• bilimsel olanla, olmayanı ayırmanın önemli yollarından biri de akıl yürütmenin sonucunda varılan sonucun yanlışlanabilirliğidir. popper'in dimağımıza armağanı olan yanlışlanabilirlik her "insan"ın anlaması ve içselleştirmesi gereken bir konsept bence.

    carl sagan'ın the demon-haunted world kitabındaki meşhur garajımdaki ejder örneği yanlışlanabilirlik konseptini çok güzel açıklıyor.

    ' sana garajımda bir ejderha olduğunu söylüyorum. sen de garajıma gelip kendin görmek istiyorsun. garaja geldiğimizde ejdarhayı göremiyor ve diyorsun ki: "burada bir ejder göremiyorum."

    ben de, görünmez olduğunu söylemeyi unuttuğumu söylüyorum. "peki" diyorsun; "yere boya döküp ayak izlerini görebilir miyiz?"

    "sürekli havada uçtuğunu" ve "yere hiç basmadığını" söylüyorum. "pekala, ısı kamerasıyla bakıp tespit edelim, en azından ateşini görürüz" diyorsun. ejderin ve ateşinin yalnızca görünmez değil, ısısız da olduğunu söylüyorum.

    sprey boyayla ejderhayı boyamayı ve görünürleştirmeyi öneriyorsun. ben de ejderhanın boya da tutmayacağını söylüyorum.

    ve bu önerilere kaşı çıkışlarım böyle sürüp gidiyor...

    peki, bu yanlışlanamazlık, ejderin var olduğunu mu gösteriyor? yani, hipotezin çürütülememesi, ejderin varlığını kanıtlar mı?

    sınanamayan iddialar, karşısına kanıtlarla çıkılamayan önermeler geçersizdirler. her ne kadar bize ilham verip bir merak duygusuyla bizi heyecanlandırsalar da. '

    --

    başlıktaki şahane söz öbeğinin ortaya çıkışına gelelim.

    kritik aklı yücelten değerli bir teorik fizikçi olan wolfgang pauli'ye bir arkadaşı, eleştirmesi için bir makale veriyor. makaleyi inceledikten sonra pauli'nin tepkisi şöyle oluyor:

    "das ist nicht nur nicht richtig; es ist nicht einmal falsch!"
    "bunun için sadece 'doğru değil' demek yetmez. bu, yanlış bile değil."


    şiddetle önerilen okuma ve kaynak:
    karl popper - conjectures and refutations