• t: afrika-avrasya'da genellikle batı asya'yı (güney kafkasya hariç), tüm mısır'ı ve türkiye'yi kapsayan kıtalararası bir bölgedir.

    zülfü livaneli(bkz: zülfü livaneli)'nin huzursuzluk adlı kitabında geçen bir pasaj şöyle diyor.

    harese nedir, bilir misin oğlum? arapça eski bir kelimedir. bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. harese şudur evladım: develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. bunun adı haresedir. demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. bütün ortadoğu'nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. kendi kanının tadından sarhoş olur

  • aslında bizlerin, yani osmanlı imparatorluğu'nun, güvenli birliği altında olduğu için avrupa'da olduğu gibi büyük din savaşları yaşamamış, bu sebeple de sekülerliğe geçişte sıkıntılar yaşamak zorunda kalmıştır. avrupa'nın 30 yıl savaşlarını şu zamanlarda yaşayacak kadar dini radikalizmi vardır ancak bu savaşlar sonrasında tekrardan medeni bir dünya inşa etmeye yetecek kadar teorisi yoktur.

    iqsözlük ve y kuşağının düşünürleri bu açığı kapatmak ve dünyanın ortadoğu olarak bilinen bu bölgesinden tekrar medeniyetin yükselmesini sağlamak ile yükümlüdür. eğer nasıl bir dünyada yaşamak istediğimizi kendimiz yazmaz ve kendi kurallarımıza sadık kalmazsak ortadoğu denen çukurda nesillerce boğulmaya devam edeceğiz.