• mensur şiir; şiirin 'şiirsel'liğini koruyan, ama şiir gibi ölçü ve kafiyeye bağlanmayan; şiire ait olabilecek bir konuyu, duyguyu, hayal ya da düşünceyi kısa ama yoğun bir üslupla anlatan düzyazı (nesir) türüdür. mensur şiirde olay örgüsü de vardır. mensur şiir, bu özelliğiyle, öykü ile şiir arasında bir tür sayılabilir. mensur şiir, divan edebiyatındaki secili nesirle de benzerlikler içerir.

    bu şiir türü 19. yüzyılda fransız edebiyatında ortaya çıkmıştır. türk edebiyatında bu türün batılı anlamdaki ilk örnekleri ise, servet-i fünun dönemi'nde halit ziya uşaklıgil tarafından verilmiştir. onun, mensur şiir türündeki "mensur şiirler" ve "mezardan sesler" adlı eserleri, o dönemde, bu türü edebiyatımıza tanıtmış ve benimsetmiştir. bu türde mehmet rauf ise 'siyah inciler' adlı eseri yazmıştır. yakup kadri karaosmanoğlu'nun da erenlerin bağından adlı mensur şiir kitabı vardır.

    mensur şiir ile şiir karşılaştırması:
    mensur şiir, şiirin ahengini korur. şairane bir söyleyişe sahiptir. kısa, yoğun ve süslü bir üslubu vardır. şiirle aynı temaları işleyebilir. dil ve anlatım bakımından şiire benzer. mensur şiirde söz sanatlarından yararlanılabilir. ancak ölçü ve kafiye yoktur. 'seci' bulunabilir. şiire ait dize, beyit, bent gibi birimler ve kafiye örgüsü bulunmaz. düzyazı şeklinde yazılır.

    mensur şiiri, mehmet rauf'un siyah inciler'inden bir parçayla, önce özgün/orijinal olarak, daha sonra da günümüz türkçesine çevrilmiş haliyle örnekleyelim.

    mensur şiirin özgün/orijinal hali:

    mehtap

    "deniz karşıki sahilin kumları üstünde dalgın dalgın nefes alıyor, manzara mah­mur bir sükûn-ı tâm içinde tulû-ı kameri bekliyor, yavaş yavaş tekasüf eden zıll-ı arz beykoz'un üstünden nebeân eden sabah nurlarına benzer billûrîn iltimâlarla gece­nin eşbâha verdiği kışr-ı muzlim-i lerzân üzerine bir sath-ı envâr çekiyor; deniz zî-bakî bir rükûd ile hâmûş, pür-hâb u sükûn; yalnız dalgalar, uzaklarda derin derin inle­yen dalgalar...

    birdenbire çehre-i kamer infilâk etti, pâk ve mahmur, semânın bütün nücûmu zerrin bir tebessümle titreştiler, suların üs­tünde pür-nûr handeler terennüme başladı, sevâhilin sükûn-ı mağmûmânesine bir vakar-ı melûl geldi; kamerin gittikçe beyazlaşan ziyası, gecenin gittikçe lâciverdleşen zulmeti içinde yeniköy dubasının yeşil zi­yaları mâîleşiyor, umur yeri'ndeki kırmızı ziyalar sâkit birer nigâh-ı rica gibi bakıyor; kamerin ziyası o kadar donuk ki duman zannolunur, bir mehtap değil bir hâle...

    âh bana bu ketum mehtap dokunuyor, sırf nûr ve cevherden mehtaplar istiyorum; yahut yok, zulmetler olsun, hiçbir nigâh-ı ziyâ ile titrememiş bakir, saf zulmetler ol­sun; hiçbir enîn-i beşerle sızlamamış ezelî sükûnetler olsun; gideyim, enîn-i amalimi orada dinleyim, mürdezâd ümitlerimi ora­ya gömeyim."

    günümüz türkçesiyle:

    mehtap

    "deniz karşıki sahilin kumları üstünde dalgın dalgın nefes alıyor, manzara uykulu bir sessizlik içinde ayın doğuşunu bekliyor, yavaş yavaş koyulaşan yeryüzünün gölgesi beykoz'un üstünden fışkıran sabah nurla­rına benzer billur gibi parıltılarla gecenin cisimlere verdiği titrek karanlığın kabuğu üzerine ışıktan bir örtü çekiyor; deniz cıva gibi bir durgunlukla sessiz, uykulu ve ses­siz; yalnız dalgalar, uzaklarda derin derin inleyen dalgalar...

    birdenbire ayın yüzü açıldı, temiz (saf) ve uykulu, gökyüzünün bütün yıldız­ları sarı bir tebessümle titreşti, suların üs­tünde ışık dolu gülüşler şarkı söylemeye başladı, sahillerin gamlı sessizliğine bezgin bir ağırbaşlılık geldi; ayın gittikçe beyazlaşan ışığı, gecenin gittikçe lacivertleşen ka­ranlığı içinde yeniköy dubasının yeşil ışık­ları mavileşiyor, umur yeri'ndeki kırmızı ışıklar suskun birer rica bakışı gibi bakıyor; ayın ışığı o kadar donuk ki duman zannedi­lir; bir mehtap değil, bir hale...

    âh bana bu ağzı sıkı mehtap dokunu­yor, sırf ışık ve cevherden mehtaplar istiyo­rum. yahut yok, karanlıklar olsun, hiçbir ışıklı bakış ile titrememiş, el değmemiş, saf karanlıklar olsun; insanlığın inleyişi ile sız­lamamış ezelî sessizlikler olsun; gideyim, emellerimin inleyişlerini orada dinleyeyim, ölmüş ümitlerimi oraya gömeyim."