en beğenilenleri (24) - sayfa 2

başlık listesine taşı
  • çerkes karadağ kimdir?

    sanat, tanıtım ve reklam fotoğrafçısı. 1953'te kars'ın kağızman ilçesine bağlı dibekkaya (eski adıyla havasor) köyünde doğdu. babası çocuklarını okutmak için şehre göçmeye karar verince ağrı'ya taşındı. ilk, orta ve lise öğrenimini ağrı'da tamamladı. 1973'te gazi eğitim enstitüsü resim bölümü'ne girdi.

    1971 yılından bu güne değin grafiker, reklam yönetmeni, yayıncı, tanıtım fotoğrafçısı, film denetçisi olarak çalıştı. kültür bakanlığı'nda belgesel film ekibinde görev aldı. panel, sempozyum ve açık oturumlara katıldı, konferanslar verdi. ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmalarına ve bienallere; türkiye'de ve yurt dışında birçok karma, ortak ve çağrılı sergilere katıldı. ulusal ve uluslararası fotoğraf ödülleri kazandı. dergi ve gazetelerde fotoğraf sanatı konusunda makaleler ve denemeler yayınladı.

    sanat dergilerinde, gazetelerde, radyo ve trt kanallarında sanatsal çalışmalarını konu alan birçok haber, röportaj ve belgeseller yayınlandı. başbakanlık, dışişleri bakanlığı, kültür bakanlığı, bazı türkiye büyükelçilikleri, basın ve yayın genel müdürlüğü resmi web sitelerinde çağdaş türk fotoğrafının önemli isimleri arasında gösterilmektedir.

    ödülleri:

    1969 türkiye liselerarası öykü yarışması,

    1973 tasvir gazetesi öykü yarışması, 1977 dyo resim yarışması, 1977 hey dergisi sanat takvimi,

    1977 ankara sanat sergileri/ resim,

    1977 ankara sanat sergileri/ fotoğraf,

    1978 ormancılar cemiyeti,

    1986 6. devlet fotoğraf yarışması,

    1986 le theatre dans l' art photographique 8 triennale ınternationale, gümüş madalya – yugoslavya,

    1989 birkenhead ınternational colour salon, honourable mention, ingiltere,

    1986 kültür bakanlığı devlet senaryo yarışması, "bir yalnız anıt", mansiyon,

    1987 uluslararası nasreddin hoca fotoğraf yarışması,

    1989 ifsak uluslararası fotoğraf yarışması ifod ödülü

    1990 fıap/ fotoğraf sanatı uluslararası federasyonu, afıap "artist of fıap" unvanı

    2000 çek cumhuriyeti devlet şeref madalyası

    2004 yılı ifsak yılın fotoğrafçısı

    fotoğraf albümleri:

    tanıdığım yüzler / faces ı know, baleylım, büyülü prag / magıc prague, ten öykülerı / skın storıes, sözde fotograf, görme kültürü ı., görme kültürü ıı. görme kültürü ııı. fotografcıyla dıyaloglar, ötekı yüz, ankara resım-heykel müzesı albümü, ilk dönem ressamları, bir yalnız anıt/ ishak paşa sarayı ve külliyesi – kültür bakanlığı ödülü,1986

    kitapları:

    sözde fotoğraf (2000, 2018), öteki yüz (2003), fotoğrafçıyla diyaloglar (2003), görme kültürü 1 (2004), görme kültürü 2 (2004), görme kültürü 3 (2004), fotoğraf nedir? (2016), fotoğrafın temel yapısı (2016), görüntüler evreni (2016), fotoğraf altyazıları (2016), kamera bakışı (2016), fotoğrafın yüzyılı (2016), fotoğrafçıyla diyaloglar (2016), fotoğrafta anlam ve anlamlandırma (2016), fotoğrafta anlam ve anlamlandırma (2016), fotoğrafın derin anlamı (2016), görüntü büyücüsü (2016), fotoğrafta sanatsal kompozisyon (2016).

    kaynakça:

    çerkes karadağ (kagizmanlilar.com, 06.04.2019), çerkes karadağ (artyevents.org, 06.04.2019), çerkes karadağ kitapları (idefix.com, 06.04.2019).

  • atilla yayla, kemalizm, türkiye ve liberalizm

    sabah kahvesiyle, soluksuz okuduğum bir yazı olmuş.
    bu yazıyı yazan ellerine, üzerine düşünmüş kafana sağlık sevgili kardeşim.

  • çoklu evren modeli ile ilgili

    çoklu evren modeli veya pilot dalga teorisi gibi kuantum mekaniğinin bazı yorumlarında, atom altı bir parçacığın herhangi bir etkileşimden geçtiği her seferde paralel evrenler oluşabilir. peki bu evrenlerle bir gün karşılaşmamız mümkün mü?

    zaman ve uzayda var olan sonsuz sayıda paralel evren tam bir bilimkurgu konusu. ama gerçekte böyle paralel dünyalar var mı ve günün birinde keşfetmemiz mümkün mü? bazı fizik teorilerinin -en azından kuantum düzeyindeki bazı fizik teorilerinin- paralel evrenlerin varlığına izin verdiğini biliyoruz. ama elbette teoriler teori olarak kaldığı sürece bir ilerleme kaydetmek de pek mümkün değil.

    çoklu evren modeli ve pilot dalga teorisi gibi kuantum mekaniğinin çeşitli yorumlarında evren, kuantum dalga fonksiyonu olarak bilinen tek bir dev denklemle tanımlanabilir. evrenin herhangi bir yerinde bir kuantum (veya atom altı) süreç meydana geldiğinde, bu dalga fonksiyonu ikiye bölünür, yani sürekli olarak yeni paralel evrenler yaratılır. ancak bu teorilerin doğru olduğu hiçbir zaman ispatlanamadı ve geniş çapta kabul görmelerini engelleyen bazı önemli zayıflıkları var. bunlardan biri de ölçüm sorunu…

    kuantum mekaniği, küçük parçacıkların davranışını tanımlayan bir fizik dalıdır. bu mekaniğin gündelik yaşamımızdaki bir tuhaflığı, kimsenin bakana (gözlemleyene) kadar hangi sonuçları aldığından emin olamamasıdır. örneğin, fizik teorisinin kanonik yorumu, elektronların aynı anda birden çok durumda var olduğunu söyler. sonra bir gözlemci bir ölçüm yaptığında, elektron bu olası durumlardan sadece birini "seçer".

    bu fikir oldukça sinir bozucu, çünkü fiziğin bütün amacı, evrenimizdeki nesnelerin nasıl davranacağına dair tahminler yapmaktır. örneğin birisi size bir top atarsa, topun nereye gideceğini tahmin etmek için fizik bilginizi (mesela newton yasaları) kullanabilirsiniz. ama birisi size bir elektron fırlattığında bu elektronun tam olarak nereye gideceğini bilmenizin hiçbir yolu yok.

    bununla birlikte, kuantum mekaniği bize tahminlerde bulunmamız için bir araç veriyor: schrödinger denklemi. schrödinger denklemi, her parçacığa dalga fonksiyonu adı verilen bir şey atar ve bu dalga fonksiyonunun zamanla nasıl geliştiğini açıklar. kuantum mekaniğinin standart resminde, bu dalga fonksiyonu, insanlar onu aradığında parçacığı görme şansının nerede olduğunu açıklayan bir olasılık bulutudur. dalga fonksiyonunun yüksek değerlere sahip olduğu yerde, güçlü bir olasılık vardır ve düşük değerlere sahip olduğu yerde de küçük bir olasılık vardır.

    ancak, bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında bu standart resim bir sorunla karşılaşıyor. bakmadıkları zaman, dalga fonksiyonu schrödinger denklemine göre kendi kendine gelişiyor. ancak bilim insanları gözlemde bulunduklarında bu dalga fonksiyonu tabiri caizse "çöküyor" (aslında kayboluyor) ve parçacık olası konumlardan birinde görünüyor.

    bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında, parçacığın bir detektöre çarpmasıyla başlayan ve beyinlerinde hareket eden moleküllerin az önce ne olduğunun bilinçli olarak farkına varmalarıyla biten bir dizi dolaşıklığı tetikliyorlar. ancak karışıklıklar burada da bitmiyor: evrendeki her parçacık, diğer tüm parçacıklarla karışarak, kozmosun tamamını bir çırpıda tanımlayan tek bir evrensel dalga fonksiyonuna yol açıyor.

    ama evrensel bir dalga fonksiyonuyla bile, rastgelelik, kuantum mekaniğinde hayatın bir gerçeği olmaya devam ediyor. örneğin bir ekrandan bir elektron gönderirsek ve bunun yüzde 50 yukarı veya yüzde 50 aşağı gitme şansı varsa, elektronun yükseldiği bir evren ve düştüğü bir evren bulunuyor. bu süreç bir kuantum çoklu evreni yaratıyor. esasen her etkileşim, bir düzeyde bir kuantum etkileşimi olduğu için, hayatınız boyunca yapabileceğiniz her olası alternatif seçimi içeren evrenler bulunuyor. aslında, tam şu anda bile sürekli olarak bölünüyorsunuz, her seçiminiz ve her hareketiniz ile kendinizin çoklu kopyalarına bölünüyor.

    burası, çoklu evrenlerin biraz daha tuhaflaşmaya başladığı bir yer, çünkü bölünmelere yol açan sadece bilinçli kararlar değil, her kuantum etkileşimidir. sadece bu makaleyi bir cihazda okuyarak bile, elektronik devrelerin içinde meydana gelen küçük, önemsiz kuantum detayları dışında tamamen aynı olan sayısız evrenin bölünmesini tetikliyorsunuz.

    bu idrak etmesi zor bir düşünce. ama daha büyük bir sorun var. insanlar bilinci kesintisiz olarak deneyimler ve beynin tüm duyusal girdileri bilinçli bir dünya deneyimine entegre etmesi zaman alır. ama sürekli bölünüyor ve parçalanıyorsak, kendi kimliğimizin tutarlı bir tarihini nasıl koruyabiliriz?

    bu zor bir soru. bunun ötesinde, bu fizik teorilerinin hiçbiri, evrenlerin bu bölünmesinin gerçekte nasıl gerçekleştiğini tam olarak açıklamıyor. bu bölünmeler ne kadar hızlı oluyor ve insanlar bunu neden fark edemiyor? ve insanlar, tüm bu bölünen evrenlerle kuantum mekaniğinin olasılıklarını nasıl kurtarıyorlar, başka bir deyişle, evrenler, her kuantum etkileşimiyle ne kadar bölünme üreteceklerini nasıl "biliyor"?

    bu sorular fizikçilerin aktif araştırma alanlarıdır, dolayısıyla kuantum çoklu evreninin gerçekten var olup olmadığı bugün net değil. eğer bu alanda yepyeni bir keşif yapılmazsa da uzun bir süre çoklu evrenlerin varlığından emin olamayacağız demektir.

  • türkiyede mutlaka görülmesi gereken yerler

    bu başlığı eski mesleği rehber olan biri olarak açıyor ve ilk öneriyi yapıyorum
    -kekova (antalya)

  • scooterların toplatılması

    eleştirsem mi haklı mı bulsam bilemediğim bir haber
    edit: kadıköy belediyesi scooter şirketlerini 23 ocak günü belediyeye davet etmiş

  • kaçak tramvay deneyi

    bilinç ve duyguların iletişim halinde oldukları konusu hiç şüphesiz hepimizin bildiği birşey.
    ancak beynimizde ki bazı bölümlerin nasıl iletişim halinde oldukları her zaman merak konusudur.
    örneğin beynimizin 'limbik sistemi' yani duygusal dürtüleri ve hafıza oluşumunu kontrol eden bölüm ile 'frontal korteks' yani beynimizin en son evrilmiş bölümü, bilinçli düşünmeden sorumlu olan bölgesi arasında nasıl bir ilişki kurulduğuna ve bu ilişkide bölümlerin kendi içerisinde nasıl bir ayrım olduğuna yönelik bir çalışmada;

    -harvard'dan joshua greene ve princeton'dan cohen yürüttükleri , çığır açıcı çalismalarda, beynin "duygusal" ve "bilissel" parçalarinin bir sekilde nasil ayristigini göstermislerdir.
    bunun için, felsefenin meshur "kaçak tramvay" problemini kullanıyorlar. bu problemde bir tramvay bes kisinin üzerine dogru gidiyor ve siz be kisiyi kurtarmak için bir kisiyi öldürmenin dogru olup olmadigina karar vermek zorundasiniz. problemin çercevesi burada belirleyici oluyor. bir versiyonda, kolu çekerek tramvayin makas degistirmesini saglyorsunuz. böylece beş kisinin hayatı kurtuluyor ama tramvay diger yoldaki bir kisiyi öldürüyor. ınsanlarin %70 ila %90% bunu yapacaklarini soylüyorlar. ıkinci senaryoda kisiyi kendi ellerinizle tramvayin önüne itiyorsunuz. boylece tramvay duruyor ama ittiginiz kisi ölüyor. ınsanlarin %70 ila %90% bunu asla yapmayacaklarini soylüyorlar.
    oranlar ayni ama kararlar tamamen farkli.-
    robert morris sapolsky-davranış

    kasıt olmaksızın kolu çekerek tramvayın yönünü belirleyen insanların beyinlerinde harekete geçen bölümler, su borusunu değiştirmek için alet çantasına baktığımızda karar verdiğimiz aleti alırkenki harekete geçen bölgeyle aynı. yani dorsal preforantal korteks(beyindeki en rasyonel,bilinçli,faydacı ve mantıklı kısmı).

    ancak birini kendi ellenizle bile bile öldürme fikri, kişilerde dorsal prefrontal korteksi, duygusal sözlerle harekete geçen bir korteks bölgesini, amigdalayı (başta korku olmak üzere duyguların denetiminden sorumlu bölge) ve yine prefrontal korteksin ventral bölümünü yani karar alma sürecinde duyguların etkileriyle ilgili bölümün harekete geçirdiği gözlemleniyor.

  • dede yadigarı olup hala saklanan şeyler

    köstekil kurmalı saat. tam yeşilçam filmi gibi

  • insanı yoran şeyler

    çalışmak...

  • beste yapmak ne demektir?

    sistematik müzik sanatı içerisinde, bir matematiğe sahip, belirli bir düzeni veya düzensizliği olan, müzik sanatının çeşitli unsurlarını (nota,ritim, vs.) barındıran müzik yapıtının yaratımıdır.

« / 2