son oylananları (25) - sayfa 2

başlık listesine taşı
  • ali babacan

    deva partisi ilk kurulduğu zamanlarda samimiyetine ve yetkinliğine güvendiğim bir insandı. ne zaman ki şu tweeti attı, o zaman hakkındaki düşüncem tamamen değişti.

    çünkü "değerli alim" dediği kişinin değerli ilmi aşağıdaki gibidir.

    "kızlar katiyen ortaokul, lise üniversiteye gitmez. bunun fetvası yoktur. siz melek gibi kızlarınızı çocuklarınızı nasıl o gibi yerlere teslim edersiniz? kızlarımızın tek gideceği yer kız medreseleri vardır. oraya gidecekler. hiç erkekle işleri yoktur."

  • zugzwang nedir?

    almanca hamle yapma mecburiyeti anlamına gelen satranç konseptidir.

    bu durum özellikle oyun sonunda ortaya çıkar. bir pozisyona zugzwang denmesi için gereken koşul ise şudur:

    oyun öyle bir pozisyondadır ki yapılacak herhangi bir hamle, hamleyi yapan kişinin pozisyonunu daha kötü hale getirecektir. bazı koşullarda (tahtada sadece iki şah bir kale kalması gibi) rgalibiyet ancak rakibi zugzwang'a zorlamakla mümkündür.(1)

    friedrich saemisch ve aron nimzowitsch arasında kopenhag'da oynanan 1923 tarihli oyunda ise böyle bir pozisyona oyunun ortalarında ulaşılmıştır. meraklısı için oyunun incelenişi bu linkten gidilecek bağlantıda.

    bu kavram neden sanata veya özellikle psikoloji bilimine taşmamıştır merak içindeyim.

    kaynak:
    1- müller, karsten; pajeken, wolfgang (2008), how to play chess endings, gambit publications

  • düğün yapmadan evlenmek

    maliyetler sebebiyle gittikçe popülerleşen evlenme biçimi. çevremdeki kişiler evliliklerini genelde nikah sonrası genişletilmiş bir after party ile kutluyorlar.

    hem geleneksel düğünlerin maliyetinden kaçılıyor, hem de herkesi mutlu etmek için gergin geçen samimiyetsiz ortamlardan. yaşlı ve çocukların merasime katılmaması ve gençlerin gönlünce eğlenmesini ayıplayamaması da bir etken olabilir.

  • !dinsizlerden dinlilere sorular

  • !irfan can't kahveci

    başlığı kesme işaretli açabildiğime pek sevindim

  • hacer koç

    ifadelerin doğru olup olmadığını kontrol edebilecek dinler tarihi bilgisine sahip değilim. ama bu beyanların neden kamu barışını bozduğunu anlamıyorum. birisi için kutsal olan, diğeri için olmayabilir. görüşünü yazan insana "bu zırvadır" diyebiliriz.

    fakat görüşünü yazan insanı hapsetmemeliyiz. birçok müslüman, "cahiliye devri" araplarına kötü gözle bakıp aşağılıyor. putlarından kötü söz ediyor, ileri gelenlerinden birini "cahilliğin babası" diye anıyor.

    islam öncesi arap panteonunu kutsal gören biri olsam, bütün müslümanların hapse mi atılması lazım? tengriciliği (toplumda hala az da olsa varlar) din olarak yaşayan insanlara müslümanların bakışı da kamu huzurunu bozuyor mu?

    ateistlerin katlini bile vacip gören kişiler hapse atılıyorlar mı? örneğin said nursi külliyatında bir yerde "mürtedin hakk-ı hayatı yoktur" yani, "müslümanlıktan dönenin yaşama hakkı yoktur" gibi bir ibare geçiyor. bu kişinin müritleri dernekleşip, vakıflaşabiliyorlar da, kendince bir eleştiri yapan herhangi bir insanın mı milli birlik ve beraberliğimize halel getireceğinden çekiniyoruz?

  • ya sev ya terk et

    bu jingoistik sloganın ilk kullanıldığı yeri tespit etmiş olabilirim. d. a. knuppenburg adlı bir memurun, 1901 yılında basılmış, "qualifications essential to be the successful farmer" isimli kitabında geçiyor .

    "to be successful, ı say, he must first, love his occupation. so, on this point, ı would say, love it, or leave it."

    "başarılı olmak için, insanın mesleğini sevmesi gerekir. böylece, diyebilirim ki; ya sev, ya terk et.

    şovenist kullanımı da 1921 yılında colorado'lu kongre üyesi william valle tarafından, göç komisyonunda çalışırken gerçekleşiyor.

  • !anarsist vs vecihi satranç maçı

  • !olmuşum helikopter

  • türkiye'de havacılık nasıl gelişti?

    havacılığın gelişimini kabaca iki kısıma ayırabiliriz: wright kardeşlerin 17 aralık 1903'teki meşhur uçuşu öncesi ve sonrası. daha önce de insanoğlu -kısa süre de olsa- havada durabilmenin/dolaşabilmenin çeşitli yollarını buldu (planör-balon vb.).

    fakat wright kardeşlerin deneyini önemli yapan, sabit kanatlı ve motorlu bir uçan aracın 3 eksende yönlendirilebilmesiydi. (1902 yılında 3 eksende yönlendirilebilen bir planörle uçmuşlardı)



    bu yönlendirilebilme sayesinde artık hava aracı, teknik kabiliyet ve yakıt sınırları hâla var olsa da, bu sınırları aşmaya daha yetenekliydi.

    wright kardeşler öncesi sabit kanatlı uçak denemeleri çok da geriye gitmiyor. örnek olarak, sapanla aynı prensibi kullanarak uçan alphonse penaud'nun 1871 yapımı uçağı veya buhar gücüyle çalışmaya çalışıp ancak 3-5 metre irtifa kazanabilen 1899 gustav albin weisskopf yapımı uçağı verebiliriz. (gustav hakkında çok türkçe kaynak yok, kendisi hakkında başka bir başlıkta detaylı bilgi vermeyi düşünüyorum.)

    fakat, motorsuz hava araçları hakkında elimizde azımsanamayacak kayıtlar var. bu denemeler ve icatlar bu yazının konusu değil, fakat bu denemelerin sahiplerinden bizim için önemli olan bir isim hakkında bilgi vermek isterim: hamidoğlu ismail, nam-ı diğer imam cevheri.

    otrar'da doğan bir kazak olan ismail, horasan-nişabur'a gelip burada dilbilim çalışmaları yapıyor. arapça sözlüğü 'vankulu lügatı' meşhur matbaacımız müteferrika'nın ilk bastığı eserdir aynı zamanda.

    1002 yılında yaptığı bir buluş sayesinde(maalesef teknik detay veya çizimler günümüze ulaşmamış) uçabileceğine kanaat getiriyor ve nişabur'da bir caminin tepesine çıkıp halkı etrafına topluyor, sesleniyor: "ey ahali, bu dünyada emsali görülmemiş bir eser keşfettim, gelecek insanlar için bir ilim tasavvuru nasip olmadı".

    ardından iki kanat sathına kollarını bağlıyor ve deneyine başlıyor. kanat satıhları maalesef imam cevheri'yi taşıyamamış, yere şiddetle çakılarak maalesef vefat etmiştir.

    günümüzde yaşasa belki de darwin ödüllerine layık görülecek bu kıymetli kişi, belki de günümüzdeki bilimsel metodun aşinası olsa, öncü bir alim olarak kayıtlara geçecekti.

    gelecek girdide başka bir talihsiz isimle devam edeceğim: doğulu siracettin.

    https://web.archive.org/...ige-ait-el-yazma-eserler/5018423
    https://web.archive.org/...d=354&cid=2518&spec=auth
    yalçın, o. (2017)türk hava gücü: kuruluşu, ilk seferleri ve yükselişi(1911-1950), iş bankası kültür yayınları, istanbul, sayfa 8.

« / 2