g.e.446
    4-dijn, a. de. (2020). freedom: an unruly history. harvard university press.sf.267